Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Rüyalar Gerçek Oldu
Ya tüm hayatın bir rüya'ysa! Serçesini korumaya çalışan fedakâr bir Şahin ve onların peşinde azılı bir Kara Kediye dönüşen düşmanı... Oyunlar gerçeğe, rüyalar masala dönüşürken... Sevdiği adamla, onu seven adam arasında kalarak bir keşmekeşin içine sürüklenen Rüya... Ve onu elde edebilmek için hiç çekinmeden kanunsuzluğunu kullanan cesur bir Şahin... Sımsıkı bağlanmış büyük sırları ile, hayatının dengesini bozmak için çıkagelen eski dostlarla... Hiç ummadığı anda yeni keşfedilmiş bir tutkunun renkli karmaşası aklını allak bullak ederken... Ahlak kuralları ve onu zorbaca yanında alıkoyan adamın, çözülmesi zor sırları tarafından esir alınan Rüya... Rehinesi olduğu tehlikeli adamın aslında gönüllü tutsağı olduğunu kavradığında... Benliğini çepeçevre saran inkâr zincirlerini kırabilecek mi? Ve karşı karşıya kaldıkları büyük tehlike, iki genci hayatları pahasına birbirine düşürdüğünde... Bu çözülmesi zor gerçekle savaşabilecekler mi? Aralarındaki çekim, hayatları boyunca unutamayacakları maceralara yol açtığında... Yeni filizlenen reddettikleri duyguları... yaşamları pahasına koruyabilecekler mi?
saklambaç
Reklam
284 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Yazılışı tehlike yaratacak bir hayat yaşadım ben, diyerek başlıyor anlatmaya Adnan Binyazar. Çocukluk günlerinden başlayarak gençlik yıllarını içine alan küçük mutluluklarını, yaramazlıklarını, acı dolu sessiz çığlıklarını, sevdiklerinden ayrılmanın en derin hüznünü, kursağında kalan heveslerini, sömürülen emeğini, sevdiklerinin kokusunu, anne özlemini, anlatıyor bize; hem de en sahici en yalın haliyle. Benim okurken zorlandığım bir hayatı başkasının yaşamansı ve bir başkalarının hala daha yaşıyor olması. Yaşadığı kötülüklere, umudunun yerle bir olmasına rağmen pes etmemesi. İlkokula on dört yaşında başlayan, elindeki bütün imkanları kitaba ve eğitime yönelten Binyazar resmen "ben başardım sizler de başarabilirsiniz " diyor bizlere. Elverişsiz imkanlara rağmen sinemaya gitmeyen, şeker almayan, havuza gitmeyen, biriktirdiği birkaç kuruşu kitaplara yatıran, yakılan kitapları için döktüğü gözyaşını hiçbir sey için dökmeyen, daha iyi olmak, yanlışların içinde kaybolmamak için köy enstitülerinin aydınlığına kendini teslim eden Binyazar'ın azmi, mücadelesi hayranlık verici. Bu kitabı okurken sadece bir hayat mücadelesi okumakla kalmıyorsunuz, bir dönemin Türkiyesini, karneyle dağıtılan ekmekleri, kimliksiz diye yardım alamayan zavallıları, İsmail Dümbüllü'yü, Hamiyet Yüceses'i, Ağın'ın badem kokulu yeşilliğini, Diyarbakır'ın kara taşlı serin avlularını okuyacaksınız. Adnan Binyazar ile geç kalmadan tanışmızı şiddettle öneririm.
Masalını Yitiren Dev
Masalını Yitiren DevAdnan Binyazar · Can Yayınları · 2013455 okunma
Peşimdeler Ester…
Peşimdeler Ester… Eski ittihatçıların hiçbirine hayat hakkı tanımayacaklar. İzmir Suikastı bir bahane. Nihai hesaplaşma başladı. İzmir’de kurulan darağaçları yetmedi, Ankara’da da astılar bizimkileri. Suçlu suçsuz ayırt etmiyorlar. Kara Kemal ki, asla bulaşmamıştır bu suikasta, onu bile ortadan kaldırdılar. Güya intihar etmiş, hem de bir
Everest YayınlarıKitabı okudu
ayrılıklar öğretti bana
vahşi bir bitki gibi kendi zehriyle çürümeyi ayrılıklar öğretti bana yüzümdeki buz buharlanıyor camların saydam kayıtsızlığında bakışlarım dalgın çivi, ölü pencere daha dündü her şey zamandaki inkar mı, bendeki yarılma mı dünyayı bu kadar değiştiren herkesin gözü önünde şimdi var oluş kuşkulu, sessizlik tehlike, anılar cinnet
İnsan denizde iken, karadakine hiç benzemeyen duygular içinde olur. Hava sakin olsa, görünür bir tehlike olmasa bile bu böyledir. Denizde yapmanız gereken işle meşgul iseniz de hürsünüzdür, kürek çekip sulan yara yara ilerlemekten, doğan ya da batan günesin su üzerindeki yansılarından büyük bir zevk alırsınız, büyük sevinç duyarsınız, ama eninde sonunda kıyıya çıkacağınızı da bilirsiniz. Şurada veya burada karaya çıkmanız gerekecektir. Karada sizi bambaşka bir hayat beklemektedir. Denizdeki hayat geçicidir, ama kara oynak değildir, sapasağlam durur. İnsan karada yanaşacak, çıkacak uygun bir yer bulamazsa, bir ada bulur ve oraya yerleşir...
Sayfa 277 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
(...)Hayal Banu’nun iki eliyle tutup “Buyrunuz efendim!” diye başını yere eğerek sunduğu tepsi küçüktü ve şair, güllerle müzeyyen tepsiyi almak için iki elini birden uzattığında birden böylesi bir sofrayı sıradan bir insanın hazırlamayacağını düşündü ve gayriihtiyari karşısında duran kadının yüzüne baktı. Bakmak değil de daha periye uğramak gibi
155 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Oldukça güzel bir bilim kurgu romanı. John Koenig Ay'daki üssün komutanlığına tekrar atanır çünkü sebebi bilinmeyen ölümler olmaktadır. Dünyadaki nükleer atıklar ayda toplanmaktadır. Koenig üste doktor Helena Russell ile tanışır. Nobel ödüllü fizikçi Viktor Bergman eski bir dostudur. Bu atıklar büyük bir patlamaya sebep olur ve Ay dünyanın yörüngesinden çıkarak uzayda savrulmaya başlar. Bu arada Neptün'ün Triton uydusundan bazı yaratıklar uzay gemisine musallat olur ancak mantık yolu ile bizimkiler kurtulur. En son tehlike olarak da bir kara delik vardır. Acaba Koenig emrindeki insanların hayatını kurtarabilecek midir? Helena ve Koenig birbirlerine duygularını açabilecek midir? Keyifle okunan bir roman.
Uzay 1999
Uzay 1999Edwin Charles Tubb (E. C. Tubb) · Milliyet Yayınları · 197617 okunma
Geri154
825 öğeden 811 ile 825 arasındakiler gösteriliyor.