Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ondan önce bir karanlığa gömülmüş, uyuyor gibiydim; ama o gelip beni uyandırdı, kaldırıp ışığa götürdü, çevremdeki her şeyi, bitmez tükenmez iplerle renk renk bir dantel gibi işledi; bana en yakın kendisini en iyi anladığım, benim için en değerli insan o oldu, onun dünyaya duyduğu karşılıksız sevgi, zorluklarla dolu hayata karşı içimi güçle doldurarak beni zenginleştirdi.
"Aşk ateşiyle pişmek" deyimi çok önemlidir. Doğru anlaşılmadığında karşılıksız bir sevdanın peşinde harcanıp giden zamanlar ve duygular gibi kalır akılda. Oysa aşkın temelinde adanmışlık vardır. Aşk, iyiliğe, güzelliğe, doğruya, hakka, adalete, paylaşmaya, sevgiye adanmak ve bu yolda emek sarf etmeye, sadaketle üretmeye devam etmektir. Bütünün hayrına hizmet etmek insanlığın borcudur adeta. Koca bir ömür kimseye fayda dokunmamış, başkalarına destek olmamış, kimseye hakkı geçmemiş, hiçbir şey için iyilikte bulunmamış ya da iyilik üretmemiş, paylaşmamış, bedeli ne olursa olsun sevgi beslemeye devam etmemiş, yüreğine kuşku bulaşmasına izin vermeden hayat yolunu yürümeye çabalamamış bir ömrü ömürden saymak mümkün müdür? Bencilce bir yaşam sürmenin kıymeti ne olabilir ki?
Sayfa 87
Reklam
Enaniyet sahibi olan sevemez...
Narsizim, öncelikle bir insan krizidir. Kendi kendisini sürekli cilalayan ego, bir yandan da kendisinden nefret eder....Her şey bir tüketim nesnesidir. Eşya, tabiat ve insan bu tüketimin hedefi olur. Paylaşım, karşılıksız sevgi, muhabbet, fedakârlık, ihtimam, vefa, hizmet, kadirşinaslık gibi asli duygular yok olmaya yüz tutar.
Kelebeği Öldürmek
"Sarı krizantem karşılıksız sevgi anlamına geliyordu. Tıpkı açelyaların imkânsız aşkı temsil edişi gibi."
Sayfa 267
Kendini aşırı önemseyen yeni insan modeli
Duygusal açıdan sığ, derinliklerinden kopmuş; özellikle karşılıksız sevgi, vefa, kadirşinaslık, sezgi gibi asli insanlık duygularına yabancılaşmış; insan ilişkilerinde yakın gibi görünse de aslında çok mesafeli, yalnız, menfaatçi, istismarcı, rekabetçi, cinsel açıdan hayasızca çok eşli, hayasızlığı özgürlük ve cesaret sanan, yaşlanmaktan ve ölümden bucak bucak kaçan, psikosomatik hastalıklardan mustarip, kronik derecede kaygılı, çevresine ve kendi kendisine öfkeli bir insan...
İnsan sokağa düştüğü zaman hiçbir beklentisi kalmaz, hiçbir şey umut etmez. Oysa ben aşktan bir şeyler beklemiştim. Aşkı tanıyınca insan olduğumu hissetmeye başlamıştım. Fahişeyken karşılıksız hiçbir şey vermez, hep alırdım. Ama âşık olunca bedenimi, ruhumu, aklımı ve tüm çabamı düşünmeden verdim. Asla bir şey beklemedim, sahip olduğum her şeyi verdim, kendimi tümüyle bırakıp bütün silahlarımdan, tüm savunmalarımdan arınarak çırılçıplak kaldım. Oysa fahişeyken kendimi korur, her an savaşırdım; hiç korunmasız kalmazdım. Gerçek benliğimi korumak için erkeklere dış kabuğumu sunardım. Yüreğimle ruhumu korur; bedenimi edilgen, hareketsiz, hissiz rolünü oynamaya bırakırdım. Edilgen olarak direnmeyi, hiçbir şey vermeksizin kendimi tümüyle korumayı, kendi dünyama çekilerek yaşamayı öğrenmiştim. Diğer bir deyişle, erkeklere bedenime sahip olabileceklerini, ölü bir bedene sahip olabileceklerini, ama tepki göstermemi, heyecanlanmamı, haz ya da acı duymamı beklememelerini söylerdim. Hiçbir çaba, hiçbir enerji harcamaz, sevgi gösterisinde bulunmaz, düşünmezdim. Dolayısıyla hiç yorulmaz, tükenmezdim. Ama aşkta her şeyimi vermiştim; yeteneklerimi, çabamı, duygularımı, en derin duygularımı... Bir azize gibi, bedelini hiç hesaplamadan, elimde avucumda ne varsa hepsini vermiştim. Tek bir şey dışında hiçbir şey istememiştim, hiçbir şey: aşkın korumasına sığınmak. Kendimi yeniden bulmak, yitirdiğim benliğimi yeniden kazanmak. Küçük görülmeyen, aşağılanmayan, tersine saygın ve üstün tutulan, duyarak yaşayan bir insan olmak.
Reklam
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
XIV Eğer Merhamet tümüyle unuttuysa beni, Kalbim Sadakatten vazgeçmez yine de, Aksine, karşılıksız hizmet etmeye çalışır Onun acımasız yüreğine. Ve benim gibi hissedenler, inanır buna; Ama kim görür (elbette hiç kimse), Aşk'ın yüceliğinden bir tin verdiğini bana, Ölen, bedene bürününce? Çünkü iç çekişlerini başlatana kadar Bedenimi sardığında zevk, Âdeta kalbime Tatlı bir sevgi yağar Ve şöyle derim: "Hanımefendi, tümüyle size aitim."
"Onu tanımadan önce, sanki karanlıklarda uyuyordum; fakat o ortaya çıktı, beni uyandırdı ve ışığa doğru yöneltti. Etrafımı çevreleyen her şeyi sonsuz bir iple birbirine bağladı sonra onları rengarenk bir dantel gibi ördü ve hemen can yoldaşım, yüreğimin en yakın, en anlayışlı, en sevgili dostu oldu. Dünyaya karşı beslediği karşılıksız sevgi beni büyüledi, zor günlerimde bana güç kaynağı oldu."
Seninle bir alakası yok bu gidişin, ha belki gidiş bile değil, iki gün sonra süt dökmüş kedi gibi kuyruğu kıstırıp bu güvenli limana geri gelirim, ama belki de gelmem sen kendini gelmeyecek duygusuna alıştır.
Sayfa 10 - İnkılâp YayıneviKitabı okudu
395 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.