Risale-i Nur, Kur’an ayetlerini mana yönünden açıklamasıyla tefsir ilmi içinde değerlendirilirken; zamanın inanç ve ahlak gibi problemleri tartışması açısından de kelam ilmi çerçevesinde değerlendirilmektedir. Müellifin kendisi bu iki hususu risalelerinde belirtmiştir.
Risale-i Nur, konuları ele alış tarzı, muhtevasındaki derinliği ve kapsamlılığı birçok kesimin yoğun ilgisini çekmiştir. Bir yandan yurt içinde ve dışında çeşitli halk kesimleri tarafından okunmakta ve diğer yandan hakkında uluslar arası sempozyumlar düzenlenmekte ve birçok akademik makale ve tezlere konu olmaktadır.
Mesela bunlar arasında çağdaş düşünürlerken Faslı Prof. Dr. Taha Abdurrahman, Risale-i Nur’un düşünce dünyasında yaptığı büyük devrimde söz ederken, onun diğer yönlerinin yanında bu yönünün de kayda değer olduğunu dikkat çekmektedir.
“Alman filozofu Kant ve takipçileri, her şeyin merkezine aklı aldılar ve sadace aklın ürünü olan hususları itibar ettiler. Hatta bu hususta öyle ileri gittiler ki, İncil ve Kur’an gibi semavi kitapları ve temsil ettikleri dinleri de aklın etrafında dönen diğer eşya arasına katarak, akli sistem içinde onlara bir tanım getirdiler. Yani, tıpkı eski insanların dünyayı sabit sanıp güneşin de onun etrafında döndüğünü tevehhüm ettikleri gibi, aklı sabit kabul ederek semavi kitap ve dinleri etrafında gezdirdiler.