Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir gün Don Kişot, hüzünlü kişiliğin bu ünlü şövalyesi, dünyanın gelmiş geçmiş şövalyelerinin en saf, en yüce gönüllü, en kalbi temiz olanı Don Kişot, sadık seyisi Sancho'yla serüven peşinde yolculuklara çıkarken birdenbire onu uzun süre düşündüren kuşku ve şaşkınlığın içine gömülüyor. Olay şu: Yaşamöykülerini şövalye romanları adı verilen ve
Sayfa 950 - 951, 952, 953, 954, 955 Yapı Kredi Yayınları
Eğrelti Yeşili
Sizinle Makar Alekseyeviç, sizinle... Kırk yaşına geldim, ama hayatta o kadar az şey keşfettim ki. Oysa görülecek, bilinecek neler neler var. Kitaplarda bile yazmayan şeyler... Yani sizin bile bilmediğiniz şeyler demek istiyorum. İçimde dinmeyen bir susuzluk var. Keşfetmek, hayatı, dünyayı keşfetmek, bunun için yaşamak. Ne güzel olurdu değil mi?
Sayfa 95
Reklam
Böyle şeyler duymuştum. Bazı kitaplarda böyle şeyler okumuştum, sonra evinize bakınca kitaplar gerçek oldu. Ama asıl ne diycem, bu hoşuma gitti. Bunu bende istedim, şimdi de istiyom. Bu evde sizin soluduğunuz havayı solumak istiyom. Herkes bağırmadan temiz temiz konuşuyo, insanların düşünceleri temiz ;kitaplarla resimlerle güzel şeylerle dolu bir ev. Benim soluduğum havada çok çalışmak var, ev kirası var, kavga ve demlenme var; herkes bunları konuşur. Ama siz odanın ucuna kadar gidip annenizi öptüğünüzde, dünyanın en güzel şeyini, gördüm dedim.
Sizinle Makar Alekseyeviç,sizinle... Kırk yaşına geldim, ama hayatta o kadar az şey keşfettim ki. Oysa görülecek,bilinecek neler neler var. Kitaplarda bile yazmayan şeyler... Yani sizin bile bilmediğiniz şeyler demek istiyorum. İçimde dinmeyen bir susuzluk var. Keşfetmek, hayatı, dünyayı keşfetmek, bunun için yaşamak. Ne güzel olurdu değil mi?
Kırk yaşına geldim, ama hayatta o kadar az şey keşfettim ki. Oysa görülecek, bilinecek neler neler var. Kitaplarda bile yazmayan şeyler... Yani sizin bile bilmediğiniz şeyler demek istiyorum. İçimde dinmeyen bir susuzluk var. Keşfetmek, hayatı, dünyayı keşfetmek, bunun için yaşamak. Ne güzel olurdu değil mi?
Sayfa 550 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Şimdi konuya geliyom. Hiçbir zaman böyle bir eve girmedim. Bi hafta önce buraya gelip bütün bunları gördüğümde, annenizi, kardeşlerinizi ve her şeyi, yani, çok hoşuma gitti. Böyle şeyler duymuştum. Bazı kitaplarda böyle şeyler okumuştum, sonra evinize bakınca kitaplar gerçek oldu. Ama asıl ne diycem, bu hoşuma gitti. Bunu ben de istedim. Şimdi de istiyom. Bu evde sizin soluduğunuz havayı solumak istiyom. Herkes bağırmadan temiz temiz konuşuyo, insanların düşünceleri temiz; kitaplarla, resimlerle, güzel şeylerle dolu bir ev. Benim soluduğum havada çok çalışmak var, ev kirası var, kavga ve demlenme var; herkes bunları konuşur. Ama siz odanın ucuna kadar gidip annenizi öptüğünüzde, dünyanın en güzel şeyini gördüm, dedim. Çok şey yaşadım, benim gibilerin bile çoğundan daha fazla şey gördüm. Bakmayı severim, daha da fazla şey görmek isterim. Farklı şeyler görmek isterim. Daha da konuya gelemedim. İşte geliyom. Ben de bu evde sizin yaşadığınız gibi bir hayata sahip olmak isterim. Hayatta demlenmekten, çok çalışmaktan ve gezmekten fazlası var. Peki, şimdi ben bu hayata nasıl kavuşurum? Nereden başlarım? Çalışmaktan kaçınmam, sıkı çalışma konusunda çoğunu cebimden çıkarırım. Bi işe koyulunca gece gündüz çalışırım. Belki komik buluyorsunuz benim sizden bunu istememi. Biliyom, bu dünyada bunu en son istemem gereken kişi sizsiniz, ama isteyecek başka kimsem yok.
