_İnsan, kendisini aşmakla kalmaz, kültürünü de aşar. Kültüründen ve toplumundan gittikçe ayrı düşmeye başlar. İnsanlık ailesinin bir bireyi olmaya başlayıp yerel grubundan ise uzaklaşır. Evrenselcilik’in temeli kesinlikle burada yatmaktadır.
_Hasta insanlar, hasta bir kültürün ürünleridir. Sağlıklı insanlar ise ancak sağlıklı bir kültürde
eseri içime çekeli yıllar oldu fakat verdiği tadı, hazzı bir kenara atamadım. unutulanlar hatırlanmak içindir. tek bildiğim edebi zevki dibine kadar tattırdığı ve devamında gelen kallavi yazarlar keşfetme silsilesi. eser arka planda inşaat mühendisi yakın planda yazar olan cemil'in hayatına odaklanıyor (doğru sözcüğü siz bulun :) teknik cümleler kuramayacağım ruhum sıkılgan benim. giriş cümlesinden itibaren yakalar meraklısını (geliyor spoi..)
~çoğu zaman her şey önceden bellidir; mucize, evin bugün yarın ölecek ihtiyar kedisidir.
~pembe tuhaf ama bu hastane odasında bütün renkler tuhaf: münasebetsiz kahkahalara benziyorlar.
liste uzar gider.
münasebetsiz kahkahalardan daha çekilmeyen bir şey varsa o da kahkahanın sahibidir, çamaşırlıktan alınıp dolaba istiflenmek üzere bekleyen el havlusu edasıyla katlanırsın ona.
bu kadar.
belki de değil.
katlandığınız için teşekkürler efem.
Ön bilgi notuna göz atmak için: #188679117
- Seneca ve Düşünce Altyapısı -
Marcus Annaeus’un 3 oğlundan biri olarak 4. Yy. Roma’sının Cordoba eyaletinde dünyaya gelmiştir. Ahlak anlayışını ilk etkileyen annesi Helvia’dir. Bilgeliği nam saldıkça buna teyzesi de dahil olmak üzere destek almıştır. Döneminde açılan Stoa felsefe okuluna gitti.
Magistra, Antik çağlardan bu yana lügatlarımıza girmiş bir kelimedir. Eski çağlarda Romalılar, bu kelimeyi siyasete alet etse ve "yüksek rütbeli devlet görevlisi" olarak nitelese de temel anlamıyla Magistra, "eğitmen" anlamına gelir. Bu Latince kavramı; daha çok mental anlama, ruhsal ve psikolojik konulara yorabiliriz. Yani
Ne kadar açıksann o kadar salaksın...
İnce bir kitap felsefe düşünür düşündürmek üstüne
Aynı yazarları peşpeşe okumayı tercih etmiyordum o yüzden bu yazarın kitaplarını ara verdikten sonra devam edeceğim.
(Aslında toplumun tek tip tek düz tek şekilde olamaması için çok şeffaf olmayın diyor)
Kitap kendini açık etme tamamen şeffaf olmam gerektiğini
Arka kapaktan:
Dilek Türker'in öykülerinde bocalayan,düşen;kalktıklarında avuçlarında gördükleri çimen izlerinin karmaşıklığında kaybolan insanlar var.Aniden duran dönmedolap,hafifçe esen rüzgâr,rüzgârı hissetmek için koşan çocuklar,bir daha dönmeyecek kadar uzağa giden göçmen kuşlar...Evler var,evlerin içleri,iyi yürekli hayatlar...Yalın,duru diliyle Avucumda Çimen İzi yeni bir yazarı keşfetme hazzı veriyor.
Aslında sadece arka kapağı buraya yazarak post paylaşmayı sevmiyorum ama bu yazının üstüne de yazacak pek bir şey bulamıyorum açıkçası
Söylemek istediklerimi o kadar güzel anlatılmış ki...
Çocukluğumuzun kıstırmasından,ilk çocukluk aşklarımıza,terkedilişlerden kavuşmalara insan hayatının içinden, birbirinden güzel, birbirinden sıcak öyküler...
Okurken yüreğim kuş gibi kanatlandı. Hüzün bile kelebek hafifliğindeydi...
O kadar nahif düşünülmüş ki,herkes kendi payına ne çıkarırsa diye...
Hani sınavlarda sorulan açık uçlu sorular olur ya;herkesin cevabı kendi içinde...
Ben çok sevdim yazarın dilini
Açıkçası @bkmkitapcom #bkmkitap ta indirimli görünce alayım dedim.Tabii en önemli etken de kitabın ismi ve görseli. Pişman değilim, iyi ki de almışım diyorum.
Keşke daha çok eseri olsa da okusam diyebileceğim yazarlardan oldu benim için #dilektürker Sanırım #avucumdaçimenizi ilk kitabıymış.Eğer siz yazarın başka kitabı olup olmadığını biliyorsanız yorumlarda yazarsanız sevinirim
Cambridge Üniversitesi antik felsefe profesörlerinden Francis MacDonald Cornford'un (1874-1943) Yunan Felsefesi üzerine verdiği konuşmalardan oluşan bu güzel eser, dört ana bölümde;
- doğanın incelenmesini ele alan ve insanı dışlayan Sokrates/Sokrat öncesi İyon Doğa Bilimini,
- salt doğadan uzaklaşıp toplum içindeki insanın ve hayatının
Adettendir, bir konuyu anlamasak bile "inceleme" adı altında sanki üstadıymışız gibi konuşabiliriz. Youtube de bunu rahatlıkla görebilirsiniz.
Bilim kurgu dışında, beni kendine bağlayan ilk kitap diyebilirim. Kitabı okumaya başladım ve 140-150 sayfa civarlarında saatin de epey geç olması yüzünden bıraktım. Dün gece saat1 den 3 e kadar da okudum. Konusu her yerde yazıyor. İşçi bir gencin bir yazara dönüşme hikayesi. Martin'in azmi, kendini geliştirmesi ve edindiği/geliştirdiği fikirler beni çok etkiledi. O yüzden kitabı okumamaya dayanamadım. Sürpriz bozan olacak biraz ama , Martin'in sıkıntı çektiği zamanlar ben de çok gerildim. Yüzüm düştü, o derece etkiledi. İlk 40-50 sayfada aşk için anlatılanlar, değme aşk romanlarına taş çıkartır derecede. Aşk duygusunu size hissettiriyor. Kendini keşfetme ve biraz da rahatsızlık arıyorsanız sizin için biçilmiş kaftan bu kitap. Göndermelerin olduğu kısımların çok azını , okumama ara verip baktım. Aşağı yukarı neler olduğunu anlıyorsunuz . Tabi ki neler olduklarını tam bilmek alacağınız hazzı artıracaktır.
Kimi kitaplar için zaman kaybı demiştim. Bu kitap düşüncemi kanıtlar nitelikte.
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391bin okunma