Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
senden kopamıyorum gözlerin var oldukça sensiz yapamıyorum yüzün bahar oldukça gözlerine baktıkça duruluyor yüreğim ölse de, gözlerinden soruluyor yüreğim indirme kirpiğini; tutuşmasın kainat nazar kıl; ferahlasın; kavruluyor yüreğim sensiz küle dönerek savruluyor yüreğim
Sayfa 54 - Birey YayıncılıkKitabı okuyor
Öptü beni: "-Bunlar, kainat gibi gerçek dudaklardır," dedi. "Bu ıtır senin icadın değil, saçlarımdan uçan bahardır," - dedi. "İster gökyüzünde seyret, ister gözlerimde : "körler onları görmese de, yıldızlar vardır," -dedi...
Sayfa 57
Reklam
"Bizler bazen birilerine bir muhabbet sırasında ne var ne yok? Hayat nasıl gidiyor? diye soruyoruz.Ne olsun vakit öldürmeye çalışıyorum diyor.Bizim bir dakikalık hayatımız için kâinat seferber olmuş çalışıyor.Güneş doğuyor,gezegenler dönüyor bütün ekosistem vazifesini yerli yerinde yapıyor.Biz ise utanmadan bu cümleyi kuruyor, ömür dakikalarımızı sosyal medyada,okey masasında,banka kuyruğunda, haram sevdaların peşinde koşmakta tüketiyoruz.İşta bu hâl,insanın madden yaşadığını ama manen intihara doğru gittiğini gösteriyor."
Kâinat kendini zâhir olarak sunuyor ve insanlara görünenden geçerek görünmeyene ulaşma imkânı olarak insanlara hitab ediyordu. Kâinat mektubunu okuma iddiasında bulunan sanatçı, filozof, bilim adamları, eserleriyle zâhire zâhir kattılar. Bilim, felsefe, sanat birer dünya kurarak kendi anlaşılma gereklerini kâinat mektubunun karşısına koydu. İnsan elinden çıkma bir işaretler silsilesi asıl işaretin yerini tutacak bütünlükleri temsil eder oldu. Bilim kâinat mektubunun bilmediğimiz bir yabancı dilde yazıldığını varsayarak mektubu ancak küçük bir azınlığın anla[y]şacağı bir insan diline tercüme etti. Felsefe kâinat mektubunda anlaşılmayan hususun konuya ilişkin olduğunu kabullenerek mektuptan anlaşılabilir bir başka konu çıkarma girişiminde bulundu. Sanat ise kâinatın insanüstü üslûbunun ulaşılmazlığını görerek anlaşılmaya değer bir farklı insanî üslûp ortaya koydu. Böylece bilim bir dil kurdu, felsefe bir konu ortaya attı, sanat biçim geliştirdi.
Çıdam-1992
İnsana sığabilene kainat, kainata sığamayana insan derim. -Muhammed İkbal
“Kâinat kayıtsız, hayat sonlu, ben sınırlıyım.”
Sayfa 186 - Destek yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Zira bu kâinat öyle bir kitabdır ki, her sahifesi çok kitabları tazammun eder. Hattâ her kelimesi içinde bir kitab vardır. Her bir harfi içinde bir kaside vardır. Yeryüzü bir sahifedir, ne kadar kitab içinde var. Bir ağaç bir kelimedir, ne kadar sahifesi vardır. Bir meyve bir harf; bir çekirdek, bir noktadır. O noktada koca bir ağacın programı, fihristesi var.
" Tüm kâinat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. Şeytan dışımızda değil, bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı kendinde ara ; dışında, başkalarında değil. Ve unutma ki nefsini bilen Rabbini bilir. Başkalarıyla değil, sadece kendiyle uğraşan insan , sonunda mükafat olarak Yaradan'ı tanır. "k18
Ben İsmet Özel . şair, kırk yaşında. Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar ben yaşarken koptu tufan ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat her şeyi gördüm içim rahat gök yarıldı, çamura can verildi linç edilmem için artık bütün deliller elde kazandım nefretini fahişelerin lanet ediyor bana bakireler de. Sözlerim var köprüleri geçirmez kimseyi ateşten korumaz kelimelerim kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına uçtum ama uçuşum radarlarla izledi gayret ettim ve sövdüm bu da geçti polis kayıtlarına. Haytanın biriyirn ben, bunu bilsin insanlar ruhunun peşindedir zaptiyeler ve maliye kara ruhlu der bana görevini aksatmayan kim varsa
Bütün hayat, varlıklar, kâinat önemli önemsiz görünen her şey, her şey birbiri içine girmiş birer bilmecedir.
Sayfa 169 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Aşkım ben, satvetimden kâinat lerzandır." (Aşk'ım ben; gücümden kâinat titrer.)
her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar ben yaşarken koptu tufan ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
Sonlu bir kâinat düşünülemez, kavranamaz bu. Sonsuz bir kâinat da anlaşılıp hayal edilemez. Kuşkusuz kâinat ne sonlu ne de sonsuz. Sonluluk ve sonsuzluk, düşüncenin sadece insana özgü bir biçimidir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.