YKY' den Behçet Necatigil çevirisiyle çıkmış 95 sayfa bir roman.Roman bir sayıklama, kabus şeklinde başlayıp devam ediyor.Sayfaları çevirdikçe anlıyorsunuz ki her sayfa daha bir karanlık.Şüphesiz romanın bu kadar kasvetli olmasında en büyük etken yazarın psikolojik durumu ve kullandığı uyuşturucu.Bir varoluş sancısı.Var olmanın anlamını sorgulama, nedensellik oluşturma çabası hakim tüm kitap boyunca.Kitaptaki karanlık okuru da ele geçiriyor yer yer, insan boğulduğunu hissediyor.Kitabı bitirdiğimde söylediğim ilk söz ''Bu adam çok yaşamaz'' olmuştu.Nitekim, daha sonra hayatını okuduğumda bir bunalım sonrası 48 yaşında havagazını açarak intihar etmesi beni hiç mi hiç şaşırtmamıştı.
Modern İran edebiyatının kurucularından sayılan ve pek çok dile çevrilen bu kitap Sadık Hidayet'in ruhunun karanlığıyla yüzleşmesi gibidir ve okunmak için bu gerçekle yüzleşmeye hazır okurlarını beklemektedir.