Kitabın geçtiği evren gerçekten çok zekice ve fizik kuramlarına göre kurgulanmış bu yüzden aslında çok zor bir kitap ve tek bir olay anlatılmıyor, mesela çok basit bir örnek olacak ama Alacakaranlık'ta ana konu hep Bella'nın vampire dönüşüp Edward'la sonsuza kadar birlikte yaşamalarıydı ama bu kitapta çok fazla ana konu var. Yani Herman Hesse'nin boncuk oyunu kitabı kadar zor olmasa da ağırlığı var. Ama kesinlikle mükemmel bir kitap okuyun ve anlamaya çalışın.
Ediz
@Erleg
·
10 Mayıs 09:57
Ölümün Sonu’na bir inceleme yazmak çok zor. Hatta okuduğum her kitabın incelemesini mutlaka yazan ben için bile. Zorluğundan da öte, istemiyorum.
Ölümün Sonu neredeyse 800 sayfa. Kitabı bir özet olarak incelemek için, belki 50 sayfa inceleme yazmak gerekir. Bu kitap, daha doğrusu bu seri özet bir inceleme değil, hissettirdikleriyle anılmayı
Say Yayınları'nın baskısı özelinde konuşmak gerekirse kitabın anlaşılabilmesi(!) konusunda kafayı yemişler. Kitaptan önce uzunca bir giriş vardı. Ütopya fikrinin geçmişinden, dönemin olaylarından falan bahsediyordu. Bu tarz girişleri seviyorum, kesinlikle faydalı oluyorlar. Yalnız bu sefer, belki de kitabın içeriği gereği aşina olmadığım
Alexandre Seurat-Sakar
#alıntı
“Eğrelti bir aileydi bizimki, evet, aile değil, yamalı bohça, hiç birşeyin konuşulmadığı ama herkesin gözü önünde sessiz dramların yaşandığı bir aile, araya kimse girmeden.’’
#kitapyorumum
Kitabı almadan önce kesfetime çok düşmüş olmak ile beraber aslında ismi ile beni kendine bağlamıştı. Bir kaç kitap sayfası
Bir dönem sürekli karşıma çıkan kitaplardan birisiydi "Yaşamak". Sürekli övgüyle bahsedilen bir kitap görünce insan ister istemez bu kitaba bir göz atmalıyım diye aklının bir köşesine not düşüyor. Benim gibi az okuyan ve yavaş okuyan bir okuyucuysanız okunacaklar listesi de azalmıyor tabii, aklınızın o tozlanmış köşesine bir türlü sıra
#Nıcholas #Sparks #Eve #Dönüş
Belki de insanlar yaşlandıkça, ileride çok az bir gelecek kaldığından geçmiş daha önemli hâle geliyordur?
İşler zor olsa da her zaman keyif aldığın bir şeyler bulmayı ve hayatın karşına çıkardığı fırsatların değerini bilmeyi unutma.
Selam…….
Sizlere kitaplarını okumaktan, kitaplarını film olarak izlemekten sonsuz keyif aldığım Nıcholas Sparks’ın Eve Dönüş kitabı ile geldim.
Bu iki karakterin birbirlerine olan aşkını anlamaktan ziyade yaşıyorsunuz adeta…
Nicholas Sparks... 1 günde okudum ve son sayfalarda gözyaşlarımdan kelimeleri göremedim. Kesinlikle tavsiye ediyorum.
Trevor, rahmetli büyükbabasının eski evini yönetmek için New Bern’e gelir. Bu küçük kasabada iki kadınla tanışır: Natalie ve Callie. Trevor onlardan birine sırılsıklam aşık olur, kalbini kazanmak için her şeyi dener, ama o üzücü bir sır saklar. Tıpkı Trevor’ın hayatındaki ikinci kadın gibi. Merhum dedesinin yardımıyla onun sırrını ortaya çıkarır ve hayatını kurtarabilir.
Müthiş bir aşk hikayesi, aşkı ileklerinize kadar hissedeceksiniz..
Okuyalım ve Okumaya Teşvik Edelim.
