Dudaklarını saçlarımın bitiş çizgisine bastırdı. Hiçbir tepki vermeden öylece dikiliyordum. Sonra yavaşça gülümsedi. Başparmağı dudağımla burnumun arasındaki cukura dokundu. "Buna sus çizgisi derler," dedi. "İnsanlar doğmadan önceki hayatını unutsunlar diye melekler doğarken parmaklarını bastırır oraya." Ne söylediğini, bunları niye söylediğini bilmiyordum. Parmaklarım istemsizce o boşluğa düştü. "Şimdi sana bunların hepsini unutturacağım. Unutturmak zorundayım çünkü seni korumak zorundayım. Çünkü sen kendin bunu bulmak zorundasın. Beni sen bulmak zorundasın." Ya bulamazsam," diye sordum refleksle. "O zaman ben yanılmış olurum," dedi kederle. "O zaman ikimizden biri bu savaşta ölmüş olur." Yeniden yüzümü avuçlarının içine aldı. "Beni dinleyebilmen için etrafına sakinleştirici bir kalkan çektim, çekmesem beni dinlemeyeceğini, bana inanmayacağını biliyorum. Beni affetmen kolay olmayacak, sana yaptığım her şeyden tüm izlerinden kurtulmak isteyeceksin. O yüzden onları gizleyecegim, sen kendine geldiğinde onları benim yok ettiğimi sanacaksın. " Kendimi daha önce hissetmediğim kadar iyi hissettim. İyi İyi ve iyiden öte. İyi ama gerçek değil gibi. ve canlı. "Benden nefret etmene dayanabilirim ama onu seveceksin diye ödüm kopuyor." Yeniden öptü. Dudaklarım onun için kendi şarkısını fısıldadı. Tadı buram buram hayat veren bir orman gibiydi. "Seni bekleyeceğim benim deli kızım," diye fısıldadı. "Ne kadar uzun sürerse sürsün."
Sayfa 429Kitabı okudu
Kimselerin adını bile bilmediği uzak bir taşra kasabasına yerleşip; kendimi unutturmak, geçmişimi unutturmak, her şeyi sonsuza dek unutturmak, yaşarken silinmek yeryüzünden...
Reklam
Beni ben yapan sızıdan bile bir fayda umuyor. Ben kendimi özlerken o toplumdaki yerini beğenmeyen bir açgözlü çıkartıyor içimdeki sızıdan... Yüzümdeki öyküyü unutturmak istiyor bana.
“Ben yalnızca senin için güzel olacaksam, sana beğendirmek için kendimi, olanları umursamayıp en güzel bakışımla geleceksem yatağına, sen bütün bunları unutturacaksan bana, unutturmak için hiç bakmayacaksan pencereden, o kısa unutma anından sonra, vücutlarımızın bize acı veren gerginliğini giderdikten sonra bu pencereyi kapatarak unuttuğumuz, dışında, uzağında kaldığımız dünya nasıl yabancımız olursa, öyle yabancı oluruz birbirimize. Bir kısa anın ardından ayrı yönlere giden trenlere bineriz. Ya da o trenlere bile yetişemeyip tükenmişin üstünde çoğalırız.”
Sayfa 145Kitabı okudu
*Cehalete geri dönüşün cehaletten çıkmaktan çok daha zor olduğunu, hafızamın rahatsız eden darbeleriyle anlamıştım... Hatta belki yaratacağım yeni ve bomboş aklım sayesinde mutlu bile olabilirdim... *Zaten acıya ve yalana ne kadar dayanabileceğimi hep merak etmişimdir. Aslında sadece birkaç yıl merak ettim çünkü bir gece aynaya baktığımda,
Gerçeği itiraf etmek gerekirse kaçıp saklanmak, kendimi unutturmak, dernekçilerin ve diplomatların yanına bir daha uğramamak yönünde çok güçlü bir ihtiyaç duyuyordum.
Sayfa 282Kitabı okudu
Reklam
35 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.