Akıl ve Tutku (ya da Aşk ve Yaşam) ya da orijinal adıyla Sense and Sensibility, Jane Austen’ın ilk yayınlanan romanı. Kendisi en sevdiğim yazar ve yazdığı kitaplardan herhangi birini okumak bana bir şöminenin yanında zencefilli kurabiyeler eşliğinde kahvemi alıp kaykılıp oturmuşum gibi bir mutluluk ve huzur veriyor
Kitap, Jane Austen’ın tarzına alışık olanların seveceği tarzda bir roman. Ama yazarın bana göre en iyi iki romanı (“Gurur ve Önyargı” ve “Emma”) olan romanlar kadar iyi olması beklenmemeli. Sanırım bu bu bilgiye sahip olmasaydım bile okuyup bitirdiğimde ben de bunun yazarın ilk romanı olduğu sonucuna varırdım, zira diğerlerine göre biraz daha acemice yazılmıştı. Hikayesi şahsen ben de daha az merak uyandırdı ama yarattığı karakterlerin derinliğini yine çok sevdim.
Hikaye, Elinor ve Marianne adlı iki genç kadının, babalarını kaybetmeleriyle birlikte hayatlarına yansıyan trajik değişimi anlatıyor. Anneleriyle birlikte refah içinde yaşadıkları lüks evden, küçük bir kulübeye taşınmak zorunda kalan bu genç kadınlar, sadece yeni evlerine ve maddi zorluklara değil, sahip oldukları sosyal çevrenin de radikal bir biçimde değişmesine uyum sağlamakta bir hayli zorlanıyorlar.
Hikaye ilerlerken iki genç kadını yakından tanıyarak birbirinden ne kadar farklı kişiliklere sahip olduklarına da şahit oluyoruz. Marianne ne kadar dışa dönük ve romantikse, Elinor bir o kadar içe dönük ve mantıklıdır. Bu denli farklı kişiliklere sahip olmaları aşk hayatlarında da farklı yollar izlemelerine sebep oluyor. Peki, siz daha çok Elinor mu yoksa Marianne misiniz?