Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.26
Tolstoy Yüreğiyle Yazmış
İlk başta 1062 sayfalık eser gözümü korkutsa da okuması yumuşak ve anlaşılır bir dili var.Bu kitabı özel kılan ise gerçekten Tolstoy yazarken yüksek bir odaklanmayla eseri tüm iliklerine kadar hissederek yazmış olmasıdır. Değindiği konular ise hem erkeklere hem de kadınların yüreğine dokunabililiyor.Bitirdikten sonra uzun uzun etkisinden cıkamayip düşuneceginiz bir roman.Okumaya başlamadan once tavsiyelerim ..en geç 1 ay icinde bitirmeli ve eserden kopulmadan eseri tamamlamalisizniz. IYI OKULAR Sevgili kitap severler...
Körlük, genç bir adamın trafikte arabasının içinde ışıkları beklerken aniden kör olmasıyla başlıyor ve onu direkt veya dolaylı olarak gören herkese hızlı bir şekilde yayılım gösteriyor. Bunun bir salgın olduğunu keşfeden hükümet, bir çözüm bulamadığından ilk kör olanlar ki bunlar yaklaşık 200 kişi, bir deli hastanesine karantinaya alıyor ve kitabın asıl akışı başlamış oluyor.
Karantina, eminim bu kelimeye hepimiz artık aşinayız. Fakat bu okuyacaklarınız, adeta cehenneme açılan bir kapı gibi. Anladığım şu ki 200 kişinin tamamının kör olduğu bir toplulukta bile, güç güçtür ve güçlü olan her zaman hakim olmak, ezmek ister. İnsan görülmediğini bildiğinde, insanlığını bir kenara bırakıp hayvanlaşmaktan hiç çekinmez. Hatta kendi yaşamında belki de yüzlerce kez kınadığı hal ve hareketleri, ahlaksızlıkları, pislikleri çok olağan bir biçimde hatta zevkle yapar.
Kitabı okurken kimi zaman kendimi doktorun karısıyla tek beden olup, sorumluluk altında ezilip bu yükü omuzlarımdan atmak isterken, kimi zaman da o körlerden biri olup düşmeden merdiven çıkmaya, karnımı doyurmak için bir kaç lokma ekmek bulmaya çabaladım. Bu kitap beni zihnen çok yordu. Hatta kitap bittikten sonra ya okuyanlara da bulaşsaydı acaba halimiz ne olurdu diye düşünmeye daldım.
Okunmaya değer bir eser arkadaşlar. Çok akıcı ve içine hapsedenlerden. Bu sebeple tavsiyelerim arasında olacak bundan sonra.
Okuyunuz okutturunuz.
Doğaüstü ve doğalın en gerçekçi birleşimiydi gözümde. O kadar akıcı ve insana işliyor ki eser John gibi insanların varlığına inanmak istiyor, varolabilme ihtimallerini sorguluyorsunuz. Percy'e gelecek olursam da onun gibi insanlar iyi insanlardan uzak olur umarım. Çünkü tüm hücresiyle yaşadığı kötülüğü okura çok iyi yansıtılmış. Aslında her karakter her duygusuyla çok güzel aktarılmış. Benim için mükemmel olan ve bana guzel duygular yaşatan bu eser herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm kitap tavsiyelerim arasında ilk sıralarda kesinlikle yer alır. :):)
Yusuf Atılgan’ın okuduğum ilk romanıydı ve bayıldım diyebilirim her insanın kendini özünü bulması için okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. 190 sayfadan oluşan ince bir kitap rahatlıkla bitirilebilir. Baş kahraman C.’nin çocukluğunda yaşadığı tramvaların nasıl gençliğinde karşısına çıktığını görmekteyiz. Çocukken mahrum kaldığı sevgiyi ,kaybettiği çoğu duyguyu büyüdükçe sokaklarda aramaya başlamış. Bunu da kitabın ilerleyen sayfalarında daha iyi anlıyoruz. Okuması gayet rahat ağır bir dili yok kesinlikle tavsiyelerim arasında .
Yaklaşın yaklaşın bakın ne anlatacağım size.Yine kocaman bir şaşkınlık yaptım benHani bir kitap alırız ve okumaya başladıktan sonra elimizdeki kitabın başka bir kitabın devam kitabı olduğunu anlarız ya. Hah tam da buOysa ne çok sevinmiştim iki yüzlü bu kitabı bulduğumda. Çünkü insanların değil ama kitapların iki yüzlüsünü severim. @sebnemuralcan
OKUYUN OKUTTURUN
Çok özel bir kalemden çok eğlenceli bir kitap okudum. Yazarın okuduğum ilk kitabı olmasına rağmen daha ilk sayfasında “ben bu yazarın diğer kitaplarını da almalıyım” dedirtti bana.
Kitaba gelince muzip dille yazılmış bir ayrılık hikayesi. Yazar ayrılıklarının ardından Osman’ına göndermediği 20 mektup yazmış ve yazarkende ayrı ayrı öğütler dersler vermiş. Araya bazen minik bilgilerde sıkıştırmış. Bunları yaparken sanki kendi Osman’ımıza karşı hislerimizi dökmüş gibi hissettiriyor. Açıkçası ben çok beğendim hatta ara ara baya güldüm. İyi ki okudum dediğim ve tavsiyelerim arasında olacak bir kitap oldu bence okumalısınız. OKUYUN
Yazı Makinesinin Amacı
Yazı makinesinin en güzel eseri...
