Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
LOJMAN Lojmanda oturmak ayrı bir yaşam tarzı. Herkesin kocasının aynı işi yaptığı bir aileler topluluğu bu. Çalışmayan kadınlar için standart bir hayat: Sabah aynı saatte, hatta aynı dakikada evinden çıkan üniformalı kocalar, pencereden kocalarının servis araçlarına binişini seyreden kadınlar, öğleye kadar ev işleri, öğleden sonra kadın
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-2/Kitabı okudu
''Yeterli değil mi?'' dedi K. ''Eskiden verilmiş beraat kararları olduğunu duydunuz mu?'' ''Bir zamanlar olmuş galiba'' dedi ressam. ''Ama bilgi edinmek çok zor. Mahkemenin kararları yayınlanmaz. Hakimlere bile bunları görme hakkı verilmez, ayrıca geçmişteki mahkemeler hakkında yalnızca efsaneler korunmuş. Gerçek beraat kararlarından söz ederler ve bunu sıça yaparlar. İnanmamak için hiçbir neden yoktur ancak gerçek olduklarına ilişkin bir kanıt da yok. Yine de bunları tamamen göz ardı etmemek gerekir . Kuşkusuz bir gerçeklik payı vardır, zaten bunlar çok güzel efsanelerdir. Birçoğunu tablolarıma konu olarak kullandım.''
Reklam
Artık iyice farkındayım. Babam bizi erkeklere karşı korumak istiyor. Çünkü bu erkekler kötü yaratıklar. Artık bu gerçeğe ben de iyice inanmaya başladım. Çünkü geçen gün Ali, Berrin’in bluzundan içeri elini soktu. Berrin ciyak ciyak bağırdı. Oysa hepimizin memeleri birbirinin aynı. Ama ileride bizimki büyüyecek. Onlar bizim eteklerimizi kaldırıyorlar, mememizi görmek istiyorlar, çimdikliyorlar. Biz onlara hiç böyle bir şey yapmıyoruz. Bazen bilek güreşi yapıyoruz ya da kumlarda güreşiyoruz. Bizi hemen yeniveriyorlar. Onlar gerçekten bizden güçlü galiba. Ama biz de istemediğimiz şeyleri onlara yaptırmamalıyız. O zaman biz de güçlü olmalıyız. Geçen gün Mehmet bir gazoz kapağını tek eliyle büktü. “Ben de yaparım,” dedim. Yapamadım. Ama hissediyorum... Ben de güçlü olmalıyım. Son günlerde kafamdaki tek konu bu.
Casusları Sevk ve îdare, Mülkün Selameti ve Raiyyetin İşlerine Dair
Deylemîlerden Adudu’d-devle’den akh daha pek, kavrayışı tez, feraseti daha yeğin birisi yok idi. Bayındırlık ve imar işlerinden haz duyan âlicenap ve meselelere her yönüyle vâkıfİdi. Günlerden bir gün bir casus ona şöyle bir haber ulaştırdı: “Emir buyurduğunuz meselenin halli için yolladığmız şu bendeniz, şehir kapısından iki yüz adım kadar yol
Nasrettin Hoca kırda geziniyormuş. Üstüne bir fenalık gelmiş. "Galiba ben öldüm artık.." deyip orda bir çukura uzanmış. Beklemiş, beklemiş, gelip de cenazesini kaldıran yok. Kalkmış evine gitmiş, karısına, -Yahu, ben filan yerde öldüm. Gelip kaldıran olmadı. Geceye kalırsam kurtlar yer beni. Konu komşuya haber ver de gelip cenazemi kaldırsınlar! deyip gitmiş o eski yere, yine yatmış. Hoca’ nın karısı ağlayarak, saçını başını yolarak komşulara gidip kocasının kırda öldüğünü söylemiş. Komşuları, -Kim geldi de haber verdi? diye sorunca kadın, -Garip Hoca’nın kimi vardı ki gelip de haber versin? Zavallı kendi gelip haber verdi de yine öldüğü yere gitti... demiş.
Sayfa 170 - Adam Yayınları 14.Basım Ocak 1996
Bence bu tür konuşmaların izlenmesi, kültür sahibi olma imajını yerleştirmeye yarayan bir ritüel anlayışından doğuyor. Kültürün üretildiği mekânlarda bulunmak, o evrenin içinde yer almak olarak algılanıyor galiba. Bir tür yapay-kimlik ediniyor in­sanlar. Belki yalnızlıktan kurtulma, bir cemaatin üyesi olma gibi bir sağaltım da var bu ritüelde. Yıllarca uğraşarak, okuyarak, yaza­rak, yanılarak kavranabilecek sorunlar hakkında kulaktan dolma bilgiler ediniyor dinleyici. Dinledikleri konu hakkında hiçbir ön bilgileri yok.
Sayfa 44 - YKY
Reklam
Daha - Hakan Günday - 30 Alıntı
1-Ne zaman ki hikayemi anlatıp susacağım, artık sadece yeni hatalar yapacağım! Zamanı dörtnala koşturacak kadar yabancı hatalar! Duvar saatlerini miknatısa tutulmuş pusulaya çevirecek kadar bilinmeyen hatalar! Daha önce kimsenin yapmadığı, adını bile duymadığı hatalar! (sy.21) 2-Doğu ile Batı arasındaki fark, Türkiye’dir. Hangisinden hangisini
86 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.