Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kötülükten daha beter bir şey varsa o da kötülüğe alışmaktır.
Çok büyük öğretilerle yetiştirildik. Çok büyük kitaplar okuduk. İnsana, doğaya, duygulara, onurlu bir dünya yaşantısına dair büyük kelimeler okuduk, yazdık, dinledik. Zihnimizde, anlam dünyamızda yaşamaya dair bir biçim ve sınır belirledik. Bu biçim ve sınırın ötesini de düşündük. Ötede kalan kötülüğün, merhametsizliğin ve insan dışılığın nasıl da berbat bir şey olduğunu kaşlarımızı çatarak tartıştık. Ama bir an geldi ve düşlediğimiz karanlığın çok daha ötesinde, hayal bile edemediğimiz bir biçimde karanlığa şahit yazıldık. Hiçbir düşünce, duygu ya da gerçeklik bu karanlığı tanımamıza ve tanımlamamıza yardımcı olmadı. Boğulduk ve boğulmaya da alıştık.
Sayfa 42 - Alışmanın belası/Gökhan Ergür
Ben her gün birçok kez yeniden doğarım. Her an, yeniden doğuş anıdır. Pratiğim, öyle bir şekilde yeniden doğmaktır ki, yeni dışavurum biçimleri dünyaya ışık, özgürlük ve mutluluk getirsin. Pratiğim, yanlış eylemlerin yeniden doğmasına izin vermek değildir. Eğer zalimce bir düşüncem varsa veya kelimelerim nefret taşıyorsa, o düşünce ve kelimeler yeniden doğacaktır. Onları yakalamak ve geri çekmek zor olacaktır. Onlar kontrolden çıkmış atlar gibidirler. Beden, dil ve akıl eylemlerimizin bizi yanlış eylem, yanlış dil ve yanlış düşünce yönlerine çekmesine izin vermemeye çalışmalıyız.
Reklam
304 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Dikkat, bu roman düşünce içerir.
Kurt Kanunu, ülkemizin önde gelen yazararından Kemal Tahir’in 1926 yılındaki Atatürk suikastı girişimi üzerinden dönemin olaylarını ve kişilerini yorumladığı şaheseri. Roman üç bölümden oluşmakta olup; ilk bölümde Abdülkerim üzerinden girişimin nasıl planlandığı ve kimlerin buna katıldığı anlatılmakta, ikinci bölümde Kara Kemal üzerinden ülkenin
Kurt Kanunu
Kurt KanunuKemal Tahir · Ketebe Yayınları · 20224,426 okunma
Kelimeler, yalnızca duygusal açıdan anlam taşıyor. Düşünce sonucunda harekete geçen birileri var mı yoksa eylemi duygular tetikliyor da düşünce bazen uyguluyor mu?
Sayfa 130
96 syf.
·
Puan vermedi
·
14 saatte okudu
Bilgeliğin Sarsılmazlığı Üzerine’nin Üzerine
Kitap için yapacağım ilk genel yorum kısa ve öz olmasıdır. Bazı gündelik dışı kelimeler olmasına rağmen dili yalındır. Anlatımı süslü ifadelerden, betimlemelerden uzak ve sadedir. Yazar, bir karakter üzerinden okuyucuya belirli başlı konularda kendisine göre veya savunduğu ekole göre nasıl davranılması gerektiğini bahsediyor. Bu konulardan ilki kitabın adından da anlaşılacağı üzere bilgeliğin sarsılmazlığı üzerinedir. Bilgenin haksızlık ve hakarete maruz kalabileceğine (özellikle bu iki durumun üzerine yoğunlaşıyor) ancak bu faliyetlerin bilgenin durumunu etkilemeyeceğine, onun bu faliyetlere karşı yaptıklarına veya yapması gerekenlere, yazar kendine ilke edindiği Stoacı bir bakış açısıyla anlatıyor. İkinci konu ise inziva üzerinedir. Yazar inzivaya çekilmenin, kişi üzerinde sağlayacağı yararlara değiniyor ve kişinin kendini geliştireceğine inanıyor. Ancak bu durumun, Stoacılık ile zıt duruma düştüğünün düşünülebileceğinin farkında ve bu yüzden bu durumu açıklayarak aslında inzivanın Stoacılık felsefinden çok da ayrı olmadığını aksine bazı durumlarda birbirlerine uyum sağladığını, bize devlet ve toplumsal iş ve faliyetlerden bir takım örnekler vererek ve senaryolar çizerek açıklıyor. Kitap Stoacılık felsefesi adına kısa, öz ve yararlı bir kaynak. Bu felsefeyi sevenlerin ve tanımak isteyenlerin okumak isteyebileceği bir tür.
Bilgeliğin Sarsılmazlığı Üzerine - İnziva Üzerine
Bilgeliğin Sarsılmazlığı Üzerine - İnziva ÜzerineSeneca · İş Bankası Kültür Yayınları · 20172,573 okunma
Karanlık kelimeler vardır, arılar gibi vızıldayan kelimeler. Taşdıkları hiçbir düşünce yoktur, kimse tarafından anlaşılmazlar. Ama yine de herkesin ağzındadırlar. Onlar için yaşanır, onlar için ölünür: Hayalimizin rengine bürünürler. Göremeyiz onları, pusudadırlar. Ve bir atışta parçalar bizi.