Türkiye iş bankası kültür yayınları
Reklam
_Kadın olsam hayat kadını olurdum. _Bir çiçeğe konan kelebek olmaktansa, bir boka konan sinek olmayı tercih ederim. _Kelebeklerin ve arıların arzuladığı bir çiçek olmak varken, sinekleri cezbeden bir bok parçasıydım. _Beni soğuk, kibirli, ukala falan bulduysanız sizi sevmemişimdir. Sevdiğime kedi gibi olurum ben. _Yeterince dürüstsen, fazlasıyla
_İnsan, kim olduğunu ancak felakete uğradığında gerçekten anlıyor. _Önemsiz bir şahsiyet olan bu Habsburglu kadının kurduğu neşeli, tasasız oyun dünyasına devrim dalıvermeseydi, o da gelmiş geçmiş yüz milyon kadın gibi sakin sakin yaşayıp gidecekti. Dans edecek, sevecek, gülecek, süslenecek, çocuklar doğuracak, en sonunda da sessizce bir yatağa
_İslamı akıl ve hoşgörü dini sayanlar kuranı mutlaka okumalı. Şeriat yalnızca bir inanç işi değil, binlerce yıllık ilkelliklerin, cinayetlerin, terörün, işkencenin kaynağıdır. Kuran Allah sözüyse kölecilik, cariyelik, küfürler, kısas-kan davası niye? _Bir şeyin "insanlık dışı" olması, islamcının umurunda değildir. Elverir ki "islam
_Psişe, insan zihninin, bilincinin ve bilinç dışının tamamıdır. Galaksilerin ardında tanrıyı aramayı hayal edemeyiz. Her şey psişenin ürünüdür. Eski yunanca'daki psyche sözcüğü, "kelebek" anlamına gelir." Latince'deki animus ruh ve anima can, eski yunanca anemos rüzgar sözcüğüyle aynı köktendir. _Vücudun merkezi de başta
Reklam
Gene de bir sürü kağıt, defter ve not kaldı. (Artık bunları da atamazdım.) Sonra, fotoğrafları albümlere yerleştirmeğe başladım (Tarih sırasında bazı yanlışlıklar oldu herhalde.) Yüzüm, günden güne hiç değişmediği halde (bunu, her sabah aynada yaptığım gözlemlerle biliyordum), resimler arasında vahim farklar vardı. Bu değişikliği, yüzümde
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
"Şimdi konuya geliyom. Hiçbir zaman böyle bir eve girmedim. Bi hafta önce buraya gelip bütün bunları gördüğümde, annenizi, kardeşlerinizi ve her şeyi, yani, çok hoşuma gitti. Böyle şeyler duymuştum. Bazı kitaplarda böyle şeyler okumuştum, sonra evinize bakınca kitaplar gerçek oldu. Ama asıl ne diycem, bu hoşuma gitti. Bunu bende istedim. Şimdi de istiyom. Bu evde sizin soluduğunuz havayı solumak istiyom. Herkes bağırmadan temiz temiz konuşuyo, insanların düşünceleri temiz ;kitaplarla, resimlerle, güzel şeylerle dolu bir ev. Benim soluduğum havada çok çalışmak var, ev kirası var, kavga ve demlenme var;herkes bunları konuşur. Ama siz odanın ucuna kadar gidip annenizi öptüğünüzde, dünyanın en güzel şeyini gördüm, dedim. Çok şey yaşadım, benim gibilerin bile çoğundan daha fazla şey gördüm. Bakmayı severim, daha da fazla şey görmek isterim. Farklı şeyler görmek isterim. "
Sayfa 72 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Biliyor musun İlya, sen tıpkı eskiler gibi konuşuyorsun? Eski kitaplarda da böyle yazarlardı. Ama neyse, buna da şükür. Hiç olmazsa kafanı işletiyorsun, uyumuyorsun. Söyle, söyle bakalım; daha neler düşünüyorsun? - Daha ne söyleyeyim? Bu insanlara bir bak: Aralarında bir tek gürbüz, taze çehre yok. - İklimden. Bak senin yüzün de iyi değil, oysa hiç evden çıktığın da yok; hep yatıyorsun. -Bir tekinde bile sakin, berrak bakışlı göz yok. Herkes birbirine hastalıkların en korkuncu olan can sıkıntısını aşılıyor, herkes dertler içinde bir şeyler arıyor. Bari bir gerçeğe varsalar da, ya kendilerine ya başkalarına yarasa. Nerede bir arkadaşları başarı kazansa, betleri benizleri soluyor. Kimisinin de tek işi her gün mahkemeye gitmek. Dava beş yıldan beri devam ediyor, karşı taraf kaybedecek, o da beş yıllık bir didinmeden sonra hülyasına kavuşacak. Beş yıl bekleme odalarında oturup içini çekmek: İşte size göre hayatın amacı. Kimisi her gün dairede saat beşe kadar oturuyor diye dert yanar, kimisi de böyle bir mutluluğa kavuşmadığı için ahlar, oflar çeker. Sen bir feylesofsun İlya. Herkesin bir derdi var, senin yok.
Sayfa 216Kitabı okudu
79 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.