Başkalarının hayatına imrenerek bakma.
Sokakta yarım saat dolanıp yüzlerce mutsuz kadın görebilirsin. Derin derin
uzaklara bakan, sanki siyah beyaz yaşayan, yılgın kadınlar. Kederli, gamlı,
sitemli kadınlar. Sorduğunda “bilmiyorum ki, çok mutsuzum” diyen ama
mutsuzluğunun sebebini tarifleyemeyen, yanından gülerek geçip giden
kadına imrenen, herkesi mutlu, bir kendini mutsuz sanan, dünyanın bütün
dertlerinin onun başına toplandığına inanan, başkalarının sıradan hayatına
imrenen gözlerle bakan kadınlar...
Çoğu mutlulukta gözümüz kalıyor evet. İmreniyor, özeniyoruz. Fakat kimse
kalkıp silkelenmeyi, kendine gelip gününü güzelleştirmeyi, kendini iyi hissettirecek şeyler yapmayı akıl edemiyor. Siyah beyaz ve derin derin uzaklara bakan dalgın ve bedbaht bir fotoğrafı kendine yakıştırıyor da rengârenk balonları taşıyan ışıl ışıl bahar fotoğrafları başkalarına yakışıyor sanki, insan baktığında şunu düşünüyor. Yahu hiç mi iyi bir şey yok? Hiç mi umut yok?
Kimseye gökten yağmıyor mutluluk, sayısız sıkıntı ve soruna rağmen mutlu
olmaya çalışıyor insanlar. Dikiş diker gibi, örgü örer gibi, yemek yapar gibi,
proje hazırlar gibi hazırlıyor insanlar mutluluklarını. Ev yapımı mutluluk bunlar, satın alınmıyor, hazırdan gelmiyor, bir başkasından devrolmuyor.
Kendin yapıyorsun, özenmeyelim, hadi biz de yapalım!