Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mahcupluk İmtihanı

Ömer Seyfettin

Mahcupluk İmtihanı Hakkında

Mahcupluk İmtihanı konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Ömer Seyfettin dizisinin sekizinci kitabi olan “Mahcupluk İmtihanı' nda, on hikâye bulunmaktadır. Kitaba adını veren Mahcupluk İmtihanı, Şerif Hulusi tarafından adlandırılmıştır. Yazarın vefatından kısa bir süre önce Darülbedayi ’ye sunduğu adi “İhtiyar Olsam da” idi. Mahcupluk İmtihanı sahne tekniğine uygun tek perdelik komedidir. Yazarın gündelik hayatin içinde yaşattığı iddiasız, arif, babacan Bican Efendi tipi bu hikâyede de yaşatılır. Hikâyede ayrıca mizah unsuru göze çarpar. Harem’de, 20. yüzyılın başlarındaki Türk aileleri, eski hayatin âdet ve ahlakına dair temalar üzerinde durulur. Ant hikâyesinde yazar çocukluk yıllarına sığınır. Bu hikâyenin en önemli yönlerinden biri de eğitim konusuna değinilmiş olmasıdır. Yazarın bazı hikâyeleri âdeta kurmaca değil, bilgilendirici veya anı türünden metinlermiş gibi onun hayatını anlatmadığı belge olarak kullanılmıştır. Bu hikâyede bu özelliğe rastlarız. Yazarın sairleri tembel, mariz, hayalperest ve budala olarak nitelediği hikâyesine örnek olarak Beşeriyet ve Köpek’i gösterebiliriz. Türbe’ de Balkan şehirlerindeki Türk nüfusunun oldukça azaldığını ve belirli bir süre sonra bu coğrafyada Türk kimliğinin silindiğini söyler. Balkanlar’da Türk kimliğinin silinmeye başladığını mizahi bir üslupla ifade eder. Yazarın bu mizah tarafına Tavuklar ve Apandisit hikâyelerinde de rastlanılır. Tavuklar ’da, Anadolu’nun ücra bir kösesinde handa geçirdiği bir günü dile getirir. Apandisit’ te ise, evhamlı birisi anlatılır. Yazar, bu hikâye için “fantezi” notu düşmüştür. Busenin İptidai Sekli’nde, insanoğlunun geçirdiği duygu evrimi anlatılır. Ayrıca olumsuz ve sapkın cinsellik eleştirilir. Yazarın eski âdet ve ahlakına uygun anlayışla yazdığı hikâyelerinden birine de örnek olarak Balkonu gösterebiliriz. Ömer Seyfettin’in Türk savaş tarihinden çıkardığı hikâyeleri oldukça başarılıdır. Çünkü o, Türk tarihini, terimini, kahramanlarını iyi bilir. Bu hikâyelerinde yazar kahraman tipleri yaratmıştır. Destani bir ruhla yazılmış millî hikâyelerine örnek olarak Forsa önde gelir.
Tasarımcı:
Mehmet S. Fidancı
Mehmet S. Fidancı
Tasarımcı:
Nihal Özgen
Nihal Özgen
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 50 dk.Sayfa Sayısı: 206Basım Tarihi: 2013Yayınevi: Kurgan Edebiyat
ISBN: 9789752677098Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 53.3
Erkek% 46.7
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Ömer Seyfettin
Ömer SeyfettinYazar · 178 kitap
Ömer Seyfettin (d. 11 Mart 1884 Gönen Balıkesir, – ö. 6 Mart 1920 İstanbul), Türk edebiyatının önde gelen hikâye yazarlarındandır. Asker, şair ve güçlü bir edebi yeteneği olan bir öğretmendir. Türk kısa hikâyeciliğinin kurucu ismidir. Ayrıca edebiyatta Türkçülük akımının kurucularındandır. Türkçede sadeleşmenin savunucusudur. Kısa ömrüne pek çok sayıda eser sığdırmıştır. 1884 yılında Gönende (Balıkesir) doğdu. Yüzbaşı Ömer Şevki Beyle, Fatma Hanımın ikisi küçük yaşlarda ölen dört çocuğundan birisidir. Öğrenimine Gönende bir mahalle mektebinde başladı. Ömer Şevki Beyin görevinin nakli dolayısıyla Gönenden ayrılan aile İnebolu ve Ayancık'tan sonra İstanbul'a geldi. Ömer Seyfettin, önce Mekteb-i Osmanîye, 1893 ders yılı başında da Askerî Baytar Rüştiyesine kaydedildi. Bu okulu 1896'da tamamlayarak Edirne Askerî İdadîsine devam etti. 1900'de İdadî'yi bitirerek İstanbul'a döndü. Burada Mekteb-i Harbiye-i Şahâne'ye başladı. 