Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Çünkü geçmiş karanlık, çarpık bir aynadır. İnsan ona bakınca sadece kendi acısını görür. Bir başkasının acısına yer yoktur orada."
“Geçmiş karanlık, çarpık bir aynadır. İnsan ona bakınca sadece kendi acısını görür. Bir başkasının acısına yer yoktur orada.”
Sayfa 135
Reklam
Anılar yaşananları hatırlatır.yapılan kötülükleri iyilikleri acıları mutlulukları. anılarını unutursan, yaşananları da unutursun.yaşananları unutursan geçmiş tekrar eder.
Sayfa 407Kitabı okudu
ama ben buradayım günüm geçmiş, kavmim hain, kurt yaralı kimliğim yok, ödünç alınmış gibi hep dışarıda bir kuşu göğe kırılırken gördüm, o günden beri hayat muhayyel bana bakıp iç geçiren o bahar çoktan gitti buradayım ve yenik ve kin tutmaya meyilli ama ben yine de buradayım bir çocuk taramalı silahların gölgesinde ölmemeyi deniyor Rabbiyle konuşmayı istiyor bir kadın gövdesinde yasemin ve çocuk izleri bense dalgın seferler düzenliyorum içime yakın yerlere benden değil bu dünya, hızla çöken gök nereye düştü acaba buradayım ve hazin son müheyya ve yağmura karışıyorum adımla ama ben buradayım ölüm silsilesini şaşırmamış kaderle anılan iniltiyim yokluğum alınmış gibi çıplak ve gezginim yeryüzünde anılarım çürüttü beni demedim hiç kimseye her şey olacağıyla gelir, olmuşuyla giderdi yaşarken beni kim çizdi boyası uçmuş resmin içine buradayım ve tenhalarım ve sözcüklerim kayıp .... solmaktan başka seçeneği olmayan bir çiçeğim gamhanede
Bilgelik yaşanılmış olanı anlamakla başlar, ki zaten geçmişi bilmeyen bugünü kavrayamaz. O yüzden kâhinler gelecekten çok geçmişte neler olduğuna bakarlar. Geçmiş, geleceği içinde saklayan sırlarla dolu bir aynadır. Eğer o aynaya yeterince bakarsan zamanın sırrını da görürsün, hayatın manasını da. Ve elbette çocuklar aynaya baktıklarında kendileriyle değil babalarıyla karşılaşırlar.
Bilgelik yaşanılmış olanı anlamakla başlar ki,zaten geçmişi bilmeyen, bugünü kavrayamaz.geçmiş geleceği içinde saklayan sırlarla dolu bir aynadır.eğer o aynaya yeterince bakarsan zamanın sırrını da görür, hayatın manasını da.
Sayfa 205Kitabı okudu
Reklam
Duygusal yeterlik şunları gerektirir: • duygularımızı hissetme kapasitesi; ki böylece stres yaşadığı­mızda bunun farkına varırız; • duygulanmızı etkili bir şekilde ifade edebilme ve böylece ih­tiyaçlanmızı ortaya koyma ve duygusal sınırlarımızın bütün­lüğünü koruma becerisi; • mevcut duruma ait psikolojik tepkiler ile geçmişin kalıntıla­rını temsil eden psikolojik tepkiler arasında ayrım yapabilme becerisi. Dünyadan istediğimiz ve talep ettiğimiz şeyin ço­cukluktan gelen, bilinçaltında yer alan tatmin edilmemiş ih­tiyaçları değil, mevcut somut ihtiyaçlarımızı karşılaması ge­rekir. Geçmiş ile şimdiki zaman arasındaki ayrımlar bulanık­laşırsa, aslında olmadığı halde kayıp veya kayıp tehdidi algı­larız; • ve başkalarından kabul veya onay elde etmek adına bastır­mak yerine, karşılanması gereken gerçek ihtiyaçların fark edilmesi. Bu kriterler karşılanmadığında stres meydana gelir ve o da özdengenin bozulmasına yol açar. Kronik bozulma, sağlığın bozulmasina yol açar.
"Anılar önemlidir. Anılar, yaşananları hatırlatır. Yapılan kötülükleri ve iyilikleri, acıları ve mutlulukları. Anılarını unutursan, yaşananları da unutursun. Yaşananları unutursan geçmiş tekrar eder."
Sayfa 407 - YıldızKitabı okudu
Çünküler yok zihnimde.Geçmiş zaman kipi kayıp.
