Ahmet Mithat Efendinin Ölmez Eserlerinden

Dürdane Hanım

Ahmet Mithat Efendi
Dürdane Hanım, annesini kaybettiğinde çok küçüktü. Babası Halveti Bey hizmetçi kadın ile evlenmiştir. Dürdane hanımın ailesi Boğaz'da bir yalıda oturmaktadır. Dürdane o yıllarda 18 19 yaşındadır. Dadısı Gülbeyaz'ı annesi yerine koymuş, her sırrını onunla paylaşmıştır. Halveti yalısına komşu olan bir diğer yalıda ise dul olan Ulviye Hanım ve ihtiyar annesi yaşamaktadır. Bu aile biraz esrarengizdir; Ulviye Hanım 27-28 yaslarındadır ve annesiyle birlikte Mısır'dan gelip İstanbul'a yerleşmişlerdir. Çok zengin oldukları söylenmektedir. Ulviye Hanım birkaç dil bilen bilgili, güzel bir kadındır. Gezip eğlenmesini seven birisidir. Ona âşık olan erkeklere hep kızıp hem de da buna gülmektedir. Ulviye hanım çok meraklıdır ve onu yeni bir merak sarmıştır; komşusu Dürdane Hanımların bulunduğu yalıdaki ailenin özel yaşamlarını gizlice takip ederek öğrenmek istiyordu özellikle de genç kız olan Dürdane'nin özel yaşamını. Dürdane'nin bulunduğu oda tam da Ulviye'nin yalısının bahçesi tarafındadır. Yaptığı planlara göre gece olduğunda merdivene çıkacak ve Dürdane'nin penceresinin dibine gidip gözetleme yapacaktır. Merdiveni kaldırabilir miyim diye düşünürken bir deneme yapar ve Bahçıvanın zorla kaldırabildiği merdiveni kendisi hiç zorlanmadan hemen kaldırır. Bu olağanüstü kuvveti kendisini şaşırtır. Tanınmamak için erkek kılığına girebilmek için erkek kıyafeti de alır. Gece yarısından sonra planını uygulamaya başlar…
192 sayfa · İlk Yayın Tarihi: 1882
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

219 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
34 saatte okudu
Hesabı mahşere kalanlar!
Acem Ali Bey namı diğer Ulviye Hanım ;Dürdane Hanım 'ın öcünü, onu aldatan çapkın Mergup Bey' den nasıl alacak? Bu temel düşünce eksenine oturtulan olayların meraklandırıcı ve heyecanlandırıcı bir anlatım ile biz okurlara sunulduğu muhteşem bir Türk Klasiği.. Romanın olay örgüsü Dürdane Hanım üzerine kurgulanmıştır. Lakin romanda ki baş karakter Ulviye Hanım namı diğer Acem Ali Beydir. Zengin ve maceracı bir dul olan Ulviye Hanım, yalı komşusu Dürdane Hanım 'ın hayatını gözlemler. Dürdane Hanım' ın yaşadığı aşk macerasını ve uğradığı ihaneti, onu bu duruma düşüren Mergup Beyden intikamını nasıl alacağının ele alındığı okurken merak ve heyecanınızın hiç eksilmeyeceği eşsiz bir eser.. Aşk, ceza, intikam, adalet temaslarının ilişkiler yumağında ilgi çekici ve yer yer abartılı bir biçimde sunulması Ahmet Mithat Efendi ye özgü bir özellik olsa gerek... Genç kızlarımızın eğitimi, evlilik kurumu gibi sorunların ön plana çıkarılması romana sosyal bir nitelik kazandırmış ve romanı dikkat çekici bir hale getirmiştir.. Halkı aydınlatmayı ve halkı bilgilendirmeyi ilke edinen Ahmet Mithat Efendi nin Dürdane Hanım romanı sıcak yaz günlerinde içinizi serinletecek bir kitap.. Ben okurken çok keyif aldım.. Sizlerinde keyif alacağını düşünüyorum.. Kitapla kalın...
