Aspidistra sınıf atlama özentisindeki dar gelirlilerin bir statü göstergesi olarak evlerinden eksik etmedikleri, çiçeksiz bir zambak türü olarak tanımlanıyor. Aslında herkesin aspidistrası vardır. İngiltere'nin aspidistrası, Gordon'un ahlak görüşleri, Ravelston'un sınıfsal ayrım yapmadığı söylemleri, Rosemary'nin Gordon hayranlığı, Julia'nın nitekim kardeşinin sahip olduğuna inandığı yetenek ve belki de günümüzde de instagramdaki en hoş anı dondurmalar... Olduğunun iyi olduğunu gösterme hatta daha iyi olduğuna inandırma; bazen kendine bazen gösterebildiklerine. Gordon aslında başından sonuna söyledikleriyle mantıklı yaptıklarıyla söylediklerine ulaşma davranışında bulunmaktan uzak. Para ile savaşı kağıt parçasına verilmiş değerin değersizliği ile olmalıyken; savaşı yaşama karşı olmakta. O erdemleri de, sözde düşmanı (10 pound) ile buluşunca bir bir eleştirdiklerine dönüşüyor, hatta tam bir içgörülükle. Ravelston'un çay içememesi, Rosemary'nin Gordon'un çöküşünde aslında bu çöküşün yolunda yolculuk ettiğini hep içe hep biliyor oluşu, Julia daima fedakar, daima ümitli, bizim gururumuz olacak diye diye Gordon'u aspidistrası yapmış. Bu aspidistralar bir köşeye koyalım, bizim üstünlüğümüzü göstersin deme şekilleri. Ve sonunda da Rosemary'nin bebeği, Gordon'un bu iç çatışmalarına son verip "aspidistraları öldürmeye çalışmakla kurtulunmaz, aspidistralar köşede durmalı" dedirtiyor.
Daha pek çok konuda ve özellikle para ile geçiyor yazılar, okumanızı tavsiye ederim. Üslup, yazım, karakterler, konu herkesin ilgisini çekebileceği bir güzellik bulacağını umuyorum kitapta.