392 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
(arkakapakyazısı) “Onlar bir seri katili hapishaneye gönderdiklerinde on bir yaşındalardı. Kahramandılar... Ama yalancıydılar. Chester kasabasında üç yakın arkadaş; Naomi, Olivia ve Cassidy yaz boyunca ormanda dolaşıp Tanrıça Oyunu adını verdikleri ritüellerin peşinden gider. Ama yaz, içlerinden biri saldırıya uğrayıp on yedi yerinden
Ormandaki Sır
Ormandaki SırKate Alice Marshall · Nemesis Kitap · 018 okunma
Reklam
Geçmiş karanlık, çarpık bir aynadır. İnsan ona bakınca sadece kendi acısını görür. Bir başkasının acısına yer yoktur orada...
Sayfa 134Kitabı okudu
rafine, şehvet uyandıran zehirden bir yudum daha...
Odaya karanlık çökmüştür; kahramanımızın ruhu boş ve huzursuzdur; etrafındaki hayal dünyası kaybolmakta, hiçbir iz bırakmadan, sessiz sedasız yitip gitmekte, bir rüya gibi silinmektedir ve kahramanımız gördüğü rüyayı bile anımsamaz. Ama hafifçe göğsünü sızlatan, kabartan karanlık bir duygu, yepyeni bir arzu, hayalgücünü cilveli cilveli gıdıklamaya, dürtmeye başlar ve sezdirmeden yeni bir hayaller akınını başlatır. Küçücük odada sessizlik hü­küm sürmektedir; yalnızlık ve atalet hayalgücünü kışkırtır; hayalgücü usulca hareketlenmeye, ihtiyar Matryona'nın mutfakta işlerle uğraşırken bir yandan pişirdiği kahvenin suyu gibi hafif afif kaynamaya başlar. İşte artık küçük parlamalarla kabarmaktadır, işte öylesine, amaçsızca aldığı kitap, daha üçüncü sayfa bile çevrilmeden hayalperestimizin elinden kayıp gitmektedir. Hayalgücü yeniden ayağa kalkmış, harekete geçmiş ve birden yeni bir dünya, yeni nefes kesici bir yaşam gözünü kamaştırarak ışıldamıştır. Yeni bir rüya, yeni bir mutluluk! O rafine, şehvet uyandıran zehirden bir yudum daha! Ah, artık bizim gerçek yaşamımız onun için nedir ki!
240 syf.
8/10 puan verdi
Tatil için Denizli’ye Ali’nin arabasıyla gidecek olunca Şamil C**’dan aldığım kitapları götüreyim bari dedim. Zaten birçoğunu okumuştum ama okumadıklarımı da koydum bavula. Geriye üç kitap bıraktım. İkisi, kütüphaneden alınca tek seferde bitiremeyeceğim kalınlıkta, bir de bu kaldı işte. Neden kaldı? Önünü, arkasını, içini okumadım. Sadece ismi,
Macunaima
MacunaimaMário de Andrade · Africano Kitap · 201920 okunma
Duygularımın sebebini, eyleme geçmiş olmama bağlıyor ve buna içtenlikle inanıyordum, çünkü ruhumuzda nelerin gizlendiğini asla bilmeyiz.
Büyük İskender'in bilge bir adamı huzuruna çağırdığı ünlü bir hikâye var. İskender ona sormuş: "Tanrının ne olduğunu öğrendiğini duydum. Lütfen bana anlat. Ben arayış içindeyim ve insanlar senin bulduğunu söylüyor. O yüzden beni Tanrı hakkında aydınlat. Tanrı nedir?" Anlatılanlara göre, bilge adam bunu düşünmek için en az bir yirmi dört saat vermeniz gerekiyor demiş. Yirmi dört saat geçmiş ve İskender büyük bir heyecanla bekliyormuş. Bilge adam gelip, yedi güne ihtiyacım var demiş. Sonra yedi gün geçmiş ve İskender sabırsızlıkla bekliyormuş. Bilge adam gelip, bir yıla ihtiyacım var demiş. İskender kızmış. "Bir yıla ihtiyacım var da ne demek? Biliyor musun, bilmiyor musun? Biliyorsan, biliyorsundur; bana söyle. Neden vakti boşa harcıyorsun?" Bilge adam gülmüş ve: "Üzerinde ne kadar düşünürsem o kadar bilinmez oluyor. Ne kadar çok şey bilirsem bildiğimi söylemek o kadar zorlaşıyor. Yirmi dört saat boyunca toparlamaya çalıştım ama parmaklarımın arasından kayıp gitti. Tıpkı cıva gibi ele avuca sığmayan bir şey. Sonra yedi gün istedim. Bu da işe yaramadı. Şimdi en az bir yıl gerekiyor ve ondan sonra da bir tarif yapabileceğimden emin değilim."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.