Dürdane Hanım
Dürdane HanımAhmet Mithat Efendi · Kurgan Edebiyat · 20131,963 okunma
193 syf.
·
Puan vermedi
Güzel eserlerden biri. Kitabı okuduğunuz zaman ara ara yazarın hayal dünyasına hayran kalıp seveceğiniz ara ara üzüleceğiniz bir roman. Ayrıca fazla betimlemeleri olsa da keyifle okunabilir.
Dürdane Hanım
Dürdane HanımAhmet Mithat Efendi · Karbon Kitaplar · 20191,963 okunma
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Insan verdiği sözünün eri olmalıdır..!
Okuduğum "roman" türündeki kitaplara inceleme yazmıyorum. Bazı kitaplar tabii istisna. Bu kitap da onlardan biri. Türk edebiyatı denince zengin bir edebiyat geliyor benim aklıma. Neden bu kadar çok Türk yazarların kitaplarını okuduğumu soranlara bu cevabı veriyorum. Gerçekten çok şanslıyız. Kalemi çok güçlü yazarlarımız var. Sadece eski yazarlar da değil yeniler de çok başarılı. Kitabın konusunu tabii anlatmayacağım. Her zaman dediğim gibi :) okuyun kendiniz görün:) Etkileyici güzel bir konusu var ve sadece "bizden". Işte bu" bizden" olması bile bu kitabı anlatmaya kâfi :) Kitapta bir alıntı vardı ibretlik! Özellikle hemcinslerim okusun:) Bence tespit müthiş:) "Bir adamın halini anlamak için onun cep harçlığına dikkat etmek her zaman kifayet eder. Zira cep harçlığınca müsrif olan adam kötü bir ahlaka sahip olmasa bile iyi bir adam sayılamaz.." Ayrıca yazar kendisi de bir erkek olduğu halde erkeklerin ne kadar güvenilmez olduğuna dair müthiş tespitleri vardı:) Tabii genelleme yapmamalı ama tespitler müthişti!! Son olarak çok severek, keyifle okudum. Türk edebiyatına gönül verenlere gönülden tavsiye ediyorum öyleyse:) Yazara
Ahmet Mithat Efendi
Ahmet Mithat Efendi
selam olsun. Belki ruhu hisseder kim bilir :) Keyifli okumalarınız olsun...
Dürdane Hanım
Dürdane HanımAhmet Mithat Efendi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20231,963 okunma
144 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kimse yaşattığını yaşamadan ölmez!!!
Merhaba değerli okuyucular! Türk yazar ve yayıncı, Tanzimat döneminin ilk yazarlarından olan
Ahmet Mithat Efendi
Ahmet Mithat Efendi
Türk edebiyatının gerçek anlamda ilk popüler yazarıdır. Ahmet Mithat Efendi'nin en büyük arzusu kitap okuyan bir toplum yaratmak idi. Türk edebiyatında adından söz ettiren yazarları okumaktan pek keyif duyan biri olarak, yine kısa ve anlamlı,
Dürdane Hanım
Dürdane HanımAhmet Mithat Efendi · Kent Yayıncılık · 20121,963 okunma
170 syf.