Okuması çok zevkli, zevkli olmasının nedeni Felatun Bey. Onun kendisini bir beyefendi ve üst kesimden göstermeye çalışırken sürekli kendini rezil etmesine çok gülerek okudum diyebilirim. Genel olarak kitap yanlış batılılaşmayı konu ediniyor ve bu kitap diğer çoğu kitaptan farklı olarak doğrusunu da gösteriyor. Doğru olanı ise Rakım Efendi üzerinden gösteriyor.
Her iki karakteri de çok sevdim, bayıla bayıla okudum ama Felatun Bey'in o halleri onu daha çok sevmemi sağladı ve bana Avrupa Yakası'ndaki Burhan karakterini hatırlattı :) Yazarın amacı da Felatun Bey üzerinden okuyucuyu güldürmekti ama tabii ki başka bir amacı da vardı. Asıl amacı yanlış batılışamanın nasıl olduğunu göstermekti ki başardı da. Felatun karakterine ''bey'', Rakım karakterine ise ''efendi'' isimlerini vermesinin amacı da buydu. Batılılaşma, kendisine bey dedirtip bilmediği konular hakkında konuşmaya çalışırken saçmalamaya varmakla olmaz. Önemli olan ağırbaşlılık ve bilgi birikimi.
Ahmet Mithat Efendi hiçbir zaman teknik yönden güzel eserler vermedi çünkü bol bol eseri yarıda kesip okuyucuyla konuşma cüretini gösterdi. Okuyucuya hep ''Ben de burdayım.'' hissini verdirdi ama bunu yaparken kötü bir amacı yoktu. Tek amacı halkı eğitmekti. Bu eseri elime aldığımda Ahmet Mithat Efendi'nin bu huyunu biliyordum ama eserde böyle bir şeyle karşılaşmadım. Muhakkak eminim ki günümüze kadar sadeleşerek geldiği için böyle oldu.
Yazı makinesini tanımamızı sağlayan bu kitap tavsiyelerim arasına girmeyi başardı.
Daha iyi bir yaşam sürmek için hayallerle yola çıkan iki dostun hikâyesidir. Lennie ve george bu hayali gerçekleştirmek için çıkar yola... Fakat bu yolda neler yoktur ki? Kitap gizliden gizliye bize o kadar çok mesaj veriyor ki; ırkçılık, vefa, dostluk, yoksulluk, masumiyet, hırs, saflık... Gibi konulara değinmiş zengin içerikli bir kitap. Tavsiyelerim arasında yerini alacak.
Kitabı neden aldın diye sorgulayacaksınız belki.Kitabı aldım çünkü sevdiğim şeyleri saklamasını, herhangi bir şeye önem verdiğimde onunla ilgili ne varsa elimde olmasını isteyen potansiyel bir istifçiyim. Kitabı aldım çünkü senaryolara meraklıyım. Kitabı aldım çünkü senaristin akıl oyunlarını seviyorum ve senaryoyu yazarken düştüğü notları,
Yazardan okuduğum ilk kitap. Dili sade ve anlaşılır. Kitapta ünlü bir bilim insanının, köpek Şarik üzerinde yaptığı deney ve bu deneyin sonucu anlatılmış. Ayrıca yazar sisteme dair eleştirilerine de yer vermiş. Konu olarak ilgi çekici bulduğum bir kitap oldu. Hem düşündüren hem de yer yer okuru güldüren bir eser. Tavsiyelerim arasında yerini aldı
En yakın arkadaşım, canım Zeynep sayesinde kitaplığıma şüphesiz düşünmeden eklediğim bir kitap oldu. Daha önce Küçük Yuvarlak Taşlar’ı okumuş bizim evin bir yanması olduğunu görünce çok etkilenmiştim. Bu kitabı da aynı beklenti içinde alıp yanılmadığı görerek okudum. Bana yine aynı samimiyette, tanıdık geldi. Sanki Handan yanımdan geçerken yüzü parıldayan o kadındı. Selim, Aliye, Selma, teyze kedi Latife hepsini tanıyordum hayatın bir yerlerinden. Hepsini görmüş, yolda geçerken kafa selamı vermiş, başını okşamıştım o kedinin. Böylesine günlük hayatın bir yansıması olan bir öykü kitabı okumak isteyen herkese ilk tavsiyelerim arasındadır. Temiz bir üslup, karakterler çok iyi yansıtılmış ve dahası duygular çok ince işlenmiş. Hiçbir ayrıntı atlanmadan, sakince anlatılmış. Beklentisiz ama derin. Gürültüsüz bir kitaptı. Biraz dinlenmek adına harika bir kaçış yoluydu benim için. Başta Melisa Kesmez, sonrasında Zeynep’e çok teşekkür ederim. Okuyacak olan herkese umarım harika bir yolculuk olur, benim hikayeme benziyor diyebilirsiniz. Başımıza gelen hiçbir sevinç, üzüntü yahut ne olursa olsun yalnız değiliz yaşarken. Evimizin adresleri farklı olsa bile pencere yine biraz nefes alırım umuduyla açılıyormuş. Benzer hayatlarımız ve ortak acılarımız varmış. Bunu bana tekrar hatırlattığı için bu güzel kitabı hep en güzel şekilde saklayacağım. İyi okumalar.