Sayfa 12 - Fikir Sanat ve Edebiyat dergisiKitabı okudu
Reklam
Düşünce felsefe yada inanç üzerinden çıkar sağlamak doğru değil bana göre. Piyasada insanlar senelece bu işin içindeyim artık biz kazanalım düşüncesi çok yaygın. Bir kitap yaz, birşeyler yap üç beş kuruş gelsin. Ne kadar doğal ve normal, değil mi? Peki diğerleri ile aynı kefeye konmak istemiyorsanız, durmadan kendinizi ispatlamak ve doğru olduğunuzu kanıtlamaktan yorulduysanız ne olacak? Hele aynı dünyada yaşamıyorsanız diğerleriyle? Kelimeler araç değil amaçsa? Bir kere çok yalnız kalacağınız kesin. Ama kalite asla tesadüf değil. Bir yere çıkıp orasını satma peşinde değil, her zaman bir adım ötesinde olmanın dayanılmaz hafifliği. Ölümsüz olmanın başka yolu, gizemlerde kaybolmak. Okuma yazma bilenin nadir olduğu devirde onun aşığını bulmak kolay değil. Bulduğunuzda sayfanızdan eksik etmeyin. Kalemlerin başka bir şeye ihtiyacı yok, sizinde..
Vico'ya göre ulusların gelişmesi sürecinde ilahi bilgiden ve hikmetten uzaklaşan felsefeler bozularak septisizme düşmüştür. Bilgili budalalar, gerçekliğe çamur atarak onu mahvetmişlerdir. Böylece de bir konuyu farklı ve zıt yönlerden savunmaya hazır olan yanlış bir belagat ortaya çıkmıştır ve belagat kötüye kullanılmaya başlamıştır. Toplumda
Sayfa 99 - Doğu BatıKitabı okudu
Dilimize her gün İngilizceden bir sürü kelime bulaşıyor. Onlara itiraz eden yok! Büyük mağazalarımızın ve iş yerlerimizin alınlarında, yabancı kelimeler karasülükler gibi çirkin duruyorlar. Onlara aldıran yok. Türkiye'de çıkan yüz dergiden altmış tanesinin ismi tamamen İngilizce, Fransızca, Latince! Onlara karışan yok. Dikkatimiz, öfkemiz, düşmanlığımız tamamen Türkçeleşen Arapça ve Farsça kelimelere karşı. Neden? Neden? Neden?
Sayfa 153Kitabı okudu
Dile dayatılan değişimler, çoğunlukla radikal anlamlarından sıyrılan kimi kelimelerin kasti hatalı kullanımları ve tekerlemeye benzer popüler sloganların, akıllıca kullanılan cinasların ve kötü niyetli tevriyelerin marifetiyle, çok daha örtük ve tedrici biçimde gerçekleşir. Bu suretle, (belirsiz, açık, karmaşık, sonsuza dek zenginleşmeye muktedir) edebi dilin yerini (kısa, kategorik, buyurgan, kati) reklam dili alabilir ve böylelikle, sorular yerine yanıtların sunulmasıyla anlık ve yüzeysel doyum, zorluğun ve derinliğin yerine geçebilir.
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
Dil...
Bir yandan, gerçek kategorileri ele alma iddiasında olan siyaset dili, kimlikleri durağan tanımlamalara dönüştürerek sabitleştirir, ayrım yapar ancak bireyleştirmeyi başaramaz. Öte yandan, şiirin ve hikâyelerin, eksiksiz ve doğru biçimde isimlendirmenin imkânsızlığını kabul eden dili, bizi müşterek ve akışkan bir insanlık kavramı altında gruplandırarak, aynı zamanda bizlere kendi kendini açıklayan kimlikler verir
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
HERKES İŞİNİ GÜCÜNÜ BIRAKIP BUNU OKUSUN
bu kitabı hemen okumalısınız şiddetle tavsiye ediyorum keşke unutsamda takrar okusam dediğim bir kitap. ilacının etkisinde bir doktor ve kendinden on dk sonra sürekli nefret edecek bir kişiliğe dönüşüyor.kişinin kendisiyle kavgası bu bir nevi,çok akıcı mıdır bilmem ama kelimeler çok etkileyici.
Dr.Jekyll and Mr Hyde
Dr.Jekyll and Mr HydeR. L. Stewenson · Oxford University Press; New ed of Abridged ed edition · 200063 okunma
Kelimeler-ve genel manada dil- olmadan varlığı idrak ve ifade edemeyiz. Kelimeler, varlığa açılan pencerelerdir. Bu pencereler olmadan düşünce de olmaz. Pencereniz ne kadar büyükse içeri o kadar çok ışık girer. O yüzden dilin fakirleşmesi demek, varlık evinizin karanlıkta kalması demektir.
Karanlık kelimeler vardır,arılar gibi vızıldayan kelimeler. Taşıdıkları hiçbir düşünce yoktur,kimse tarafından anlaşılmazlar. Ama yine de herkesin ağzındadırlar. Onlar için yaşanır, ölünür. Hayalimizin rengine bürünürler. Göremeyiz onları, pusudadırlar. Ve bir atılışta parçalar bizi.
Sayfa 110Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.