·
Puan vermedi
·
26 saatte okudu
Türk klasiklerinde çok sevdiğim bir özellik var, o da yıllar öncesinde yazılmış olmasına rağmen, topluma ta o yıllarda, bugün benim diyen yazarlardan bile daha cesur eleştiriler getirebilmiş olmaları. Düşünün bundan yaklaşık 150 yıl önce, 1882 yılında yazmış bu kitabı Ahmet Midhat. Ama okurken konulara hiç yabancılık çekmiyorsunuz. Romanın merkezinde bir yasak aşk var ama asla sadece bir aşk romanı değil. Bir kere bugün bile hala yaşadığımız bir ayrılıktan sonra hep kadını suçlama sorunsalını, erkeğin iftiharla hayatına devam edip bütün 'rezil olma' vasfının kadına yüklenmesini anlatmak için çok güzel uğraşmış. Yine bir ilişki bittikten sonra çocuğun yaşadığı mağduriyeti, toplumun her kesimindeki ikiyüzlülüğü, bir kadının kadın olarak giremediği ortamlarda sadece erkek gibi davranmasıyla nasıl şartların değiştiğini ve itibarının arttığını, çocuk istismarını, adalet kavramını, bilimin, çalışmanın ve paranın toplumdaki yerini de yine bu merkez konu etrafında toplamış. Tabiki bunlar ilk kurgular olduğu için eksikler olduğunu, bu kadar da olmaz dedirten noktaları sıkça görüyoruz. Yalnız orijinal metin okuduğum ve sözlüğe pek bakmadığım halde çok kolay anladığım gibi ayrıca dilin şiirselliğine de bayıldığımı özellikle belirtmek istiyorum. Özetle hem Osmanlı döneminde yaşamı göreyim, hem o zamanlardan bu zamana toplum eleştirileri okuyayım hem de eski dilimizi tadayım diyen tüm meraklılarına öneriyorum.
Dürdane Hanım
Dürdane HanımAhmet Mithat Efendi · Akçağ Yayınları · 2171,963 okunma
168 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Galata’da bir meyhanede başlayan romanın, belirsizlikle heyecanlandıran güzel bir kurgusu var. Bir yandan bu kurgu ilerlerken, diğer yandan İstanbul’a tanıklık etmek epey keyif veriyor. Ahmet Mithat, bügün baktığımızda basit görünüyor olsa da, telefon ile romanda teknoloji kullanımı yapıyor. Hem bu yönüyle, hem de erkek kılığına soktuğu bir kadını İstanbul’un en tehlikeli yerlerinde cesurca gezdirmesiyle romandan ilericilik akıyor diyebilirim. Üstelik, birçok romanında gördüğümüz yüksek ve sıkıcı ahlakçılık bu romanda biraz daha kendisini dizginliyor. Tüm bunlar birleşince ortaya okuması keyifli diyebileceğim, güzel bir eser çıkmış. Merak duyanlara kesinlikle tavsiye ederim.
Dürdane Hanım
Dürdane HanımAhmet Mithat Efendi · Akvaryum Yayınevi · 20121,963 okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Kitaptan cok etkilendim cok güzel Türk klasiklerinden bir eser...Sevgi,aşk,ve intikam bir arada..Geçmişte yaşanan pişmanlıkları, aşkın insanı çaresiz bırakan yanını ve öç almanın insan içindeki çatışmalarını meraklı bir anlatımla dile getiren bir romandır.
Dürdane Hanım
Dürdane HanımAhmet Mithat Efendi · Ema Kitap · 20171,963 okunma
168 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
İlk başlarda dilini ve konusunu tam algılayamadım fakat giderek kitabı kavramaya başladım.Kitap 1880li yıllarında yazılmış. İstanbul'da bir yalıda yaşayan Dürdane Hanım 19 yaşında genç bir kızdır.Annesini yıllar önce kaybetmiş babası da başka bir kadınla evlenmiştir.Dürdane Hanım genelde kalfası Gülbeyaz kalfayla vakit geçirir. Dürdane Hanım
Dürdane Hanım
Dürdane HanımAhmet Mithat Efendi · Akvaryum Yayınevi · 20121,963 okunma
144 syf.