Eve DönüşNicholas Sparks · Dex Yayınları · 202123 okunma
Eğer hastaliklarima derman olacak bir şey olsaydı. Onu kesinlikle burada bulurdum. Bugün benim doğum günüm ve günün erken saatlerinde Albert 'tan bir paket aldım onu açtığımda içinden charlotte 'un onu ilk gördüğümde üzerinde olan kıyafetinde bulunan pembe kurdelelerden birinin olduğunu gördüm onlardan birini bana vermesini defalarca ondan rica etmiştim. Bunun dışında kutunun içinde wethstein homeros cep kitabı vardı ve bu benim çok dilediğim bir boyuttu çünkü yürüyüşlerim sırasında ernestine'ın versiyonunu taşımak çok zor oluyordu. Gördüğün gibi onlar benim dileklerimi önemsiyorlar. Onlar dostluk konusundaki küçük ipuçlarını fark ediyorlar bunlar daha üstün şeyler. Kurdeleyi binlerce kere öptüm ve beni en güzel neşelerle dolduran o güzel günleri her nefesimde cigerlerime çektim. Maalesef ki bu bizim kaderimiz wilhelm bu konu üzerinde çok fazla durmuyorum çünkü yaşamın çiçekleri sadece görseller kaç tanesi ölüp gidiyor ve hic biriz bırakmıyor? Kaç tanesi meyve verebiliyor? Meyvelerin kaç tanesi olgunlasabiliyor? Yinede çiçekler yeterlidir. Bizim bu kadar acıdan sonra olgunlaşip bozulmamiz çok garip degilmi dostum elveda bu harika bir yaz sık sık charlotte 'un meyve bahçesindeki ağaçlara tırmanıyor ve en üst dallardaki armutları sallıyorum o aşağıda duruyor ve düştükleri zaman onları yakalıyor..
Bu arada, çok istememe karşın, gelecekteki yaşamın da, cennetin de olmadığını hiçbir zaman düşünemedim. Daha doğrusu hepsi var bunların, ama bizler gelecekteki yaşamdan da, onun yasalarından da bir şey anlayamıyoruz. Peki ama, bunu anlamak o kadar zor ve olanaksızsa, benim için
ulaşılmaz, anlaşılmaz olan için nasıl sorumlu tutulabilirim? Evet, onlar da, elbette onlarla birlikte prens de boyun eğmek gerektiğini, düşünmeden, yalnızca ahlaklı olmak için boyun eğmek gerektiğini, uysallığım sayesinde öteki dünyada kesinlikle ödüllendirileceğimi söylüyorlar. Onu anlayamadığımız için kendi kavramlarımızı ona yakıştırarak Tanrıyı aşırı derecede küçümsüyoruz. Ama tekrar söylüyorum, onu anlamak olanaksızsa, insanın anlamasına izin verilmemiş şeylerle ilgili sorulara insanın cevap vermesi zordur. Öyleyse kaderin gerçek iradesini, yasalarını anlayamadıysam, beni nasıl yargılayacaklar? Neyse, din konusunu kapatalım.
Bu başyapıt niteliğindeki eseri nasıl anlatsam, nerden başlasam bilemediğimden, naçizane kısaca bir değerlendirme yapıp, eseri okuyarak hissetmenizi şiddetle tavsiye ederek başlamak istiyorum. Bu nedenle kitabın özetinden ziyade hissettirdigi duygulardan bahsedeceğim.
Adından da anlaşılacağı üzere kitap "iki şehir" yani İngiltere ve
BU KİTAP BİR ÇOCUK KİTABI DEĞİLDİR VE KÜÇÜK VE SAF KALPLİ MASUM BİR ÇOCUĞA OKUTULMAMALIDIR Bu kitabı heniz bitireli on dakika bile olmadı ve henüz duygularım tazeyken hemen inceleme yazmak istedim. Kitap beni hıçkırıklara boğdu, zor durdurdum kendimi. Zaten duygusal bir insanım ve özellikle Filistin konusu beni çok derinden etkiliyor. Kitap hakkında söylenecek bir cümle bulmak zor, tarifsiz -ki arka kapağındada kitap tarif edilmemiş- bir kitap. Bruno henüz dokuz yaşında küçük bir çocuk ama kalbi kocaman. O kadar masumki… (yine ağlamaya başladım) Tıpkı filistinde her gün katledilen binlerce çocuk gibi…
Kitabı kaldırabilecekseniz okumanızı kesinlikle tavsiye ederim. Keşke gerçekten bilinçlenmesi gerekenlerin çoğu okumaktan mahrum insanlar olmasa.
