Uzakta, güneybatıda akşam yıldızları birer inci gibi parlıyor; soluk altın sarısı gökyüzü koyu kırmızı bir renge bürünmeye başlayarak vadinin bembeyaz yamaçlarına yansıyordu.
Neden akşamlar başkalarının evleri için günü noktalayan bir ışık da bizim evlerimize simsiyah bir pıtrak topu gibi düşer? Biz günden neyimizi esirgedik ki...
Odaya ağır ağır çöken akşamı hissetmedi. Çünkü akşamlar sessizdi. Öğle zamanı gibi pencereden küstahça bakmıyor, karanlık sular gibi duvarlardan fışkırıyordu, tavanı hiçliğe doğru kaldırıyor, nesneleri usulca indirip, sessiz seline katıyordu.