Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her şey diger her şeyin bir kısmın içerir ve bir şeyin büyük bir parçası, büyüklukleri Hakhak gösterse de, onun küçük bir parçası olarak da pek çok parçayı içerir, ama her madde sonsuz sayıda maddeyi eşit oranlarda içermez. "Bu yüzden" diyor fr. 12'nin sonmunda: "Zihin de tamamen buna benzer, hem daha büyük hem de daha
"Çürümenin yan ürünü," dedi olay yeri dedektifi soğukça. "Doğru," dedim. Adiposir deniyor. Mezar mumu diye de bilinir. Vücudun kas proteinleri parçalanırken yağ asitlerinden oluşan sabundur esas olarak. Bu madde toprağı yüksek oranda alkali yapar, çimenler de bu yüzden ölür. Ayrıca şayet şu beyaz parçalara bakarsanız kırılgan olduklarını ve çabuk ufalandıklarını görürsünüz. Bu bize çürümenin epeyce hızlı gerçekleştiğini düşündürmeli çünkü yavaş olduğunda adiposir genellikle daha yumuşaktır. Bakterilerin istilasına uğrayacak çok sayıda açık yarası olan bir cesedin açıkta ve sıcak havada kalması hâlinde böyle çabuk çürümesi normaldir. Yine de burada yeterince yok, bu da ölümün iki haftadan daha kısa bir zaman önce gerçekleştiği varsayımına uyuyor."
Reklam
Sonsöz
Bu son sözü, 2006 yılında, Macaristan dostları ve bütün dünya bu eseri ithaf ettiğim ihtilalin 50. Yıldönümünü kutla­maya hazırlanırken yazıyorum. 1981 yılında Fransızca yazı­lan ve yayımlanan eser ayaklanmanın ellinci yılı münasebe­tiyle Macarcaya çevrilmiştir. Macar halkının ayaklanması, öncülüğünü işçi gençlikle birleşen üniversite gençliğinin
"Sesim kırılgan bir madde olsaydı, şayet şu an paramparça olmuş ellerimi kanatıyor olurdu."
Ephesus yayınlarıKitabı okudu
Kenneth M. Keith: -10 MADDE-
1. İnsanlar çoğu kez makul değildir, mantıksız ve bencildirler. Onları yine de sevin! 2. İyilik yaparsanız insanlar sizi bencillikle, gizli amaçlara sahip olmakla suçlayabilir. Yine de iyilik yapın! 3. Başarılıysanız, sahte arkadaşlar ve gerçek düşmanlar edinebilirsiniz. Yine de başarılı olun! 4. Bugün yaptığınız iyilik yarın unutulacaktır. Siz yine de iyilik yapın! 5. Dürüstlük ve açık sözlülük sizi kırılgan yapabilir. Siz yine de dürüst ve açık sözlü olun! 6. En büyük, "büyük düşünen kadın ve erkekler", en küçük "küçük düşünen kadın ve erkekler" tarafından alaşağı edilebilirler. Siz yine de büyük düşünün! 7. İnsanlar güçsüz insanları tercih eder, ama yalnız güçlüleri izlerler. Siz yine de gerektiğinde birkaç güçsüz adına savaşın! 8. İnşa etmeye yıllarınızı verdiğiniz bir şey bir gecede yıkılabilir. Yine de inşa edin! 9. Yardıma ihtiyacı olan insanlara yardım ettiğinizde, onların saldırısına maruz kalabilirsiniz. Siz yine de yardım edin! 10. Dünyayı daha iyi bir yer yapmak için elinizden geleni yaptığınızda, tekmeyi yiyebilirsiniz. Siz yine de dünya için elinizden geleni yapın!
Madde Toz'u seviyordu. Onun gittiğini görmek istemlyordu. Bu gecenin anlamı buydu, Mary'nin anlamı da buydu. Tanrı yok olduğunda yaşamda bir anlam, bir amaç kalmadığını mı düşünmüştü? Evet, bunu düşünmüştü. "Eh, şimdi var," dedi sesli olarak. Sonra daha yüksek sesle yineledi: "Artık var!" Yine bulutlara ve Toz akıntısının ortasındaki aya baktığında, Mississippi nehrini tutmaya çalışan, minik dallardan ve çakıllardan yapılmış bir su bendi kadar kırılgan ve yıkılmaya yazgılı göründüklerini düşündü. Ama yine de çabalıyorlardı. Her şey sona erene dek çabalamaya devam edeceklerdi.
Sayfa 486 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
(...) bitkinlikleriyle, sadakatleriyle canlı varlıkları andıran, etrafında kırılgan, üşüyen bir koza gibi büzüldükleri yarı pagan, yarı Jansenci ıstırap tarafından dokunmuş gibi görünen o beyaz tüller; bütün bunlar, ses, tavırlar, jestler, tüller, mısra denen fikir bedenini(bu beden, insan bedeninin aksine ışık geçirmez bir engel değil, arınmış, ruhanileşmiş bir giysidir) sarmalayan fazladan örtülerden başka bir şey değildi; onu gizleyeceklerine, içinde eridikleri, aralarına yayılmış olan ruhu daha da muhteşem bir şekilde yansıtıyorlardı; bütün bunlar, yarısaydam hale gelmiş çeşitli maddelerin akışından başka bir şey değildi; bu maddelerin üst üste gelmesi sonucu, aralarından geçen, ortada hapsolmuş ışın, iyice çeşitlenerek kırılıyor, bir kın gibi içine saplandığı alevli madde daha da genişliyor, değerleniyor, güzelleşiyordu. Yani Berma'nın yorumu, eserin etrafında, yine dehanın hayat verdiği ikinci bir eserdi.
