Beyaz Balina...
Kitabı bitirip elimden bıraktığımda beynimde hala dalga seslerini duymaya devam ediyordum. Kitabın başlarında sıkılarak, sayfaları isteksiz isteksiz çevirerek başlasam da aslında kitabın altında yatan metaforları ve örtülü anlamları fark etmeye başladığımda her sayfayı biraz daha heyecanla, biraz daha hevesle çevirmeye başladım. Asıl olaylar biraz daha ilerleyen sayfalarda kendini göstermeye başlıyor. Normal bir balina avı gibi gözüken bu yolculuk, altında bir çok gizem ve sırla fakat en çok intikam duygusuyla harmanlanmış bir yolculuğa dönüşmektedir. İntikam duygusunu iliklerine kadar hissettirmese basit bir balina avı deyip geçmek çok daha kolay olurdu. Tabii ki yazarımız Herman Melville'nin de para kazanmak için bir dönem balina avlarına katıldığını öğrendiğimde olayların nasıl bu kadar gerçekçi ve yaşarmış gibi hissettirdiğini anlamak zor olmadı.
İsmael'in kuvvetli sezgileri, Quiqueg ile olan güçlü dostluğu ve Kaptan Ahab'ın intikam arzusuyla yanışı kitabı bir başyapıt olarak görmek için fazlasıyla yeterlidir.
Kitabın son sayfasını da çevirip kapattığımda göz yaşlarıma hakim olamadım. Beklediğim son bu değildi diye geçirdim içimden. Daha farklı bir son olmalıydı, böyle bitmemeliydi desem de bitmişti. Peki asıl intikamını alan kimdi? İşte orası size kalmış...