Şehid olmadan bir kaç ay evvel aldım kitabı, okumak şehadeti den sonra nasib oldu,
Siyonist zulmün sadece 7 ekimden bu yana olmadığını, barbarlığın 50 seneyi aşkındır devam ettiğini kendi vatanında kamplarda, çadırlarda bir yabancı gibi yaşamanın ne demek olduğunu bilemez saray debdebeleri, ne bilsin dehlizlerde yürek büyütenlerin halini, göbek büyüten aç gözlüler.
Bu direniş gökten şimşek çakıp gökgürültüsü ile meydana gelmedi,
Şeyh Ahmed Yasin'in halkasında tek tek pişti mülk sahipleri,
Ansızın baskına gelen ve fedaileri yakalamak için kampları darmadağın edip mazlum Filistin halkının evlerini kepçelerle yıkıyorlardı, biz o zamandan sessizdik, izliyorduk..
Filistinli mühendisi, doktoru, yazarı ve direnişe destek veren en kaliteli adamları yıllarca zindanlara attılar, bergusiler çiyanlarınların içinde kalemsiz kağıtsız kitaplar yazdı engel tanımadılar, ve biz o zaman da izliyorduk...
Analar! Varya o analar babası şehid, babası fedai, babası muhacir, babası esir ,olan o çocukların anaları! Çocuklarımızı şehid olsunlar diye yetiştiriyoruz diyen analar feryad ederken, biz ne mi yapıyorduk yine sessiz, yine zelildik...
Şeyh Ahmed'ler, Şikakiler, Rantisiler, Henniyeler, Sinvarlar, korkusuca gah cephede, gah secdede, gah camide, şehid olurken biz seyrediyorduk...
Kısacası nemi oluyor...
Onlar kazanıyor, biz ise kaybediyoruz...