Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
hayat an'da!°
Mutluluk bir hedef değil. Bu yolculukta hissettiklerin, yaşadıkların, gördüklerin, göremediklerin, merak ettiklerin, söylediklerin, tanıştıkların, duyduklarında mutluluk. Eğer mutluluğu yolun sonuna koyarsak, belki ulaşamadan inebiliriz trenden. Mesele yola çıkmadan önce onu da yanımıza alabilmekte. Mesele, hâlihazırda içinde olduğun bu uzun yolculuğun tadını çıkarabilmekte...
elma yayınevi°Kitabı okudu
Reklam
Geçmiş ya da gelecek üzerine çok fazla kafa yormazdı. Bugün ise, henüz kapağı açılmamış bir kitap gibi çekiyordu onu…
Anın Büyüsü
“Kusursuz anların, hele yüceliğe çok yaklaşmışsa uzun sürmemek gibi çok büyük bir sakıncası vardır, ondan daha beteri ise insanın o andan sonra ne halt edeceğini bilememesidir.”
Kırmızıkedi
Insan özne olduğu duygusuna ancak zamanın içinde yaşayarak, geçmişten bugüne hareket ederek ulaşır. Sürekliliğin 'yekpare geniş bir anın parçalanmaz akışı'nın bir parçası olmakla varlığımızı hissederiz.
“Çünkü ben ne geçmişte ne de gelecekte yaşıyorum. Benim yalnızca şimdim var ve beni sadece o ilgilendirir. Her zaman şimdi de yaşamayı başarabilirsen mutlu bir insan olursun. Çölde hayat olduğunu, gökyüzünde yıldızlar olduğunu ve insan hayatının özünde bulunduğu için kabile muhariplerinin savaştıklarını anlayacaksın. O zaman hayat bir bayram, bir şenlik olacak; çünkü hayat, yaşamakta olduğumuz andan ibarettir ve sadece budur.”
Sayfa 106 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsanlara bak, genelde durum bu: EVDE KİMSE YOK. Bedeni burada, bilinci derin bir uykuda, zihnin elinde geçmişte ya da gelecek düşüncelerinde kayıp. Ve işte insan vaktini ne kadar çok oralarda, geçmiş ya da gelecekte geçirirse; o kadar yok, o kadar yaşamıyor, o kadar boşlukta yuvarlanıyor.
Sayfa 125 - Mona Yayıncılık - * Ma *Kitabı okudu
... sadece bilincin buraya geldiğinde, bilinç ve beden aynı yerde yani aynı zamanda olduğunda gerçekten yaşayabilirsin o anı. 'An' ın farkındalığı budur işte.
Sayfa 124 - Mona Yayıncılık - * Ma *Kitabı okudu
“Bir an için; ama yetiyordu. Beklenmedik bir aydınlanmaydı, insanın önüne geçmeye çalıştığı bir utancın pembeliği, sonra yayılır bu pembelik ve insan boyun eğer onun egemenliğine, doruğa sıçrar birden, titreyip kalır, dünyanın üstüne doğru geldiğini duyar, şaşılacak bir anlamla yüklü, incecik deriyi yırtıp fışkıran, olağanüstü bir avutma gücüyle yaraların berelerin üstüne akan, bir hazzın basıncıyla. O zaman o an için bir aydınlanma olmuştu; çiğdemin yüreğinde yanan kibrit; neredeyse öz sözcüklerini bulacak bir iç anlam. Ama yakın olan, usulca uzaklaştı; sert, yumuşadı. Bitmişti –o an.”
Sayfa 37 - İletişim YayınlarıKitabı okudu