İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... içimizde şeytan yok... içimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var...
Kitapta bazen küçük bir çocuğun ruh haline bürünmesi, bazen bir kadına, bazen de bir adama dönüşen Sybil'in gerçek hikâyesini okuyoruz.
Aynı bedende yaşadıkları halde ayrı anılara, ayrı ruh yapılarına, ayrı davranışlara, ayrı hayat deneylerine sahip. Her birinin bakış açısı farklı. Sesleri, konuşma biçimleri, kelime bilgileri farklı. Hatta
"İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var..."
Önünüzdeki A4 kağıdına hayatta başınıza gelmiş veya gelmesi ihtimal olan en kötü şeyleri yazın deseler ne yazardık?
Büyük çoğunluğumuzdan çıkacak sonuç sanırım ölümdür ve kağıdın en başına büyük harflerle yazılsa kimse neden yazdın demez.
Neden? Çünkü ölüm ayrılıktır. Sevdiklerimizden, zevklerimizden kopmak, yok olmak ve unutulmak. Korkarız
“Romanın soğuk, sessiz sayfalarım kapatarak ayağa kalkıyorum. Pencerenin önüne gidip hemen önümde akıyormuş gibi olmasına rağmen epey uzakta olan ırmağa baktığım anda anlıyorum ki, ne yaparsam yapayım bu ülkede yaşadıklarımdan kurtulamayacağım. Bu yüzden kaçmak, uzaklaşmak yerine sözlerin, olayların ve bu korkunun üstüne gitmeliyim ki ne olduklarını anlayabileyim. Onları anladığımda ise bu korku bir umuda dönüşür belki, bu bunaltı bir aydınlık yaratabilir... Kimbilir!”