8/10 puan verdi
·
32 saatte okudu
"Dürdane Hanım" içerisinde birden çok aşk hikayesinin bulunduğu bir roman. Anlatılan hikayede esas konuyu, Dürdane Hanım ve Mergub Bey'in yaşadığı "yasak aşk" oluşturuyor. Beş bölüm olarak anlatılan hikayenin ilk bölümünde, Galata ve Beyoğlu meyhanelerinin, sarhoşlarının, yankesicilerinin geniş bir tasviriyle başlayan olaylar, son bölümde, bazı aşıkların evlendirilerek ödüllendirilmesi, bazılarının ise öldürülerek cezalandırılması ile son buluyor. Eserin yazıldığı tarih göz önünde bulundurulduğunda (1882); Dürdane Hanım ve Mergub Bey arasında yaşanan yasak aşkın, gayrimeşru çocuk olan Ataullah'ın sahiplenilmesinin, telekulak Ulviye Hanım'ın telefon kullanmasının, Cemal Ağa üzerinden cinsel istismarın anlatılmasının dikkat çekici konular olduğunu düşünüyorum. Ahmet Mithat'ın her sayfada merak uyandıran ve sürükleyici bir anlatım şekli var. İyi okumalar...
Dürdane Hanım
Dürdane HanımAhmet Mithat Efendi · Kitap Zamanı Yayınları · 20091,963 okunma
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ahmet Mithat- Dürdane Hanım
Dürdane Hanım'ın Türk klasikleri arasında benim için yeri bambaşkadır çünkü bu kitap sayesinde Ahmet Mithat Efendi ile tanıştım. Ahmet Mithat Efendi bana göre Türk edebiyatının en önemli kilometre taşlarından biri. Edebiyatımıza kazandırdığı telgraf üslubu kimileri tarafından yetersiz veya hatalı olarak görülse de benim için hiç de öyle değil. Aksine bu cesur hamlesiyle öyküleri içinde bir yazar olarak varlığını hissettirmesi hayranlık uyandırıcı. Öykünün en heyecanlı yerinde haylaz bir edayla araya girip kendi fikirlerini belirtmesi, iplerin tamamıyla onun elinde olmasına rağmen müdahale edemiyormuş gibi dışarıdan eğlenceli yorumlar yapması beni bir okur olarak çok iyi hissettiriyor. Sanki alttan alta 'yalnız değilsin, ben de seninle okuyorum kitabı' mesajı veriyor. Asla sıkıcı olmayan, sürükleyici uzun öykülerin sahibi bu Üstad bilgi vermeyi de ihmal etmiyor. Anlayacağınız dopdolu bir eser çıkıyor ortaya. Bu kitaba dair hiçbir açıklama yapmasam da okunmaya fazlasıyla değer olduğunu bilin. Bu güzel esere bir şans verin!
Dürdane Hanım
Dürdane HanımAhmet Mithat Efendi · Kitap Zamanı Yayınları · 20091,963 okunma

Yazar Hakkında

Ahmet Mithat Efendi
Ahmet Mithat EfendiYazar · 107 kitap
Ahmet Mithat (d. 1844; Tophane, İstanbul - ö. 28 Aralık 1912, İstanbul), Türk yazar, gazeteci ve yayıncı. Tanzimat dönemi yazarlarındandır. Türk edebiyatının gerçek anlamda ilk popüler yazarıdır. 1878'de çıkarmaya başladığı ve yayın hayatını 1921'e kadar sürdürmüş olan Tercüman-ı Hakikat gazetesi Osmanlı basın tarihinin en uzun ömürlü ve etkili yayınlarından biri olmuştur. 1844 yılında İstanbul'un Tophane semtinde dünyaya geldi. Babası Bezci Süleyman Ağa, annesi bekar çamaşırı diken Nefise Hanım idi. Annesinin ilk evliliğinden olma Hafız İbrahim adlı bir ağabeyi ve Halime, Şerife, İsmet ve Şerife adlı kardeşleri vardır. 