Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Davranışı açıklamak için de sevgi sözünü kullanırız. "Bunu yaptım, çünkü onu seviyorum." Bu açıklama, her türlü eylem için yapılır. Bir erkek zina yapar ve bunu sevgi diye adlandırır. Diğer taraftan bir vaiz, buna günah der. Bir alkoliğin karısı, kocasının yarattığı son sahneden kalan parçaları toplar. O, buna sevgi der. Fakat bir psikolog bunu karşılıklı bağımlılık diye adlandırır. Anababa çocuğun tüm isteklerine, sevgi diyerek, boyun eğer. Aile terapisti ise bunu sorumsuz ebeveynlik diye adlandırır. O halde sevme davranışı nedir?"
Var olan her şey, inanılmaz derecede güzel ve hassas bir karşılıklı bağımlılık dengesinde bulunur..
Reklam
Bilinçdışı her ne kadar hakikati anlatsa da ve bu psikanalizin en temel keşfi olsa da, bilinçdışı aynı zamanda konuşulamaz bir boşluk olan hakikate karşı bir savunmadır. Bu nedenle, bilinçdışının kendisi sembolik bilginin bir formudur. Bilinçdışı düzeyinde, boşluğun hakiki hakikati ve sembolik bilgi, katı bir birbirine bağımlılık yoluyla karşılıklı farklılıklarını belirginleştirirler: Bu türden bir birbirine bağımlılık, ego-mantıklı bilimsel bilginin imgesel inşası tarafından eş zamanlı olarak bastırılır.
Sayfa 555 - Lacancı Hakikatin Marksist Maddecilik Olarak Ele Alınış Biçimini Önceleyen Düşünceler, Lorenzo Chiesa / Lacan ve Toplum/PolitikaKitabı okuyor
Sevgiye ya da geleneksel evliliklerdeki gibi toplumsal göreneklere ve alışkanlıklara dayalı evliliklere dikkatle bakacak olursak, birbirini gerçekten seven çiftlerin azınlıkta olduğunu hemen fark ederiz. Toplumsal görev duygusu, gelenekler, karşılıklı ekonomik çıkarlar, çocuklara olan ortak ilgi, karşılıklı bağımlılık ya da korku, bazen de birbirine duyulan nefret, genellikle "sevgi" olarak yaşanmaktadır. Eşlerden birinin ya da ikisinin birden birbirlerini sevmediklerini, belki hiç sevmemiş olduklarını anlayana dek, bu böyle sürüp gitmektedir. Günümüzde bu konuda bazı olumlu gelişmeler olduğunu hemen ekleyeyim. İnsanlar eskiye oranla daha uyanık ve gerçekçi oldular. En azından cinsel çekicilik ve cinsel tutku ile sevgiyi birbirine karıştırmayanların sayısıda artma olduğu bir gerçek. Dostane ve sınırlı bir grup ilişkisi de artık aşk sayılmıyor. Bu gelişmeler, insanlar arasında eskiye oranla dürüstlüğün artmasına ve sık sık eş değiştirme eğiliminin yaygınlaşmasına yol açtı. Ama ne yazık ki bu yeni anlayış da, sevginin yaşanması konusunda eskisinden üstün bir toplum yaratmadı.
Sayfa 71 - SayKitabı okudu
Bağımlılık birine dayanmayı, sığınmayı ve güçsüzlüğü belirtir. Bağlılık ise karşılıklı ve eşit duygusal ortaklıktır.
Bağımlılık birine dayanmayı, sığınmayı ve güçsüzlüğü belirtir. Bağlılık ise karşılıklı ve eşit duygusal ortaklıktır.
Reklam
"Ortak bir kader paylaşıyoruz. Çok derin ve yakından bağlı olduğumuza inanıyorum-kültürel, tarihsel, dinsel, psikolojik. Ve sen ve senin halkının gerçek özgürlüğü­müz için gerekli anahtarı elinizde tuttuğunuza inanıyorum. Ve Beşir senin özgürlüğünün de anahtarını tuttuğumuzu söyleyebiliriz. Çok derin bir karşılıklı bağımlılık. Kendi iyiliğin için kalbimizi nasıl özgürleştirebiliriz? Bu mümkün mü?"
