Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çocuk akşam yatağına gittiği zaman sevdiği kişiyi çağırır yanında kalması için yalvarır. Hala anne sütü emen çocuk akşam yemeğinde yanımıza gelmek, bize yakın durmak ve bizi izlemek ister; yemek yemek değil. Yetişkin bu mistik sevgiyi fark etmeden yanından geçip gider. Fakat bizi bunca seven küçükler büyüyecek, ortadan kaybolacaklar. Bir daha bizi onlar gibi kim sevecek? "Benimle kal," diyerek bizi yatağına başka kim çağıracak? Çocuk büyüdüğünde kayıtsız bir "İyi geceler," diyecek. Kendisi yemek yemezken bizim yemek yiyişimizi izlemeyi kim o kadar hevesle isteyecek? Kendimizi sona erecek bu sevgiye karşı savunuyoruz ama buna eşdeğer bir şeyi bir daha asla bulamayacağız. Gündelik hengâmemizde "Yapacak çok işim var," "Vaktim yok," "Yapamam," deriz ve içimizden "Çocuğa iyi eğitim verilmeli, yoksa bizi kölesi yapacak," diye geçiririz. Bizim isteğimiz çocuktan kurtulup hoşumuza giden şeyleri yapmak ve rahatlığımızdan taviz vermemektir.
Sayfa 104 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Fırtına evin içinde mi esiyor? Kapıları kim çarpıyor? Odalarda dolaşan kim? Bırak, kim olursa olsun. Kuledeki odayı bulamaz. İki insanın bu ortak uykusu; sanki yüz kapının ardında uyunmakta, sanki aynı anne ya da aynı ölüm paylaşılıyormuşçasına bir ortaklık.
Reklam
Bilmem söyledim mi? Görmeyi öğreniyorum. Evet, başlıyorum. Henüz beceremiyorum. Ama elden geldiğince, zamandan yararlanmak istiyorum. Örneğin ne çok insan yüzü varmış da hiç farkına varamamışım. Bir sürü insan var, fakat yüzler daha da fazla; çünkü her insanın yüzü birkaç tane. Aynı yüzü yıllar yılı taşıyanlar var; tabii eskir bu yüz, kirlenir, kıvrımlarından açılır, yolculukta giyilen eldivenler gibi bollaşır. Tutum- lu, basit kimselerdir bu gibiler; yüzlerini değiştirmez, temizlemeye bile vermezler. Nesi varmış derler ve kim onlara bunun aksini kanıtlayabilir? Şimdi madem bir- çok yüzleri var, ötekilerini ne yaparlar sorusu gelir akla. Saklarlar. Çocukları kullansın. Ama bu yüzleri, köpeklerinin de takınıp sokağa çıktıkları olur. Neden olmasın? Yüz yüzdür.
Sayfa 11
160 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
KÜRK MANTOLU MADONNA - Spoiler içerir !
Hayatıma tek bir kitapla devam etmek zorunda kalsaydım kesinlikle
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu Madonna
‘yı seçerdim. Bu benzersiz kitabı ilk defa okumadım son da olmayacağına adım kadar eminim. Hayatımın kötü bir dönemini yaşarken ilk defa okumuştum. Şimdi yeni hislerimle tekrar elime almak istedim ve ne kadar kusursuz olduğunu bir kez daha anladım. Her sayfadan yeni bir zevk alarak kendini okutan çok farklı bir tada sahip. Çoğu zaman okuduğum sayfayı bir kez daha okudum, anlamadığımdan değil sözcüklerin derinliğine tekrar tekrar bakmak içindi. Kitabı okurken hem Raif’i anladım hem Raif’i suçladım…demek isterdim ama diyemiyorum. Kitabın son sayfalarında onu çok suçlamak istedim ama beceremedim. Bazı şeyler olması gerektiği gibiydi belki de…Belki de o an eski arkadaşına küçük kızla ilgili gerçeği söylemesi bir şeyi değiştirmezdi ama kim bilir belki de değiştirirdi…Belki de kadın her şeyin farkındaydı sadece gerçeği Raif’in söylemesini istemişti, ama Raif ağzını açamadı, tek kelime edemedi. Maria ile geçirdiği o unutulmaz birkaç ayın getirdiği o güzel şeye bakmakla yetindi ve sonra ise hayatı asla eskisi gibi olamadı. Artık sadece bedenen yaşıyordu ruhu ise çoktan ölüp gitmişti.
