Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Knidos Afroditi Heykeli
“ Bu eserdeki devrimci açılım , tanrıçanın gücünün alımlı, erotik cazibesini kendi görünümünde somutlaştıran bir tanrısallık anlayışının en üst düzeydeki tezahürüdür “.
Praksiteles, heykelin adını “Knidos Afroditi” koydu. “Hayat kurtaran” bir vücuttu onunki.
Reklam
Knidos Afroditi diye adlandırılan kadının heykeli. ..
Praksiteles ile bir ressam arkadaşı, bir akşam vakti, Datça yakınlarında kıyıya yakın kuytu bir yerde içki içip sanat üzerine sohbet ediyorlardı. Birazdan, tepede bulunan manastırdan bir grup rahibenin denize girmek için aşağıya indiğini gördüler. Kıyıya gelen rahibeler, elbiselerini çıkarmadan denize girdiler. İçlerinden yalnızca biri, denize çırılçıplak soyunarak girdi. Genç bayanın vücudu öylesine güzeldi ki, Praksiteles omükemmel vücudun heykelini yapmadan daha fazla yaşayamayacağını hissetti. Ertesi gün, ilk işi onun kaldığı manastıra gidip başrahibe ile görüşmek oldu. Baş rahibeden, onun heykelini yapmak için izin istiyordu. O da, kızın istemesi halinde bunda bir sakınca olmadığını söyledi. Çok heyecanlanmıştı. Hemen konuştu kızla ve onu çıplak heykeli için poz vermeye ikna etmeyi başardı. Bu arada, heykelini yaparken kişisel hikayesini de öğrendi. Kızın anlattığına göre, bir adam öldürmüş ve mahkeme onu ölüm cezasına çarptırmıştı. Ardından, idam kararı okunduğu sırada, kızın artık yapacak bir şeyi kalmadığını anlayan avukatı, birdenbire mahkeme salonunun ortasına fırlayarak kızın üzerindeki elbiseyi boydan boya yırtmış ve ortaya çıkan o muhteşem göğüsleri göstererek, yargıçlara: “Bu güzel göğüsleri yok etmeyi içinize sindirebilir misiniz?! Onlara kıyabilir misiniz?!” diye haykırmıştı. Genç kızın gerçekten yürek hoplatan o güzelim göğüslerini gören yargıçlar, yeniden toplanmak üzere mahkemeye ara vermişler ve sonraki birleşimde o göğüslere kıyamadıkları için, vermiş oldukları idam cezasını kaldırıp, onu ömür boyu bir manastırda yaşamaya mahkum etmişlerdi.
Genç kız, bir adamı öldürmüştü. Mahkeme genç kızı ölüme mahkûm etmişti. Yargıçlar idam kararını okudukları sırada, genç kızın artık yapılacak hiçbir şey kalmadığını gören avukatı birden ortaya fırlamış, genç kızın yanına gidip, üstündeki elbiseleri yırtıp, kızın çıplak bedenini yargıçlara göstermişti. "Bu memeleri yok etmeye razı olacak mısınız?" Genç kızın memelerini gören yargıçlar yeniden toplantıya çekilmişler ve o güzel memelere kıyamadıkları için idam kararını değiştirip kızı bir manastırda yaşamaya mahkûm etmişlerdi. Praksiteles, "hayat kurtaran" o vücudun heykelini yaptı. Adını, "Knidos Afroditi" koydu.
Sayfa 67 - AlkımKitabı okudu
"Bu memeleri yok etmeye razı olacak mısınız?"
Praksiteles, Atinalı bir heykeltraştı. Birgün ressam bir arkadaşıyla Datça yakınlarındaki Knidos'ta bir akşam vakti, sahilin kuytu bir yerinde içkisini içip sanattan konuşuyordu. Tepedeki manastırdan rahibelerin indiğini gördüler. Rahibeler sahile gelip elbiseleriyle denize girdiler, biraz serinlemek için. Aralarından yalnızca biri
Nefes alan mermer…
“Afrodit, Yunan heykeltraşlık tarihindeki ilk çıplak kadın oldu. Praksiteles onu ayaklarına düşmüş tunikle yonttu ve İstanköy şehri ondan Afrodit’i giydirmesini talep etti. Ama başka bir şehir, Knidos, Afrodit’i bağrına basıp ona bir tapınak hediye etti ve tanrıçaların en kadını, kadınların en tanrıçası Knidos’ta yaşadı. Kapalı kapılar ardında ve büyük gözetim altında tutulsa da muhafızlar onun için deli olanların istilasını engelleyemiyorlardı. Onca tacizden bıkan Afrodit, bugün gibi bir günde kaçıp gitti.”
