En Eski Alp Dağları'ndan ve Miss Chalfrin’in Albümünden Gönderileri
En Eski Alp Dağları'ndan ve Miss Chalfrin’in Albümünden kitaplarını, en eski Alp Dağları'ndan ve Miss Chalfrin’in Albümünden sözleri ve alıntılarını, en eski Alp Dağları'ndan ve Miss Chalfrin’in Albümünden yazarlarını, en eski Alp Dağları'ndan ve Miss Chalfrin’in Albümünden yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Benim bildiğim, ta eski zamanlardan beri insanların daima büyük Dağlar önünde korku ve hürmetle karışık bir hisle eğilmiş ve titremiş olmalıdır. Eski şimal masallarındaki Billur prenseslerden, bizim dev analarına kadar, insan muhaliyesinin icat ettiği bütün bir Silsile korkunç ve tehlikeli hayaletler hep dağ başlarının sakinleridir. Germenlere göre buzlu tepelerin üstünde kristalden periler, aşağıdan gelerek Şövalyeleri beklerler ve bazen, bunları billurun çığlıklıları ile kendilerine doğru çekerlermiş. Bu surette nice yiğit Şövalyeler o tepelere tırmanmışlar ve bir daha geri dönmemek üzere bu prenseslerin müthiş visaline (kavuşma) ermişlerdir.
Bizce, beşeri facianın en acıklı safhasını insanın insanla değil, insanın tabiatla mücadelesi teşkil eder ve yine onun içindir ki, insana nasip olan zaferlerin en büyüğüne "Medeniyet" namı verilmiştir
Eğer kırlangıçlar veya terzi kuşları insan olsa idiler, yuvalarını eski Yunan mimarisine göre yaparlardı. Eğer ayılar insan olsaydı, inlerini ancak muasır Batı mimarisi tarzında tekamül ettirebilirlerdi ve eminim ki, bunun haricinde kendilerine bundan daha münasip bir mesken numunesi bulamazlardı.
Bütün Milletler bir tehlikeyi hissetmeye başlamışlar ve ortaya "komünizm", "faşizm' ünvanı altında müfrit bir nizam ve intizabat taraftarlığı çıkarmışlardır. Komünizm ve faşizm, görünüşte birbirine zıt görünen bu iki kelimeyi bir arada zikredişimize şaşmamalıdır. Zira bunlar esasta birdirler. her ikisi de, ferdin haklarını tehdit ve vazifelerini attırmak suretiyle cemiyette, yani devlette, azami hükümdarlığını vermek sistemini ifade ediyorlar. İki zıt noktadan hareket edip de aynı noktada birleşen bu cereyanların ortasında "Hürriyet" denilen şirin ve müşfik mabude gittikçe sıkışıp kalmaktadır. Cemiyet, devlet veya vatan mefhumlarını namına mütemadiyen şiddetini arttıran ve fertlerin kafalarını, ruhlarını, iki ağır değirmen taşı arasındaki buğday taneleri gibi öğüten bu tazyikin sonu nereye varacak?