"Şimdi ben neyim? Ödlek bir kardeş mi, yoksa inançsız bir derviş miyim? insanlara olan sevgimi mi yitirdim, yoksa inancım mı zayıfladı? İnsan şeklini mi, inancımı mı yoksa ikisini birden mi yitirdim ben?"
Bu cümle aslında bu kitabın özeti.
Yazardan ilk önce konuya girmek istiyorum.
Meşa Selimoviç 1944 sonlarında ağabeyini, 3.Kolordu Askeri
İlk kez anladım ki bütün kitapların arkasında bir insan vardı. Her birini bir insan düşünüp yaratmıştı. Bir insan onları kâğıda dökmek için günlerini veriyordu.
> Evet, aradan uzun zaman geçti biliyorum, ama sonunda bir incelemeye daha geldik ve ben yaklaşan serin havalarla birlikte, artık bir şeyler karalama ihtiyacını daha çok hisseder oldum. Sanırım bu biraz mevsimsel gibi görünüyor ve böylesi yağmurlu havalarda insan daha çok içe çekilmek, içinden, aklından geçenleri kâğıda dökmek istiyor. Aslında,
bittim. felaket bittim bu kitaba. çok güzel filan olduğu için değil, öylesine hoşuma gittiği için sevdim. Holden -adlı herifin beni hiçbir kitap karakterinin güldüremeyeceği kadar çok güldürmesi- yüzünden sevdim.
kitaptan bahsedeyim biraz. hiçbir bomba yok kitapta. çavdar tarlasında oynayan çocuklar filan beklemeyin. Holden herifin okuldan kovulmasıyla başlıyor sonra da bir yerlere sürüklenmesiyle bitiyor işte. olay bu. arada bir de Holden’ın sahtekâr herifleri eleştirmesini, felaket bittiği kızları, çok sevdiği kardeşlerini, filmlere olan nefretini, söylemekten kendini alıkoyamadığı yalanlarını, lanet ettiği sayısızca zımbırtıyı filan okuyorsunuz. demiştim hiçbir bomba yok yani.
Salinger bu kitabı hangi amaca hizmet, neden yazmış olabilir?.. kıyak birkaç düşüncesini dökmek istemiştir belki kağıda. okuldan ‘nefret’ ettiğini daha geniş bir kitleye filan duyurmak istemiştir, okuduğu birkaç kitabı paylaşmak istemiştir, sevdiği kızlara olan hislerini açığa vurmak istemiştir, içten içe sevse de hiç haz etmediği okul arkadaşlarını anlatmak istemiştir, katoliklerle ve kiliseyle ilgili olan düşüncelerini çıtlatmak istemiştir belki de. ben nerden bileyim.
biraz güleyim, kıyak birkaç cümle kapayım, lanet -belki de biraz sıkıcı- bir amerikan filmi izler gibi olayım diyorsanız buyrun okuyun. pragmatik takılan bir herifseniz de okuyabilirsiniz, felaket bir şey beklememeniz gerektiğini yeteri kadar anlattım zaten. bana ne gerisinden.
İnsanın yaşamında mükemmel gün ender olur. Onu günümüzde yaşayan, daha doğrusu yaşayabilen, çok mutlu olmak, bu mutluluğunu da kağıda dökmek zorundadır.
Kağıda dökmek istediklerim var
Ama ne yazsam boş, ne desem olmuyor
İçimdeki sıkıntı gitmiyor, beni yakan ateş
Bir türlü içimi söndürmüyor
Yazsam rahatlar mıyım
Acılar, göz yaşı biter mi
Umutsuzluk kötülük biter mi
Kötü insanlar yok olur mu
Rahatlamak için açtım müziği son ses
Rast gele yazıyorum ne yazacağımı bilmeden.
Belki iyi gelir her ikisi de bana
Yazdıkça rahatlarım kim bilir
Belki bu satırlar son satırlarım da olabilir
İçimde bitmek bilmeyen acıyı da ateşi de
Alıp sonsuzluğa giderim gözlerimi kapatıp
En sevdiğim şarkı eşliğinde....
🦋