Sayfa 32 - SelKitabı okudu
Reklam
Knidos Afroditi yapılmadan önce Yunanlar için güzelliğin ve cinselliğin ideali kadın formu değildi. Birçok araştırmacının göstermiş olduğu gibi Yunan sanatı, hem estetik hem de erotik bir ideal olarak genç erkeğin atletik güzelliğini yüceltmişti. MÖ 4. yüzyıla kadar Yunan toplumunun en temel değer kriteri eril bedendi ve bir arzu nesnesi olarak estetikleştirilen, metalaştırılan şey genç erkek bedeniydi.
Sayfa 137Kitabı okudu
"Sayısız çıplak erkek heykeli üretmiş eski Yunan heykel sanatında Knidos Afroditi, çok şaşırtıcı olsa da tamamen çıplak ilk kadın heykelidir. (...) Daha önce gördüğümüz gibi, Yunanlılar Suriye bereket tanrıçası Astarte'yi benimseyip ona Afrodit adı taktıklarında derhal çıplaklığını örtmüşlerdi. Knidos'un Suriye'ye yakınlığı Praksiteles tarafından yontulan heykelin çıplaklığını kısmen açıklayabilir."
KNİDOS AFRODİTİ
Yaşam öyledir ki; birlikte yaratılan, yaşayan ve büyüyenler birbirlerini seveceklerdir. Çünkü birbirlerini sevmekten başka her ne yaparlarsa, birbirlerinin cellâdı olarak birbirlerini öldüreceklerdir. (Sayfa:24-25)
KNİDOS AFRODİTİ
İnsanlar arasındaki ayrılık, gelinle senin arana giren duvaktır. İnsan birliğini ayıran ince, bir başkalık duvağı, duvağın ardında sezilen yüzün bir güzelliği, bir gülümsemesi vardır. Ben işte, o hayâl meyâl gördüğün güzelliğin tâ kendisiyim! Gelinler sanıldıkları gibi olmasalar bile, gelinde hayâl ettiğin, aradığın güzellik ve gerçek benim! Sen beni Bizans’ın Losus Sarayı’nda yandı kül oldu, bitti sanma. Kadın erkek, çoluk çocuk milyonlarca insanda yaşayan, yürüyen, bakan, seven ve sevilen yine benim. Gözleri ışıktan kamaşan baykuşlar gibi, öteye beriye çöken felâketler, ancak burada masmavi bir gedik, bir aralık bıraktıkları için ben buraya her gece ay ve yıldız ışığıyla gelir, eski yerimde gezerim. (Sayfa:21-22)
Reklam
KNİDOS AFRODİTİ
Dünyanın meçhûl yeri kalmadı derler. Anadolu’da Knidos adlı bir yer vardır. Orasını malûm saymak abartma olur. Knidos’a ara sıra balıkçılar uğrarmış. Ben bir tanesini yakaladım adam anlatıyordu: Kılavuzumuz hava ve hevesimizdir. Su değirmeni dönerken,suları köpürte köpürte arkaya savurduğu gibi, biz de denizleri, kıyıları, kentleri, her günkü usandırıcı yaşamayı, yolu-yöntemi, kuralı hep fırlata fırlata; dümenimizi talihe, provamızı da açık ufuklara havale ederiz. Bu denize <<Ege>> ya da <<Arşipel>> denir. Çünkü altı yedi bin yıl önce kayığı ilk yüzdüren dalgalar ve dalgalara ilk binen kayıklar hep buralıydılar.
İnsanoğlunun, insan imgesinin, düşünebildiği en güzel Afrodit, Pransiteles'im başeseri Knidos Afroditi idi. Luvr'daki Milo Afroditi, etten-kemikten, güzel, dolgun ve tombul bir kadındır. Knidos Afroditi'nde et yoktur. O yalnız, dişi insan şeklinin güzelliğidir. Milo Afroditi canlansaydı, yirmi yıl sonra yaşlanırdı. Knidos Afroditi ise, yalnız güzellik olduğu için yaşlanmaz, ihtiyarlamazdı.
Sayfa 19 - Milliyet Yayınları, Birinci Baskı Mart 1972
Antik Yunan Sanatı
Knidos Afroditi yapılmadan önce Yunanlar için güzelliğin ve cinselliğin ideali kadın formu değildi. Birçok araştırmacının göstermiş olduğu gibi Yunan sanatı, hem estetik hem de erotik bir ideal olarak genç erkeğin atletik güzelliğini yüceltmişti. MO 4. yüzyıla kadar Yunan toplumunun en temel değer kriteri eril bedendi ve bir arzu nesnesi olarak estetikleştirilen, metalaştırılan şey genç erkek bedeniydi. Yunan sanatında erkekler, vaziyetin gerçekte erkeklerin kıyafetsiz olmasını gerekli kılıp kılmadığı ve hatta kıyafetsiz olmalarına müsaade edip etmediğine bakılmaksızın, herhangi bir eylem ya da bağlamda çıplak temsil edilebiliyordu.
Sayfa 137
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.