Edebiyatımızın kıymetli yazarlarından olan ve "Vatan Şairi" olarak da anılan Namık Kemal'in belki de en bilindik eserlerinden biri olan, tiyatro şeklinde kaleme alınmış oldukça dokunaklı bir eser. Öncelikle içerik olarak neyi anlattığını her ne kadar biliyor olsam da, bugüne kadar elime alıp okumaya fırsat bulamadığım için bir nebze üzüldüğümü belirtmekle başlamalıyım. Çünkü insanın değer olarak addettiği konuları ele alan ve ölümsüz eserler arasında geçen bu tür eserleri muhakkak ki küçük yaşlarda okuması gerektiği kanaatindeyim.
Bu güzel kitap tema olarak vatan aşkı ile dünyevi aşkı işleyerek, rüzgarda savrulan yaprak misali oradan oraya savrulan iki güzel yüreği anlatıyor. Ailesini kaybeden ve kimsesiz büyüyen Zekiye, İslam'a ilk görüşte aşık olan ve bu aşkına da karşılık bulan zavallı bir genç kızdır. Ancak ilk kez gördüğü sevdiğinden, ikinci görüşünde "vatan" uğruna ayrı düşmek zorunda kalır. Bu acıya dayanamayan kız hiç düşünmeden, cepheye gitmek ve vatanı için şehit olmak hayaliyle yanıp tutuşan İslam'ın peşinden gider. Erkek kılığına girerek cepheye gitmeyi göze alırken, aklındaki tek düşünce ise şüphesiz; yaşarken birlikte olamadığı sevgilisiyle, hiç değilse ölürken birlikte olmaktır... Bu güzel eseri henüz okumaya vakit bulamayan tüm okurlara, bir an önce okumalarını tavsiye ederek incelememi noktalıyorum.