Hikaye gerçekten kan donduran sahnelere sahip. Hasan ve Emir aynı evde büyüyen biri hizmetkarın diğeri de efendi Ağa'nın oğlu olan iki dost... Çocukluklarının tamamı birbirleriyle oyun oynayıp haylazlık ederek geçen bu iki genç, bir gün kışın yapılan geleneksel uçurtma turnuvasında Emir'in galip olması için çabalıyor ve yolları da o anda
Gönül kırdım, moral bozdum
Bir anda parladım, kızdım
Her satır da bin ah yazdım
Oysaki ben bu değildim
Çok değiştim ve dağıldım
Dost olanları unuttum
Dostluk gülünü kuruttum
Gönül kırdım, moral bozdum
Bir anda parladım, kızdım
Her satır da bin ah yazdım
Oysaki ben bu değildim
Çok değiştim ve dağıldım
Dost olanları unuttum
Dostluk gülünü kuruttum
Kelimelerle aram iyi oldu hep, parmaklarımı kullanırken tabii. Öyle geçip de bir insanın karşısına gözlerine bakarak konuşamadım hiç, seviyorum, sevmiyorum söyleyemedim. İçim sıkıldı yazdım, sevindim yazdım, üzüldüm, ağladım, kızdım, güldüm ama hep yazdım. Suya anlatır gibi dokundum tuşlara. Hiç gocunmayacağım ben defter kalem insanı da değilim.
Fazlasıyla spoiler içermektedir.
Ferhan Şensoy'un kendi ağzından hayatını okuduğunuz bir kitap. Bu ikincisi. İlki Kalemimin Sapını Gülle Donattım'dı. Gülle donattığı kalemi bu sefer başkaldırmış. İlk kitabı Galatasaray Lisesi'ndeki öğrencilik hayatı, çocukluğu üzerineyken bu kitap Fransa dönüşünden sonra tiyatro serüvenini ele alıyor. Tabi ara ara geçmiş yıllara dönüş yok diyemeyiz, nasıl ki tam Şensoy'un tiyatro macerasını okurken birden annesiyle babasının tanışma hikayesini de okuyabilirsiniz. Tabi gönül ilişkileri başınıza da döndürebilir, gerçi ilk kitaba göre Gizem Kıza gerçekten de abayı yakmış görünüyordu bu kitapta.
Benim hoşuma giden ayrı bir nokta da; bu kitapta Adile Naşit, Haldun Taner, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Perran Kutman, Münir Özkul gibi sayısız o zamana damgasını vuran tiyatroculara dair satırları okuyabilmenin dayanılmaz keyfiydi.
Hiç ummadığı anda Yaşar Kemal ya da Turgut Uyar ile karşılaşabilmesi ve onları yazdığı satırlardaki hayranlığı okuyabilmek benim için güzel bir ayrıntıydı.
Anadolu turnesini onunla beraber yaptım, onunla beraber oyunlar yazdım, bazı zamanlar ona kızdım ama bir o kadar da saygı duydum.
Son olarak da Haldun Taner'in bir sözü vardı: "Birinci perdeyi herkes yazar, ikinci perdeyi 'yazar' yazar." Ferhan Şensoy hayatını anlatan hem ilk hem de ikinci kitabı yazmış, asıl üçüncüyü bekler bu gözler, çünkü tam kendi tiyatrosunu kurma çalışması yaparken kitap bitiyor. Asıl bence onun hayatı şimdi başlıyor. Umarım bir gün kaleme alır ve ben de okuyabilirim.
1-
Bir ilaç içsem bari diye düşündüm,
Biraz kolonya sürünsem,
Ferahlasam, pencereyi açsam.
Şöyle bir şey yazdım sonra:
Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
Berbattı,
Ahmed Arif 'in oğlu Filinta Arif'in yaptığı bu mezarda. Akdeniz'in oğlu gemisine binip sonsuz bir diyara yelken açmış ve keşke mezardan çıkartıp ona bir sürü şiir yazdırtabilsem diyen bir ben bırakmıştır geride.
Sevgili Ahmet Erhan 'daşım
Eskiden çok yazıyordum. Şimdi azaldı. Düşünüyorum da acaba benim yazmamı azaltan şey ne diye. Aklıma türlü şeyler geliyor. Ya diyorum eskisi kadar yanmıyorum ya da eskisinden de beter yanıyorum ki yazmaya vakit ayıramıyorum. Evet düşününce ikincisi daha ağır basıyor gibi... Yanmak... Belki de ismimin Ramazan olması bunu gerektiriyor. Anlamını
Duyduğum, dokunduğum, gördüğüm, tattığım, kokladığım için var bu dünya.. Farkında olduğum için.. Kendim yazdım, kendim oynadım en başından beri.. O yüzden ki bir dünya yarattım, roller verdim sahnedekilere.. Sevdim; sevgilim, paylaştım; dostum dedim.. En derinimde hissettim; annem, kızdım da kıyamadım; babam dedim.. Geçer dediklerimi geçirdim.. Biter dediklerimi bitirdim.. Nefret ettiklerimi sildim, geçtim.. Gün oldu; silkindim, yeter dedim..
Geride bıraktıklarım hesap sormaya kalkmasın o yüzden bana.. Farkında olduğum için var oldunuz, vazgeçtiğim için bugün yoksunuz..
Bu nasıl bir cüret ki; bir başka hayata müdahil olma, umarsızca sorgulama, pervasızca yargılama hakkını bulur insan kendinde.. Haddinizi aşmayın ey faniler.. Ben yok olmayı kabullenirken, kar taneleri mütemadiyen ayak izlerimi kapatmaktayken, güneş bile her gün batarken.. silinmeyi dahi kabul edemiyorsunuz bir başka faninin zihninden..
İlgili Resim : hizliresim.com/ODy42Q (bence tek cümleyle "Cam Kenarında Dışarıya Bakıyordu Genç Kız" )
Beyninde sözlerini, müziğini bilmediği belki bir gün bir yerlerde dinleyeceği içten şarkı çalarken elinde iki gündür hasret kaldığı bilindik bir soğuk algınlığı ilacının reklamını yapan kupasındaki Türk kahvesiyle ayakta
Not: Bu Şiiri Uygun Bir Müzikle Beraber Sakin Sakin Okuyun ve Bir Kadının Ruhunu Hissedip Tüyleriniz Diken Diken Olsun
1-
Bir ilaç içsem bari diye düşündüm,
Biraz kolonya sürünsem,
Ferahlasam, pencereyi açsam.
Şöyle bir şey yazdım sonra:
Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre
Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde.
Berbattı,