Bruno’nun saflığıda beni çok derinden etkiledi, tıpkı ben gibi. Bazı olaylara bakış açımda dünyada kötülüğünde olduğunu unutuyorum bazen…
Bu kitaba ondan aşağı bir puan vermek haksızlık olur, ayakta alkışlanacak çok başarılı bir eser. Bunu başara yazacağım sonada yazıyorum, BU KİTAP KESİNLİKLE BİR ÇOCUK KİTABI DEĞİL!! Bir çocuğun masum kalbi sadece oyunla dolmalı, en azından şimdilik okunmasın :(
Atomik Alışkanlıklar kitabı alışkanlıkları sürekli kılabilmenin, bir alışkanlık yönünde atılan ufak bir adımın süreklilik kazanması halinde size kazandıracağı inanılmaz farkındalığı çok güzel bir şekilde açıklıyor. Hayatınıza yeni bir sayfa açmanıza yarayacak bu kitap, eğer birşeylere nasıl başlayacağınızı bilmiyorsanız veya başladığınız işi nasıl devam ettireceğiniz konusunda yardıma ihtiyaç duyuyorsanız, bize sunduğu kanıtlar ve örnekler ile bu kitabın kesinlikle size mükemmel bir kılavuz olacağına inanıyorum.
Ayrıca hedef ve sistem arasındaki ayırımı çok net bir şekilde bizlere sunan yazar James Clear; "Hedefler bir yön belirlemek açısından iyidir ama ilerleme kaydetmede sistemler en iyisidir. Hedeflerinizi düşünmeye çok fazla zaman ayırıp sistemlerinizi tasarlamaya yeterince zaman ayırmadığınızda bir avuç problem doğacağından bahsediyor . Daha iyi bir sonuç için hedef belirlemeyi değil, sisteminize odaklanmanız gerektiğinin altını çiziyor.
Tabiki anlatılanlar bunlarla sınırlı değil dahası için şiddetle okumanızı tavsiye ederim.
Motivasyonunuz ve arzunuz yeterince büyükse (yani eyleme geçme nedeniniz) çok zor olduğunda bile eyleme geçersiniz.
Merhaba
Bugün sizlere Karina Yayınevinden Yusef Masadow kalemiyle İçimdeki Kenan Ülkesi kitabı ile geldim.
“Öyle işte… Ne zordur,insan olabilmek. Ne zordur; geldiğin gibi kalabilmek, kaldığın yeri koruyabilmek.Ayakları sabit tutabilmek ne zordur. Kalbi ah’lardan temizlemek, en zoru…”
Yazarın kalemiyle tanışma kitabım oldu İçimdeki Kenan
Üzerine çok fazla şey yazılıp konuşulabilecek ve kesinlikle her şuurlu Müslüman'ın okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap.
Okuduktan sonra yaşama, insanlara, tarihe, yaşanmışlıklara ve dünyaya farklı bir bakış açısı kazanmış olacaksınız.
İsmet Özel çoğu zaman anlaşılması güç bir yazar fakat bu kitabında bilgileri kendi yorumlarıyla harmanlayıp bizlere farklı bir bakış açısı kazandırıyor ve okudukça onu daha iyi anlamaya başlıyoruz.
Akıcı bir üslup kullandığını düşünüyorum, hatta okudukça elinizden bırakmak istemeyeceğinizi düşünüyorum.
Kitapta çok fazla altını çizdiğim kısım oldu ama ben bir tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
"Hayal, ipleri elden kaçırmaktır. Oysa öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, o ipin ucu sizin elinizden bir kaçtı mı, hemen bir başkasının eline geçiveriyor. Ondan sonra siz hayal ediyorsunuz, ama bir başkası yaşıyor."
Keyifli okumalar
Geceyi seven insanların daha mutsuz olduğunu keşfettiğimden beri sabahlamayı bırakmıştım. Her gün düzenli olarak saat 06.00'da uyanıyor ve güne zorlanmadan uyum sağlıyordum. Taze sıkılmış portakal suyu ile yapılan kahvaltıların kesinlikle mutlulukla alakası vardı, aslına bakılırsa kahvaltı yapmanın doğrudan kendisi bedava bir mutluluktu. Ki
Evrenin ve yaşamın tarihi konusunda okuduğum en kapsamlı kitap. Dili de zor bilimsel olguları çok güzel açıklamış. Meraklısına kesinlikle tavsiye ederim.