Sayfa 367Kitabı okudu
Zihnim, önce var olmak ve sonra görün­mek mi, yoksa, her şeyden önce görünmek.sonra da, göründüğümüz gibi olmak mı ge­rektiğini kestirebilmek için, kendi kendine, bir tartışmaya girişmişti. Zihnim, belki insan. Göründüğü ölçüde var olabilir, diyordu. Bununla beraber her iki önerme de, ayrı ayrı alınırsa yanlıştır: 1. Kendimizi göstermek için varız; 2. Var olduğumuz için görünüyoruz. Her ikisini karşılıklı bir bağımlılık içinde birleştirmek gerekir. O zaman istenen düstur elde edilmiş olur: Görünmek için var olmak lâzımdır. Görünmek, olmaktan farklı olmamalıdır. Olmak görünüşle benliğini bulur, değer kaza­nır; görünüşte olmanın ilk belirtisidir. Sonra bütün bunlar da neye yarar, sanki!?
Pdf
128 syf.
9/10 puan verdi
Erich Fromm'un "Sevme Sanatı" kitabı, gerçek sevginin özünü derinlemesine irdeleyen bir başyapıttır. Fromm, sevgiyi sadece duygusal bir bağ olarak değil, aynı zamanda bir yetkinlik ve bir sanat olarak tanımlar. Ona göre, gerçek sevgi, kendini ve diğerlerini anlama, kabul etme, saygı duyma ve özgürleştirme yeteneğine dayanır. Bu anlamda, sevgi birçok insanın yanlış bir şekilde romantik bir duygusal ilişkiyle sınırlı gördüğü bir kavramı aşar. Fromm, sevginin bir durum değil, bir eylem olduğunu vurgular. Gerçek sevgi, insanların kendilerini ve diğerlerini tam olarak anlamalarını, karşılıklı bağımsızlık ve bütünlüğü teşvik etmelerini gerektirir. Böylece, sevgi, bireylerin büyümesine ve olgunlaşmasına katkıda bulunur. Fromm'un perspektifinden, sevgi bağımlılık veya manipülasyon değil, özgürlük ve bireysellikle uyum içinde olmalıdır. Kitap, sevginin çeşitli yönlerini analiz ederken, insan doğasının karmaşıklığını ve toplumsal etkileri göz önünde bulundurur. Fromm'un vurguladığı gibi, gerçek sevgi, bireyin içsel bir dönüşümüyle başlar ve daha sonra dış dünyayı da değiştirir. Bu nedenle, kitap, sevginin özünde yatan derin anlayışıyla, insan ilişkilerinde ve toplumsal yapıda önemli bir rol oynar.
Sevme Sanatı
Sevme SanatıErich Fromm · Altın Post Yayıncılık · 201218,5bin okunma
(...) insanın ekolojik bağımlılığı/bağımsızlığı üst üste binmiş ve birbirleriyle karşılıklı bağımlı iki düzey, toplumsal ekosistem ve doğal ekosistem düzeyleri şeklinde var olur. (...) Ekoloji ya da daha doğrusu ekosistemoloji (Wilden, 1972), doğmakta olan bir bilimdir. Fakat ekoloji, canlının özörgütlenmesi kuramına temel bir katkı oluşturmuştur zaten ve antropolojiye ilişkin olarak da doğa kavramının itibarını tazeler ve insanı da onun içine yerleştirir. Doğa artık düzensizlik, pasiflik veya silik bir ortam değildir: Karmaşık bir bütünlüktür o. İnsan bu karmaşık bütünlük karşısında kapalı bir unsur değildir; bir ekosistem içindeki örgütleyici özerklik/bağımlılık ilişkilerine tabi dışaaçık bir sistemdir.
Reklam
sosyal bir bakış açısından, bağımlılık bir zayıflık değil, bir güç belirtir; karşılıklı bağımlılığı içerir.
İnsanlar uygarlaştıkça ve de mesleklerle hizmetlerin alt bölümlere ayrılması sürdürüldükçe karşılıklı bağımlılık evrensel bir kurala dönüşür.
Sayfa 104Kitabı okudu
Bir erkek evlilik dışı ilişkiye girer ve bunu "sevgi" olarak tanımlar ama din adamının buna verdiği isim "zina"dır ve günah olarak tanımlanır. Alkolik bir adamın karısı, kocasıın son yarattğı olaydan kalan dağınıklığı toplar ve adına "sevgi" der ama bir psikologun gözünde bu, "karşılıklı bağımlılık"tır. Ebeveynler çocuklarının tüm isteklerine "onları sevdikleri için" katlanır ama aile terapisti için bu tutum, "sorumsuz ebeveynlik"tir. Peki, sevgi nerede kalıyor bu durumda?
Sayfa 20 - KoridorKitabı okudu
721 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.