.. karı koca görünümünde bir yatakta buluştuğumuz o menzilden bu yana, -duyuların önüne geçilmez mantığıyla- bir gün arzuyu tutku biçiminde allayıp pullayıp işi sonuna dek götürürüm diyordum kendi kendime; gün doğunca yaptığıma pişman olmaya da razı olabilirdim. Ama şimdi Marta'nın, görünüşte olduğundan çok daha fazla gerçekte karım olduğunu söylüyorum kendi kendime ve onunla birleşeceğim gün, ne oyun ne sarhoşluk ne de duyuların taşkınlığından olacak bu; en coşkulu ve en haklı eylem olacak.
Kadın, erkeğe bir konu ile ilgili sorununu anlatırken uzun uzun sorunun boyutlarından bahseder. Erkek ise daha konuşmanın başında, neredeyse sorunu duyduğu anda, çözüm önerileri getirmeye başlar. Veya birden, "Şunu yaptın mı?" diye sorar. Şayet kadın, erkeğin bu yönünün, yani kafasının bu şekilde çalıştığının farkında değilse dinlenilmediğini, önemsenmediğini düşünüp gücenerek içine kapanabilir. Kocasıyla iletişim kuramadığını düşünür.
Bu temel gerçekleri eğitimin bir parçası olarak verdiğiniz zaman karı-koca ilişkisinde olumlu yönde gelişme sağlayabiliyorsunuz. Erkek günlük olarak sarf edeceği kelimeleri tüketmiş olabilir ama o da kadının konuşma ihtiyacını görüp eşlik edebilir. Böylelikle bir anlaşma zemini oluşur. Çünkü her biri karşıdakinin gözüyle bakmayı öğrenir.
Tarihte kendini gösteren ilk sınıf çatışması, erkekle kadın arasındaki uzlaşmaz karşıtlığın karı-koca evliliği içindeki gelişmesiyle; ve ilk sınıf baskısı da dişi cinsin erkek cins tarafından baskı altına alınmasıyla düşümdeştir.
Son söz
Ellerinizin arasında duran bu kitabın amacı, yiyecek tercihleriniz konusunda size önerilerde veya yönlendirmelerde bulunmak değildir. Yiyecekleri "sağlıklı" ya da "sağlıksız" diye sınıflandırarak, sindirim sisteminiz ve yedikleriniz arasına girmek gibi bir niyeti hiç bulunmamaktadır. Hani günlük hayatımızda kullanılan bir terim vardır; "karı-koca arasına girilmez" diye. Söz konusu yemek tercihleri olduğunda da benzer bir önerme bana oldukça kabul edilebilir gelmektedir. Yani, kişi ve yedikleri arasına girmeyi çok tercih eden bir insan değilim. Zaten kitabın çeşitli yerlerinde bunu birkaç kere vurguladım. Çünkü bu konu o kadar çok istismar edilmiştir ki artık insanlara oldukça itici gelmektedir. Zira sadece yemek yeme yeteneğine sahip bir insan bile, sağlıklı beslenme konusunda yorum yapabileceğine inandığı için ortalıkta müthiş bir bilgi kirliliği bulunmaktadır. Eğer herhangi bir yiyecekle ilgili internette yeterince arama yaparsanız muhakkak kanser yaptığını görürsünüz. Nereye kafayı döndürseniz hep aynı cümleler çıkar karşırıza; "onu sakın yeme kanser yapıyor", "aman bundan uzak durun kesin kanser yapar", "her gün evimize giren bu masum yiyecek meğerse kanserin ta kendisiymiş" Yani adamlar kısaca demek istiyor ki; yemek yemeyin kardeşim, kanser yapıyor. Bu kadar bilgi kirliliği olunca, yıllardır bu konuda emek veren çok kıymetli uzmanların söyledikleri de ne yazıktır ki arada kaynamaktadır
«Çocuklarının sağlıklı bir evliliği olmasını isteyen anne babaların kendilerinin sağlıklı bir karı-koca ilişkisi kurmayı becermesi, örnek olması gerekir.»
“Tüm bunların amacı nedir?" dedi Serilda. "Sen istediğine sahipsin, bu durumda neden zahmete girip mumlar, çiçekler-" Bıçağını masa örtüsünün üzerinde gezdirdi. "Romantizm yaratma zahmetine giriyorsun?"
"Seni rahatsız eden bu mu?"
Serilda homurdandı. "Beni rahatsız eden şeyleri anlatmaya başlayaman."
"Ah, evet. Çünkü sen bir tutsaksın. Lanetlendin, perili bir şatoya hapsedildin, çocuk dediğin o sevgili kemirgenler öldü. Çok sayıdaki şikâyetlerini unuttuğum için beni affet." Kral iç çekti, sıkılmış gibiydi. "Ben sadece birlikte huzurlu bir akşamın keyfini çıkarmak hoş olur diye düşünmüştüm. Karı koca olarak."
"Gardiyan ve tutsak."
"Savunmaya geçme. İnsan gibi konuşuyorsun."