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021315,1bin okunma
Yaşadıkça, yaşamın dikte ettirdiklerine katlanıp sonuna kadar kayda geçirmeyi daha da gerekli görüyorum; bakarsın ancak son cümle, binbir çabayla öğrenilmeye çalışılıp kavranamamış ne çok şey varsa tümünü eşsiz bir anlamla donatacak o küçük, o sıradan sözcüğü içerecektir. Hem öbür dünya koşullarında, bizim için bu dünyada hazırlanmış sona kadar yürüyüp yürümediğimize bakılmayacağını kim bilebilir?
Hey, kaderimiz gelir bu rüzgârla. Bu yeni rüzgâr, bir yerlerden, isimsiz şeyleri yüklenmiş sendeleyerek, aşıp denizi getirir, kim olduğumuzu.
Reklam
Dünyanın bu işinə heç yoxam. İstəyirsən Cəbrayıl ol, axmaq ol, ya da lap cani, heç kim görməz. Amma bircə düymən çatmayanda hamı görür.
Sayfa 114 - Qanun NəşriyyatıKitabı okudu
Bay Yabancı'nın beyzbol şapkasını ya da Bayan Yabancı'nın saçındaki mavi boyayı görüyorsunuz ve bir anda zihninizde olumlu veya olumsuz bir sürü çağrışım meydana geliyor. İçinizden bir ses bu insanı daha yakından tanımak istediğinizi, ya da istemediğinizi söylüyor. Ama daha Yabancı karakterimizin ağzını açmasına fırsat bırakmadan hemen kendinizden bir adım uzaklaşın. Ya da özünüze doğru bir adım atın. Kafanızın içinde şekillenen yargıların bir yerlerden geldiğini fark edin -çünkü o yargılar hep bir yerlerden gelir- ve size doğru yaklaşan kişiye bir daha bakın. Tarafsız olun ve ilk izleniminizi dayandırabileceğiniz bir şey var mı söyleyin. Bay Yabancı'nın suratı asık mı? Bayan Yabancı size doğru gelirken önünde duran birini mi itti? Hayır mı? O zaman antipatinizin başka bir yerden geliyor olması lazım. Belki bir saniye durup düşünürseniz, bu olumsuz hissin beyzbol şapkasından ya da mavi saç boyasından kaynaklandığını fark edeceksiniz. Belki de etmeyeceksiniz. Her halükarda, öncelikle, hiç tanımadığınız birini şimdiden sevmeye ya da ondan nefret etmeye meyilli olduğunuzun ayırdına varmış olacaksınız. Ve ikinci olarak da, izlenimlerinizi düzeltmeniz gerektiğini kendi kendinize itiraf etmiş olacaksınız. Kim bilir, belki de ilk düşüncenizde haklıydınız. Ama yargıya varırken ikinci bir deneme yaparsanız, bu sefer fikirleriniz hem tarafsız gerçeklere dayalı, hem de Bay veya Bayan Yabancı'nın konuş­ masına fırsat tanıdıktan sonra şekillenmiş olacak.