Sayfa 1143Kitabı okudu
Eğer hayatınızda bu şekilde güvenmek isteyeceğiniz biri varsa, o kişinin sizin güveninizi hak ettiğinden emin olun. Eşlerinizi mantıksızca seçmeyin. İhtiyacınız olduğu zaman yanınızda olacağına güvendiğiniz kişileri seçin. Christine tipik olarak seçtiği adam tarzını değiştirmek zorunda kaldı. Genellikle madde bağımlısı olan zayıf ve kırılgan kişileri seçiyordu. Bağımlılık şemasını değiştirmek, romantik eşlerinizi seçme yolunuzda da bir değişim gerektirmektedir.
Sayfa 245
Gadamer’e göre Heideggerci Dasein’ın otantik biçimi anlamaktır; çünkü dil varlığı ifşa eder: “Anlamak… Dasein’ın kökensel gerçekleşme biçimidir.” Dolayısıyla anlamanın kökeni epistemolojik değil, ontolojiktir; yani anlamak bir bilmek sorunu değil, bir varlık tarzıdır; Dasein’ın varlık tarzı: “İnsan Dasein’ının varlığı tarihseldir. Bu şu anlama gelir ki, insan Dasein’ının varlığı doğabiliminin nesnelerinin şuradaki-varlığı gibi basitçe bir mevcut olma hali değildir, onlardan daha kırılgan, daha az durağan bir mevcudiyetten ibaret değildir.” çünkü “tarihsel Dasein bir duruma, bir perspektife ve bir ufka sahiptir.” “Anlama bizzat Dasein’ın tarihselliğinin de gerçekleşme tarzıdır.” Demek ki hermeneutikle geleneğe açılırız; gelenekle diyalog kurarız. Gelenekle diyalog yoluyla anlama “ufukların kaynaşmasıdır.” Anlamada bizim ufkumuz başka bir ufukla kaynaşmış, mana da bu kaynaşmadan doğmuştur. Buradaki ufuk metaforu önemli; anlaşılan şey hem bizim görüş ufkumuz da kalıyor hem de belli bir mesafeden bakabiliyoruz ona. Yaklaştıkça ufuk çizgimizde öteye kaçıyor. Gelenekle diyalog konusunda da böyledir durum: “Anlama… birbirinden bağımsız denilen ufukların kaynaşması sürecine dayanır.” Demek ki anlama gelenekle bir yabancılaşma sürecini, bir kopuşu aşma çabasıdır. Yorumlayarak sen içinde olduğumuz hem de uzak düştüğümüz bir şeyi anlamaya çalışırız. “Hermeneutiğin vazifesi daima mevcut olmadığı veya sarsıldığı durumda anlaşmayı yerleştirmektir.” “Hermeneutik eksik ya da bozulmuş bir uyumu yeniden kurmak vazifesine sahip oldu ezelden beri.” “Söz yalnızca diyalog da var olur.”
Sevgiden ve sevmek için varedilmiş olan ve de sınırlı ve kırılgan bir formun içine hapsedilebilecek derecede cılız olduğu kadar, düşüncesinin bir hamlesiyle sonsuzlukları kucaklayabilecek derece de yüce olan ruh, ilâhi özün, madde alemine yansıtılmış bir parçasıdır..
Reklam
Kibar olmak akıllıca bir davranıştır, dolayısıyla kaba davranmak da aptalca bir harekettir. Gereksiz ve kasıtlı bir kabalıkla düşman edinmek, evini ateşe vermek kadar delice bir şeydir. Çünkü kibarlık pintilik etmenin aptallık olduğu bir jeton gibidir, sahteliği bilinen para. Akıllı bir adam onun kullanımında cömert davranır...Doğal olarak sert ve kırılgan bir madde olan balmumu biraz ısıyla yumuşatılabilir ve istediğiniz şekle girer. Aynı şekilde kibar ve nazik olarak insanları esnek ve yardıma hazır hale getirebilirsiniz, huysuz ve kötü niyetli olma eğiliminde olsalar bile. Bundan dolayı, sıcaklık balmumu için neyse kibarlık da insan doğası için odur. +Arthur Schopenhauer, 1788-1860
Sayfa 235 - Altın Kitaplar, 22.Basım, Nisan 2020Kitabı okudu
İcat ettiğimiz her madde hiçbir maddenin birleştirmeye izin vermediği yeni özgülüklere sahipken nasıl materyalist olabiliriz? Makineler öznelerden oluşurken ve az da olsa istikrarlı sistemler halinde kapanmayı hiçbir zaman başaramazken nasıl bütünsel bir teknik sistemin kurbanı olabiliriz? Bilimler sıcak ve kırılgan, insani ve ihtilaflıyken, düşünen otlar ve şeylerin işgal ettiği öznelerin kendileriyle doluyken, bilimlerin soğuk nefesiyle nasıl buz kesebiliriz?
Sayfa 136
Örneğin, kral Cotys ne yaptı? O, kendisine sunulmuş olan güzel ve değerli sofra takımının ücretini pek cömertçe ödedi; Ama özel bir şekilde kırılgan olan sofra takımını hizmetkârlarına karşı öfkelenmesine yol açacak bir madde olduğu için hemen kendisi kırdı.
Say yayınları, 4. kitapKitabı okudu
... Yaşıyor olmak böyle birşey değil mi? Üstüne ışık vurur, karanlık çöker ve unutulursun. Yerini başkaları alır. Arkadaşların başka arkadaşlar edinirler. Onlar da yaşamak zorundadır. Arkadaşlığın doğası ; dünyadaki en güçlü ve en kırılgan madde...
Sayfa 144 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.