Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir Aşk Hikayesi
"Ne ayıp şey, ne kötü başlık, ne çirkin bir hi­kâye ismi! Ben de öyle düşünüyorum. Hadi bırakalım bir tarafa dünya halini, şu pahalılık içinde seviş­mek?.. Hadi sevişmeyi de bırakalım bir yana, onu da şu aç insanlar içinde var sanalım. Ama neden konu diye seçelim. Ne ayıp şey! Ayıp olduğunu biliyorum. Dindar birisi, "Gü­nah bu zamanda!" bile der. Hem ayıp, hem gü­nah doğrusu! Doğrusu bu, doğrusu bu ama, elimde değil­se ondan söz açmamak... Bir başkasıyla hem yal­nızlığımı, hem ekmeğimi bölüşmeyi canım çeki­yorsa... Yine hakkım yok, yine ayıp!.. Allah be­lamı versin aşka dair bir hikaye yazarsam. Hika­yemin başına "Bir kravat hikayesi" de diyebilir­dim. Aşk nedir, diye düşünüyorum. Galiba Stend­hal, "insanların en mühim, en büyük icadı," di­yor. Zaman zaman herkes bir şeye benzetmiş. Üstüne ciltlerle kitap yazılmış. Halledilmiş bir mesele değil. Var mı yok mu, o da meçhul."
Sayfa 53 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Deliler Boşandı.
Arisontopolis devlet radyosu, akşam yayınlarında şu haberi veriyordu: '' Allo allo...Sayın dinleyiciler! Şimdi aldığımız bir habere göre, şehrin en büyük akıl hastanesinden elli deli bugün kaçmayı başarmışlar ve şehre dağılmışlardır...Son dakika alınan haberden askeri kuvvetlerin de işbirliğiyle polisin bütün arama taramalarına rağmen akıl
Reklam
Kimi geceler penceremden uzayı seyrederim. Uzayın adını ben koymadım. Uzayın adını yıldızlar, gezegenler kendi aralarında kararlaştırmışlar. Rahatlatır beni o. Bütün yağmurlar, uzayın derinliklerinden gelip yağar diye düşünürüm. Yağmurlar başka galaksilerden gelip yağar. Romantizme uyum sağlamak için de değil. Öyle. İşin gerçeği budur. Yağmurlar,
*********
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş
Sayfa 57 - SEL , sayfa 57-69 arası
“4 Yaş: Babam her şeyi bilir. 5 Yaş: Babam çok şeyi biliyor. 6 Yaş: Benim babam, senin babandan daha çok şey biliyor. 8 Yaş: Babam galiba bazı şeyleri biliyor. 10 Yaş: Babamın gençliğinde her şey çok farklıymış. 12 Yaş: Aslında babam bu konuda hiçbir şey bilmiyor. 14 Yaş: Babamı dinlemeye gerek yok! O, artık tamamen çağdışı. 21 Yaş: Babam mı? O, hiçbir şeyden anlamaz. 25 Yaş: Babam bu konuda az da olsa bir şeyler biliyor. Ama o yaştaki insanın bir şeyler bilmesi zaten normal... 30 Yaş: Bu konuda babamın fikrini alsak iyi olur. Oldukça deneyimli görünüyor. 35 Yaş: Babama sormadan hiçbir şey yapmasam iyi olacak! 40 Yaş: Acaba babam bu konunun üstesinden nasıl gelirdi? Ne kadar akıllı ve deneyimli bir insandı. 50 Yaş: Babamın yanımda olması ve bu konu hakkında fikir vermesini çok isterdim. Onun ne kadar akıllı olduğunu hiç takdir etmemişim. Oysa ondan çok şey ögrenebilirdim. Meğer babam her şeyi biliyormuş.”
Sayfa 194 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Her daim pratik insanların eksikliğinden yakınılır… Derler ki: Birçok siyasi, birçok general bulunur… Kurumların yöneticilere ihtiyacı olsa, istenilen miktar ne kadar olursa olsun, her çeşidinden derhal bulunabilir. Fakat pratik insanlara gelince, onlara hiç rastlanamaz da, bu gibilere hiç rastlanmadığından şikâyet edilir hep. Bazen daha da ileri
Reklam
IX Evime hür, başın dik olarak, Evimin kadını olarak gir (Aynı şiirden) Liza’nın önünde şaşkın, bitkin, iğrenç derecede bozulmuş bir halde duruyordum; galiba bir yandan gülümsüyor, bir yandan da tıpkı önceden, can sıkıntıları arasında düşündüğüm gibi pamuklu, hırpani sabahlığının önünü kavuşturmaya çalışıyordum. Apollon bir iki dakika durduktan
86 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.