6-7 yaşlarında iken babasını kaybetti ve ailesi büyük geçim zorluğuna düştü. Ailesi ile beraber ağabeyi Hafız Ağa'nın kaza müdürü olarak görev yaptığı Vidin'e gitti ve bir mahalle mektebinde öğrenim görmeye başladı. Ertesi yıl İstanbul'a dönerek öğrenimine Tophane Sıbyan Mektebi'nde devam etti. 1857-1861 yıllarında Mısır Çarşısı'nda bir aktar dükkânında çırak olarak çalıştı. 1861’de ağabeyinin yeniden Vidin Kasabası'na atanmasıyla Vidin'e, Mithat Paşa'nın ağabeyini yanına aldırması üzerine Niş kasabasına gitti ve 1864 yılında üç yıllık Niş Rüştiyesini bitirdi. Mithat Paşa'nın Tuna Valisi olarak atanıp ağabeyini vilayet merkezi Rusçuk'a getirtmesinden sonra kendisi de Rusçuk'ta bir devlet dairesine memur olarak atandı. Memuriyetini sürdürürken bir yandan da Arapça, Farsça ve Fransızcasını ilerlettiği için kendisini takdir eden Mithat Paşa ona kendi ismini verdi. Böylece asıl adı olan Ahmet'in yanına 'Mithat' da eklenerek, bu şekilde anılmaya başladı. Bu dönemde memuriyet görevlerine ilave olarak Teşkilat Kanunu gereği çıkartılan Tuna Gazetesi'nin yazıişlerinde yardımcılık yapmaktaydı. 1866'da ağabeyinin yanında tercümanlık göreviyle gittiği Sofya'da ailesinin isteği üzerine evlendirildi. Kısa süre sonra Rusçuk'a dönerek çeşitli işlerde çalıştı. 1868’de Tuna Gazetesi'nde yazar olarak göreve başladı, gazetenin başyazarı oldu. Bu dönemde tanıştığı Muhacirin Komisyonu (Göçmen Komisyonu) başkanlığını yapmakta olan Şakir Bey'in evinde uzun süre konuk olan Ahmet Mithat, onun zengin kitaplığından yararlandı, Şakir Bey'in Romanyalı bir müzisyen olan eşi sayesinde ilk defa Batı sanatı ile tanıştı. Bağdat yılları Şura-yı Devlet Reisi olan Mithat Paşa 1869 yılında Bağdat Valiliği'ne tayin olduğunda Şakir Paşa'yı da merkez mutasarrıfı olarak Bağdat'ta görevlendirmesi üzerine Ahmet Mithat, onunla birlikte Bağdat'a gitmek istedi. Bu isteğini kabul eden Mithat Paşa kendisini bir matbaa kurmakla görevlendirdi ve çıkartılacak olan 'Zevra' adlı gazetenin başına geçirdi. Bağdat yolculuğu sırasında ressam Osman Hamdi Bey ile tanışmıştı. Osman Hamdi ile dostluğu sayesinde Batı kültürünü tanımaya başladı. Bağdat'ta bulunduğu sırada Muhammed Zuhavi ve yarı derviş bir kişi olan Şirazlı Muhammed Bakır Can Muattar ile tanışıklığı onun kültürünü genişletti, öğrenme hırsını kamçıladı. Bağdat'ta hem gazete yönetmenliği yaparken hem de sanat okulu öğrencileri için fen bilgileri kitabı hazırladı. Kitabı Maarif Nezareti'nin yarışmasında ödül kazanıp ders kitabı olarak okutuldu. Devrin Maarif Nazırı Saffet Paşa ile yazışmaları onda İstanbul'a dönme isteği doğurdu. Basra mutasarrıfı (valisi) olan ağabeyi Hafız İbrahim'in ölümü üzerine 1871 yılında görevinden istifa eden Ahmet Mithat, İstanbul'a dönüp ailesinin geçim yükünü üstlendi. 