Herkes tarafından beğenilen bir kitap olduğu için konusuna dahi bakmadan almıştım. Sonuçta müzesi bile var ne kadar kötü olabilir, diye düşünmüştüm. 50 sayfadan fazla okuyamadığım bir kitap oldu. Her sayfasında başka bir iğrençlik buldum. Her karakterine ayrı sinir oldum.
Spoiler
Otuzlu yaşlarındaki Kemal'in 18 yaşındaki Füsun'a takıntılı bir şekilde sözde 'aşk'ını okumak isterseniz alabilirsiniz. Hadi yaş farkını geçelim, Kemal nişanlı bir adamken Füsun'a o gözle bakması bile iğrenç. Aralarında karaktere bağlı bir sevgi olmadan cinselliğe bağlı bir birliktelikleri oluyor.
Müzesine bakıldığında bile fark edebiliriz ki, ortada bir aşk yok. Bu takıntı hâli asla normal değil. Kemal, Füsun'un içtiği her sigara izmaritini bile saklamış. Bu cidden korkunç bir takıntı. Herkesin beğenmesine ayrı bir şaşırıyorum. İleride güzel bir aşk hikayesi olsa bile (ki yok) baştaki bu durumu göz ardı edemeyiz. Kitapta genel olarak kadınlara olan objeleştirmeyi söylemeden geçemem.
Verdiğim paraya üzülüyorum sadece. Bu tarz takıntılı durum olan birçok kitap var ve hepsi nedense çok beğeniliyor. Anlamış değilim...
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241,4bin okunma
Güzellik takıntısını anlamıyordum. Hepimiz yaşlanacak, hepimiz kırışacaktık; hayat kısaydı. Fırsat varken o pizzayı yiyecek, o şarabı içecektik. Bize işkence eden o kabadayıya da cevabını verecektik.
İnsan bir konuya takılmışsa o konuyu düşünmediğini sandığında bile hiç farkına varmadan beyninde bir yerde sorular dolanıp duruyor. Başıma sık gelen bir şeydir, gece çözemediğim bir problemle yatarım, sabah kalktığımda çözümü bulurum.
Bütün bu siz'ler iz'ler uz'lardan sıkılırım ben. Yapmacık fazlalıklar gibi gelirler bana. İkinci konuşmamda "sen" diyemeyeceğim biriyle bir daha konuşmam. Ne dersin (iz?)
Kitap genel anlamda güzel bir dille aktarılmış. Anlatım dili sade ve anlaşılırlığı gayet yerinde lakin kitabın konusuna değinecek olursam kitap bana, bir kadının bir adama duyduğu karşılıksız aşk yerine bir kadının bir adama duyduğu takıntı, olarak algıladım. Aşk ve takıntı çok farklı şeyler ve bu kitapta (öznel) bir kadının bir adama olan karşılıksız aşkı yerine takıntısı olduğunu düşünüyorum.
“Ben ki saplantılardan nefret ederdim, kendim taşlaşmış bir pislik haline geldim. Aynı kıyafetleri giyen, aynı müziği dinleyen, aynı şeyleri düşünen...”
Bazı kimseler doğuştan güç bir yaşam içerisine girer. Kimisi kendisine, kimisi de karşıdakine sıkıntıdır ya da istemeden de olsa sorun olur. Asal da diğerlerinden ayrı bir düşünce düzenine iyedir. Doğayı, hayvanları çok severken insanları aşağı görür. Ancak yaşamak için kendisinin de kendi deyimiyle "insanlaşması" gerekir.
.
İlişki kurmakta güçlük çekmesi işleri daha da yokuşa sürer. Buna rağmen ondan vazgeçmeyen kişiler vardır. Sonuçta bir erkektir, kızlar ilgi duyar. Annesiyse kendi evliliğinde sorunlar yaşamıştır. Çocuklarınınsa yaşamamasını ister.
.
Asal, bir yandan iç sorgulaması yapar, diğer yandan psikiyatr desteği alır. İnanç, ilişki, yalan, yapaylık derken insanları küçümser ancak gün geçtikçe daha çok onlara benzer. Sonunda evlenir ancak bu kez de felç olur. Ona bakan kişilerse onun iyileşmesini yürekten ister. Asal ise eşinin neden yanında olmadığını sorgularken yanındakilere başka gözle bakmaya başlar. Sonunda da beklenmeyen bir gelişme olur.
.
Takıntılı, şizofrenik durumları olan bir bireyin gözünden kurgulanmış Asal. İnsanlığın yalandan, aldatmacadan, ikiyüzlülükten oluştuğunu vurgular. Bu anlamda karamsar bir okuma deneyimi. Öte yandan bu durumdaki birinin bakış açısıyla okununca da bir sorgulama yapabilirsiniz.
.
Okuma önerisi olarak en fazla 3 oturumda bitirin derim. Kısa olması iyi. Süre atlamaları hızlı gelişme sağlıyor. Depresif bir okuma deneyimi olabilir.
.
Betikle esen kalın.