Birbirlerine duydukları aşklarını her zaman yüreklerinin en derinlerinde, zihinsel bir yolculuk halinde yaşamış ve hiç kavuşamamış Franz Kafka'nın Milena'ya yazdığı mektuplarla örülmüş eşi benzeri olmayan bir aşk'ın simgesi.Yazarın ölümünden kısa bir süre öncesine değin süregiderken, ümitsizliğin, çaresizliğin ve tıkanışın anlatımına dönüşür mektuplar.Kafka'nın da dediği gibi,"Mektup yazmak,hayaletlerin önünde soyunmak demektir,ki onlar da aç kurtlar gibi bunu bekler zaten.Yazıya dökülen öpücükler yerlerine ulaşmaz, hayaletler yolda içip bitirir onları."