Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gene de bir sürü kağıt, defter ve not kaldı. (Artık bunları da atamazdım.) Sonra, fotoğrafları albümlere yerleştirmeğe başladım (Tarih sırasında bazı yanlışlıklar oldu herhalde.) Yüzüm, günden güne hiç değişmediği halde (bunu, her sabah aynada yaptığım gözlemlerle biliyordum), resimler arasında vahim farklar vardı. Bu değişikliği, yüzümde
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Şimdi konuya geliyom. Hiçbir zaman böyle bir eve girmedim. Bi hafta önce buraya gelip bütün bunları gördüğümde, annenizi, kardeşlerinizi ve her şeyi, yani, çok hoşuma gitti. Böyle şeyler duymuştum. Bazı kitaplarda böyle şeyler okumuştum, sonra evinize bakınca kitaplar gerçek oldu. Ama asıl ne diycem, bu hoşuma gitti. Bunu bende istedim. Şimdi de istiyom. Bu evde sizin soluduğunuz havayı solumak istiyom. Herkes bağırmadan temiz temiz konuşuyo, insanların düşünceleri temiz ;kitaplarla, resimlerle, güzel şeylerle dolu bir ev. Benim soluduğum havada çok çalışmak var, ev kirası var, kavga ve demlenme var;herkes bunları konuşur. Ama siz odanın ucuna kadar gidip annenizi öptüğünüzde, dünyanın en güzel şeyini gördüm, dedim. Çok şey yaşadım, benim gibilerin bile çoğundan daha fazla şey gördüm. Bakmayı severim, daha da fazla şey görmek isterim. Farklı şeyler görmek isterim. "
Sayfa 72 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Biliyor musun İlya, sen tıpkı eskiler gibi konuşuyorsun? Eski kitaplarda da böyle yazarlardı. Ama neyse, buna da şükür. Hiç olmazsa kafanı işletiyorsun, uyumuyorsun. Söyle, söyle bakalım; daha neler düşünüyorsun? - Daha ne söyleyeyim? Bu insanlara bir bak: Aralarında bir tek gürbüz, taze çehre yok. - İklimden. Bak senin yüzün de iyi değil, oysa hiç evden çıktığın da yok; hep yatıyorsun. -Bir tekinde bile sakin, berrak bakışlı göz yok. Herkes birbirine hastalıkların en korkuncu olan can sıkıntısını aşılıyor, herkes dertler içinde bir şeyler arıyor. Bari bir gerçeğe varsalar da, ya kendilerine ya başkalarına yarasa. Nerede bir arkadaşları başarı kazansa, betleri benizleri soluyor. Kimisinin de tek işi her gün mahkemeye gitmek. Dava beş yıldan beri devam ediyor, karşı taraf kaybedecek, o da beş yıllık bir didinmeden sonra hülyasına kavuşacak. Beş yıl bekleme odalarında oturup içini çekmek: İşte size göre hayatın amacı. Kimisi her gün dairede saat beşe kadar oturuyor diye dert yanar, kimisi de böyle bir mutluluğa kavuşmadığı için ahlar, oflar çeker. Sen bir feylesofsun İlya. Herkesin bir derdi var, senin yok.
Sayfa 216Kitabı okudu
Derin nato ergenekon
Carrington'ın anlattığı gibi ABD, komünist faaliyetleri engellemek için NATO'ya giren devletlerde kendi gizli yapısını kurmak için yeni komite kurdu. Bu NATO dokümanlarında Müttefik Koordinasyon Komitesi olarak geçer. Yani bilinen adıyla "Süper NATO". ABD, Süper NATO örgütlenmesi ile paralel gizli devlet yapılanmaları
"Sizinle birlikte (trenle olmasa da olur, zararı yok, yanımda siz, yolun sonu da deniz olduktan sonra otobüse katlanabilirim) deniz kıyısına gitseydik. Otobüs tepeden bir dönemeci aşınca hemen karşımıza çıkıveren o çılgın mavilik karşısında sevinç çığlıkları atsaydık. Çıplak ayakla kumlarda, sonra denizin kıyısında yürüseydik Küçük dalgalar ayaklarımızı bileklerimize kadar ıslatıp sonra geri çekilseydi. Kumda ille de ayak izlerimiz kalsın isterseniz o başka O zaman denize o kadar sokulmayız. Gene de Makar Alekseyeviç. dalgalar günün birinde oralara da ulaşır ve ayak izlerimizi siler "Sizinle Makar Alekseyeviç, sizinle Kırk yaşına geldim, ama hayatta o kadar az şey keşfettim ki. Oysa görülecek, bilinecek neler neler var Kitaplarda bile yazmayan şeyler. Yani sizin bile bilmediğiniz şeyler demek istiyorum. Içimde dinmeyen bir susuzluk var. Keşfetmek, hayatı, dünyayı keşfetmek, bunun için yaşamak. Ne güzel olurdu değil mi? "Bir tren beni hangi uzak istasyona götürür?"
Reklam
- Biliyor musun İlya, sen tıpkı eskiler gibi konuşuyorsun. Eski kitaplarda da böyle yazarlardı. Ama neyse, buna da şükür. Hiç olmazsa kafanı işletiyorsun, uyumuyorsun. Söyle, söyle bakalım; daha neler düşünüyorsun? - Daha ne söyleyeyim? Bu insanlara bir bak: Aralarında bir tek gürbüz, taze çehre yok. - İklimden, bak senin yüzün de iyi değil,
Sayfa 215Kitabı okudu
Bende mi bı gariplik var acaba , kahveyi bile ılık içerim ..
Belirli bir noktada yaşamın ters dönmeye başlar, yan yolu geçmiş olursun ama tümünü değil, yarı mutlu ve yarı kederli hissedersin, ne hüsrana uğrarsın ne de tam anlamıyla başarılı olursun. Ne üşürsün ne de terlersin, ılıksındır ve bazı kutsal kitaplarda bir vaizin dediği gibi: 'Ilık şeyler damak zevkini tatmin etmez."'
79 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.