'Ceride-i Askeriye' ve 'Basiret' Gazetelerinde çalıştı gibi matbaahanesini de kurup eserlerini bastı. İlk önce kendi evinin altında kurduğu matbaayı kısa süre sonra Eminönü'nde kiraladığı bir odaya taşıdı. Edebiyatımızın ilk hikâye koleksiyonu olan 'Letaif-i Rivayat' adlı eseri kaleme aldı. 'Letâif-i Rivayat', 'Kıssadan Hisse' ve 'Hace-i Evvel' isimli eserlerini kaleme aldı, bu eserlerin satışıyla geçimini temine çalıştı İlk sayıda kapatılan 'Devir' ve 13. Sayıda kapatılan 'Bedir' Gazetelerinin ardından 'Dağarcık' adlı dergiyi çıkardı. Bu dönemde Genç Osmanlılar ile ilişki kuran Ahmet Mithat, Ebüzziya Tevfik aracılığıyla Namık Kemal ile tanıştı. Kendi bastığı eserlerinin yanı sıra gazetelerde de yazıları yayımlandı. Namık Kemal'in yayınlamaya başladığı "İbret" gazetesinin sürekli yazarları arasına girdi. 1873 yılında kendine ait Dağarcık mecmuasında yazdığı yazılar ve Yeni Osmanlılar'la yakınlığı nedeni ile tepki çekti. Özellikle mecmuanın 4. Sayısında yayınladığı “Duvardan Bir Seda” adlı makalesi nedeniyle dinsizlikle suçlandı. Namık Kemal'in Vatan Yahut Silistre oyununun yarattığı hava içinde Gedikpaşa Tiyatrosu'nda iken 6 Nisan 1873'te Ebüzziya Tevfik ile birlikte Rodos'a sürüldü. 38 ay süren sürgün sırasında çok sayıda eser yayınladı, Rodoslu çocuklara ders verdi, 'Medreseyi Süleymaniye' adlı bir ilkokul açtı. En üretken dönemlerinden birini yaşayan yazar, 'Hasan Mellah', 'Hüseyin Fellah' ve 'Dünyaya Yeniden Geliş ya da İstanbul'da Neler Olmuş' gibi önemli eserlerini burada yazdı. İstanbul'da çıkan 'Kırkambar' dergisi'ne yazılar gönderdi. Abdülaziz'in vefat etmesi ve V. Murat 'ın başa geçmesiyle çıkan genel af sonucu İstanbul'a geri dönmesine izin verildi. İstanbul'a döndükten sonra gazetecilik, yayıncılık ve romancılığa ağırlık verdi. İstanbul'a dönüşünden 15 gün sonra 'İttihad' adlı gazeteyi çıkardı. Vakit gazetesinde yazar (1877), Takvim-i Vakayi'de müdür oldu (1878). Bu dönemde yazdığı ve sürgüne kadarki hayatı ile sürgün yıllarını anlattığı 'Menfa' adlı eserinde Yeni Osmanlılar'ı eleştirdi; 'Üss-i İnkılab' adlı eserinde de II.Abdülhamid'in siyasetini överek yeni sultanın gözüne girdi. 27 Haziran 1878'de Osmanlı sarayının desteği ile Tercüman-ı Hakikat gazetesini yayımlamaya başladı; gazete, Osmanlı basın tarihinin en uzun ömürlü ve etkili yayınlarından birisi oldu. Başlangıçta gazetenin tüm yazılarını kendisi yazıyordu. Zamanla gazetenin yazarları arasına giren Ahmet Cevdet, Hüseyin Rahmi, Ahmet Rasim gibi isimler, bu gazetenin sütunlarında meşhur oldular. 1879’da Matbaayı Amire'ye müdür olarak tayin edildi. Rodos sürgününden döndükten sonra Kabataş'ta yeni bir eve taşınan Ahmet Mithat Efendi, burada şair Fıtnat Hanım ile komşu olmuştu. Annesi Nefise Hanım'ın kardeşinin kızı olan Fıtnat Hanım ile aralarında doğan aşk, mektuplarla sürdürüldü. Mektuplaşmaları 1944 yılında kitaplaştı. 