Tam havasında okumuşum diyorum. Rüzgarlar esiyor, yağmur yağıyor, hava epey soğuk... Tam kara kış romanı. Insanda heves falan bırakmıyor. Türkiyede yaşamış, yaşamaya çalışmış desem daha doğru olur, bir Ermeni vatandaş yazmış romanı. Hiç bu meselelere girmeyeceğim korkmayın, ben anlamam zira. Sadece insan olmak diye bir şey olmalı, başka da bir şey olmamalı diyorum, buna inanıyorum ben. Bu romanda da Türkiyedeki gayrimüslimler kahraman, onların romanı bu. 19 yaşındaki Sur ve ilk aşkı Norma var, onları dikizleyenler var, bir Ermeni ailesi var, onların kendi içlerinde yaşadıkları var, azınlık olma var, kendini gerçekleştirmek isteme var, şimdi var ama yarının gölgesinde, var oğlu var. Öyle güzel bir aşk hikayesi okumak istiyorum ben diyenlere göre değil. İç karartıcı fazlasıyla. Ama Sur biraz abartmış gibi de geldi bana, fazla tepkiliydi ailesine. Gerçi ergen o, bunu hatırlayınca da her şey normale dönüyor, tipik bir ergen işte. Öyle olacak tabi. Bana çok yabancı olduğum bir ailenin kapılarını açan bu romana teşekkürlerimi sunuyorum , ortamlarda ben de "Benim de Ermeni arkadaşım var." diyebileceğim artık.