1903 yılında Makedonya'da çıkan karışıklık üzerine "Sınıf-ı müstacele" denilen bir hakla imtihansız mezun oldu. Ömer Seyfettin, mezuniyetten sonra piyade asteğmeni rütbesiyle, merkezi Selanik'te bulunan Üçüncü Ordunun İzmir Redif Tümenine bağlı Kuşadası Redif Taburuna tayin edildi. 1906'da İzmir Jandarma Okuluna öğretmen olarak atandı. Bu, Ömer Seyfettin için önemlidir; zira bu vesileyle İzmir'deki fikrî ve edebî faaliyetleri takip edecek ve bunlar içerisinde yer alan gençlerle tanışacaktır. Nitekim batı kültürünü tanıyan Baha Tevfik'ten Fransızca bilgisini artırmak için teşvik gördü; Necip Türkçüden ise sade Türkçe ve millî bir dille yapılan millî edebiyat konusunda önemli fikirler aldı. Ömer Seyfettin Ocak 1909'da Selanik Üçüncü Orduda görevlendirildi. Selanik'te çıkmakta olan Hüsün ve Şiir dergisinin ismi Akil Koyuncunun istek ve ısrarı üzerine Genç Kalemlere çevrildikten sonra 11 Nisan 1911'de Ömer Seyfettin'in Yeni Lisan isimli ilk başyazısı imzasız olarak yayımlandı. Genç Kalemler yazı heyetini oluşturanlar Balkan Savaşının başlaması üzerine dağılmak zorunda kaldı. Ömer Seyfettin yeniden orduya çağrıldı, Yanya Kuşatmasında esir düştü. Nafliyon'da geçen 1 yıllık esareti sırasında sürekli okumuştu. "Mehdi", "Hürriyet Bayrakları" gibi hikâyelerini bu dönemde yazdı. Hikâyeleri Türk Yurdunda yayımlandı. Esareti süresince gerek okuyarak, gerekse yaşayarak yazarlık hayatı için önemli olacak tecrübeler kazandı. Ömer Seyfettin 1913'te esareti bitince İstanbul'a döndü. 23 Ocak 1913'te Enver Paşanın organize ettiği Babıali Baskınına katıldı. Daha sonra askerlikten ayrıldı, yazarlık ve öğretmenlikle hayatını kazanmaya başladı. Türk Sözü dergisinin başyazarlığına getirildi ve burada Türkçü düşüncenin sözcülüğünü yapan yazılar yazdı. 1914 yılında Kabataş Sultanisinde öğretmenlik görevine başladı ve bu görevini ölümüne kadar sürdürdü. 1915'te İttihat ve Terakki Fırkası ileri gelenlerinden Doktor Besim Ethem Beyin kızı Calibe Hanımla evlenmiştir. Bu evlilik Güner isimli bir kız çocuğuna rağmen bozulunca tekrar yalnızlığına döndü. 1917'den ölüm tarihi olan 6 Mart 1920'ye kadar geçen zaman birçok acı ve sıkıntıya rağmen verimli bir hikâyecilik dönemini içine alır. Bu dönemde 10 kitap dolduran 125 hikâye yazdı. Hikâye ve makaleleri Yeni Mecmua, Şair, Donanma, Büyük Mecmua, Yeni Dünya, Diken, Türk Kadını gibi dergilerle Vakit, Zaman ve İfham gazetelerinde yayımlandı. Bir yandan öğretmenlik yapmayı sürdürdü. Hastalığı 25 Şubat 1920'de artınca yazar, 4 Martta hastahaneye kaldırıldı. 6 Mart 1920'de hayata gözlerini yumdu. Önce Kadıköy Kuşdili Mahmut Baba Mezarlığına defnedilir. Daha sonra mezarı buradan yol geçeceği veya araba garajı yapılacağı gerekçesiyle 23 Ağustos 1939'da Zincirlikuyu Mezarlığına nakledildi. En yakın arkadaşı Ali Canip Yöntem, onun hayatını ve mizacını anlatan, en kuvvetli hikâyelerini içeren Ömer Seyfettin ve Hayatı adlı bir kitap yazdı ve bu kitap 1935 yılında yayımlandı. Kısa bir süre sonra da bütün hikâyeleri bir kitap serisi halinde basılmıştır ve bu hikâyeler günümüzde de okunmaktadır.