1880 yılında Beykoz bir çiftlik satın aldı. Ona ait araziden kaynayan suya 'Sırmakeş' adını verdi ve şişeleyerek içme suyu satışı başlattı. Beykoz kıyısında bir yalı satın alarak sanat ve edebiyat çevrelerinden pek çok kişiyi bu yalıda ağırladı. 1884’te büyük kızı Mediha'yı Muallim Naci ile evlendirdi. Damadı Muallim Naci, 1883’te Tercüman-ı Hakikat'in edebiyat sayfasının yönetimini üstlendi. Ne var ki Ahmet Mithad eski edebiyat alışkanlıklarını savunan damadı ile görüş ayrılığına düştüğü için 2 yıl sonra onu gazeteden kovdu. 1888'de 'Gümüş İmtiyaz Madalyası', 1889'da 'Bâlâ Rütbesi' ve ikinci dereceden 'Mecidî' aldı. 1888'de Türkiye temsilcisi olarak Stockholm'daki VIII. Müsteşrikler Kongresi (Doğu Bilimleri Kongresi)'ne katıldı. Dönünce gözlemlerinden yola çıkarak 'Avrupa'da Bir Cevelan' kitabını yayımladı. 1908'e kadar Tercüman-ı Hakikat'te roman, hikaye ve makaleler yazmayı sürdürdü. Yazar, II. Meşrutiyet döneminde yaş haddi nedeniyle emekliye ayrıldı. Yazıları eskisi gibi rağbet görmediği için yazı hayatından da çekildi[1]; Bakanlar Kurulu'nun özel kararıyla Darülfünun'da genel tarih, felsefe tarihi; Darülmuallimat'ta tarih ve eğitimbilim dersleri; Medreset-ül-Vaizin'de dinler tarihi dersleri verdi; ayrıca Darüşşafaka'da gönüllü olarak öğretmenlik yaptı. 28 Aralık 1912 tarihinde Darüşşafaka'da nöbetçi olduğu bir sırada kalp durmasından hayatını kaybetti. Fatih Camii Mezarlığı'na defnedildi. Ölümüne dek ikiyüzden fazla eser yayımlayan Ahmet Mithat, Türk edebiyatının gerçek anlamda ilk popüler yazarıdır. En büyük arzusu kitap okuyan bir toplum yaratmak idi. Çoğunluğa hitap etmek, dertlerine tercüman olmak kaygısıyla çok sayıda eser verdi 'kırk beygir gücünde yazı makinesi' olarak tanındı. Eserlerinde Avrupa'nın bilim, sanayi ve çalışkanlığını överken Osmanlı toplumunun ahlaki değerlerinin korunması gerektiğini vurguladı. Genç yazarlara destek verdi, dilde sadeleşmeyi savundu, devlete ve dine itaatsizliği, tembelliği, müsrifliği, özentiliği eleştirdi. Ürünlerini daha çok öykü ve roman türünde vermiştir. Romancılığı ve öykücülüğü, halk öykücülüğünden Batı tarzı öykü ve romancılığına geçiş olarak kabul edilebilir. Ayrıca tiyatro alanında da çalışmalar yapmış, 'Açıkbaş, Ahz-i Sar, Ziba' adlı kitaplarıyla dram ve operet türlerinde ürünler vermiştir. Fransızca'dan yaptığı roman çevirileri, Batı yazınının ilk çeviri örneklerini oluşturur. Romanları, Namık Kemal, Şemseddin Sami ve Samipaşazade Sezai ile birlikte onu ilk Türk romancılar kuşağının bir üyesi yaptı. Gazeteciliğin dışında tarih, coğrafya ve felsefeye ilgi duymuş; çoğunlukla Batı kaynaklarından yararlanarak kaleme aldığı bu eserleri hem kitap oylumunda, hem de fasikül olarak çıkarmıştır.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.