Kral Lear gerçekten kendine yabancılaşma ve kendi içindeki ‘öteki’nin keşfiyle ilgilidir; bu iki tarafı nasıl uzlaştıracağımızla, hepimizin aslında melez olduğu gerçeğini nasıl dile getireceğimizle ve toplumun sabit bir şey olmadığıyla ilgilidir.”
dusunbil.com/kendimizi-anlam...
"Şu insanlar ne de budala oluyor! Bahtın sillesini yiyince, çok kere kendi ektiğimizi biçtiğimiz halde, başımıza gelen felaketin sorumluluğunu güneşe, aya, yıldızlara yüklüyoruz. Sanki kaderin zorlamasıyla alçaklık ediyoruz; sanki göklerin zoruyla ahmak, doğuşumuza hakim gezegenlerin baskısıyla hain, yıldızların etkisine boyun eğmek gerektiği için sarhoş, yalancı oluyoruz; zina ediyoruz. Ne kötülük edersek tanrıların zoruyla oluyor. Orospu peşinde koşan zamparanın hayvanlığını bir yıldıza yüklemesi çok güzel bir kaçamak doğrusu!"
Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
Kral Lear kitabında; "Oysa benim ruhumda savaş var. Durmadan ölüyor içimdeki insanlar..." der.
Hep böyledir, insanın hayat içinde kavgası bittiğinde, içinde biriktirdiği tüm silahları kendisine doğrultur.
Rakibi olmayan savaşın, kaybedeni olmadığı gibi galibi de yoktur...