Yazarın "hayvanlaşan insan" isimli bir romanı var. Bence asıl bu romanın adının "hayvanlaşan insan" olması daha uygun olurmuş. Kitabı okurken hep bunu düşündüm...
Emile Zola toplumcu, gerçekçi yazarların en önde gelen isimlerinden birisidir ve aynı zamanda insan psikolojisini, insan doğasını en iyi anlayan, anlatan yazarlardandır...
Kitaplarında genelde işçilerin, köylülerin yani yoksulların yaşamlarını anlatır. Bu yalnızca maddi zorluklar değil elbette. Sosyo - kültürel durumları, ilişkileri, duyguları da anlatıyor.
Therese Raquin kitabı da Zola' nın okuduğum en iyi kitaplarından biri oldu.
Kitapta çok fazla dram, acı, kan, gözyaşı, pişmanlık var...
Karakterlerin duygudurumlarını öylesine başarılı tahlil ve tasvir ediyor ki tüm yaşananlar gözlerinizin önünde canlanıyor. Okurken geriliyorsunuz, üzülüyorsunuz yani resmen kitabı yaşıyorsunuz. En azından bana öyle oldu.
Aşk ve ölümün tüm yanlarıyla işlendiği bu kitap, üç ana karakterin, birbirinden farklı üç kişilik yapısının çatışmasını inceliyor. İnsanın içindeki hayvanın, tutkularına nasıl yenik düştüğünün, doğasında bulunan vahşinin iradesini nasıl ele geçirdiğini gözler önüne seriyor. Ve aslında ne kadar uygarlaşmış olursak olalım aslında tümüyle güdülerimize tabi olduğumuzu ve bu güdülerimizin beynimizi ve irademizi ele geçirdiğinde gözümüzün hiçbir şey görmediğini anlatıyor bizlere ..