Hepimizin okuduğu, izlediği, en azından repliklerine hakim olduğu eser...
Bihterin babası yaşında ki Adnan ile evlenmesi, fakat Adnan'ı oğlum dediği Behlül ile aldatması...
Peki gerçekten böyle mi?
Benim gözümde her zaman Behlül daha fazla suçluydu, ama böyle derin işlenmiş bir romanda suçu tek bir kişiye yüklemek saçmalık olur.
Adnan, kızı yaşındaki bir kadınla evlendi. Bihter'i hiç aileden biriymiş gibi hissettirmedi.
Ki final bölümüne dikkat ederseniz, ”Sen benim oğlumdun” dedi Behlül'e, dönüp yerde kanlar içinde ki Bihter'e bakmadı bile.
Nihal, Kardeş gibi büyüdükleri Behlül'e aşık oldu "gerçek kuzen değiliz" bahanesinin arkasına sığındı.
Firdevs, Hırsı ve para gözlülüğü ile herkesle oynayabileceğini zannetti, ama elinde sandığı ipler boynuna dolandı.
Bihter ve Behlül.... Bihter aslında Adnan'ı babasının eksikliğini tamamlamak için sevdi. Yani ikisi de babası gibi sevdikleri birine ihanet ettiler.
Behlül de kardeşi gibi gördüğü Nihal ile, sırf amcasının imkanlarından yararlanabilmek için birlikte oldu.
Eh bu karmaşa da ne mi oldu?
Bu hikayede yanan Bihter oldu.
Her acısında "Sen Bihter Ziyagil'sin" diyip güçlü kalmak zorunda bırakılan Bihter'in mezar taşında Bihter Yöreoğlu yazdı...
Aslında herkesin hayatından geçen bencil, cesaretsiz bir Behlül vardır. Bizi öldüren kendi yaşayan.
Ve, Bihter aşkından kendisini öldürecek cesur, Behlül mezarının başında seni seviyorum diyemeyecek kadar korkaktı...
Bihter ölür, Behlül kaçar...