Soylu bir prens olan Nehlüdov jüri üyesi olarak katıldığı bir duruşmada eskiden halalarının hizmetindeki güzel köylü kızı Katyuşa ile karşılaşır. Katyuşa kötü yola düşmüş ve adam öldürmek suçuyla yargılanmaktadır.
Yıllar önce Katyuşa'yı baştan çıkardıktan sonra terk eden Prens Nehlüdov, Katyuşa'nın durumundan kendini sorumlu tutar ve hayatını gözden geçirmeye başlar.
Katyuşa'nın mahkeme, hapishane ve kürek cezasını cekeği Sibirya'ya yolculuğu sürecinde Nehlüdov da vicdanının ezici baskısıyla baştan ayağa değişecek, yaşadığı dünyaya farklı gözlerle bakmaya başlayacaktır.
Eser, bir adamın, vicdanının etkisiyle ruhunun uyanması sonucunda çıktığı arayışı konu edinmenin yanında okuyucuya insan ruhunun, vicdanının, inancının ve 19. yüzyıl Çarlık Rusyası'nın gerçekçi bir portresini çizer.
Aynı zamanda okur, dönemin yargılama sisteminin ne durumda olduğunu görür, hapishanelerde neler yaşandığına tanıklık eder, insanların çıkarları uğruna neler yapabileceğini anlar.
Yazarın hayatını incelediğimizde eserdeki görüşleri nedeniyle 1901 yılında kliseden aforoz edilmiş olduğunu ve ateist ilan edildiğini görürüz