Yeni doğmuş bebek
"Yeryüzünde titrek bir ses duyuldu. Daha önce hiç duyulmayan bir sesti bu. İlk defa kımıldayan bir gırtlaktan geliyordu. "Bana en koyu karanlıklarda yaşamış bir insandan bahsettiler. Sanki bir uçurumun dibindeymişçesine en sönük bir ışık parıltısı bile değmemiş gözlerine. "Bana sessizlik içinde yaşamış bir insandan bahsettiler. En kısık bir ses bile değmemiş kulaklarına... "Hayatı boyunca ilginç bir şekilde hep ılık olan bir suyun içinde gerçekten yaşamış ve sonra da birden buz gibi bir akarsuya daldırılmış bir insanın hikâyesini duydum. "Bu insan önceden hiç nefes almamış ciğerlerini birden havayla doldurmuş. Hep sönük kalmış ciğerlerini birden havayla şişirmiş ve acıyla çığlık atmış... "Yeryüzünde kavruk, titrek bir ses duyuldu. Daha önce hiç duyulmayan bir sesti bu. İlk defa kımıldayan bir gırtlaktan geliyordu. "Bu, istirahat eden insanın sesiydi. "Böylesine mutlak bir istirahati kim hayal edebilir ki? "Yemek yeme zahmetine bile girmeyen birinin istirahati, çünkü onun için başkası yemek yiyordu. Bütün kas lifleri rahat konumdaydı, çünkü yaşaması için gerekli ısıyı başka dokular üretiyordu. En içteki dokuları bile kendilerini zehirden ve mikroplardan korumak için çalışmak zorunda değildi, çünkü başka dokular ona hizmet ediyordu. Ve oksijen o nefes almadan veriliyordu ona, canlılar içinde ne eşsiz bir ayrıcalık!
Sayfa 25 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
"Bizse: hep seyirci, her yerde, her şeye dönük ve bağlı! Dolduruluruz. Düzenleriz. Çöker. Yeniden düzenleriz ve kendimiz çökeriz bu kez. Bizi kim böyle çevirmiş ki, n' etsek neylesek, her durumda ayrılıp giden gibiyiz?"
Reklam
352 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
NEMRUT ve KAYIP MEZAR . Mimar Sinan Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Oktay Çetin. Komiser Vedat Demir. Taner Hoca' nın manevi kızım dediği ve Arkeoloji Bölümünde görevli Sezen Hoca. Olayların başlangıcı, ilk kurban Taner Hoca. Tıpkı Hz.İbrahim gibi mancınık sistemi kurularak tahta direkler ve bez aracılığıyla aşağıdaki büyük ateşe
Nemrut ve Kayıp Mezar
Nemrut ve Kayıp MezarUmut Altuğ · Düşün Yayıncılık · 202314 okunma
205 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Önce yazarın bu kitapta üzerine konuştuğu eserleri okumanızı tavsiye ederim
Kitaplarla bir yıl başlığında yıl içinde okuduğu kitapları aylara göre sıraladığı bir liste ile başlıyor eser, bu detayı aklınızda tutun. Bu bir günlük. Gittiği yerlerde fırsat buldukça oturmuş yazmış sevgili Manguel. Özelliği şu ki yaşadıkları ve gözlemlerini okudukları ile ilintileyerek kaleme almış. Yazarın kalemini çok seviyorum bu ayrı, fakat
Okuma Günlüğü
Okuma GünlüğüAlberto Manguel · Yapı Kredi Yayınları · 2020106 okunma
Macar Düğünü denir, Avusturya Büyük Dukası Ferdinand ve Macar Kralı Layoş karşılıklı kız kardeşlerini veriyorlar birbirlerine: Macar Anna ve Avusturyalı Maria. İki hükümdardan kim erken ölürse onun tacı öbür tarafa geçecek. Tabii 1526’da Mohaç Savaşı’nda Layoş öldü; daha doğrusu savaşta öldürüldü. Avusturya ise bu mirası, yani Macaristan’ı alamadı. Çünkü Türklerin eline geçmişti. Dolayısıyla bu ülkenin görüyorsunuz ki kaderi Türklerle kavgadan geçecek.
''… Koyuldukları işe canla başla sarıldıkları için bu genç kızlar, başlarını kaldırıp bakacak halde değildirler. Halılara işlenmiş ışıklı tabloların önlerine serdiği ve ne yapsan anlatılamaz o hayatla, ruhlarında ezdikleri hayatın aynı olduğunu; onlar, bütün bu resimleri çizerlerken fark etmezler bile. Buna inanmak istemezler. Bunca
Can Yayınları
AVE MARIA Rüzgar tersine esiyor. Niçin? Eski günler geri mi gelecek? Kımıldıyor kozasında böcek Bildiği hayata doğmak için. Neden içimize doldu vehim?
719 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.