"Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda"
Yiğitlik, sen cehennem olsan da bile
Fedayı kabul etmektir,
Cennet yapabilmek için seni,
Yoksul ve namuslu halka.
"Seni seviyorum, ey kutsal vatan! Ve yemin olsun sana, her bir evladını kardeşim olarak seveceğim; yaşayan devlerini de, vefat etmiş devlerini de daima sayacağım; çalışkan ve dürüst bir vatandaş olacağım; daima daha iyi, sana daha layık olmaya, kendi kısıtlı gücümle sana fayda getirmeye, topraklarından sefaleti, cehaleti, adaletsizliği, cezayı silmeye, yaşaman için ve hakkın olan o kudretli görkeminle sakin sakin yayılman için çalışıp çabalayacağım. Yemin olsun ki, sana her şekilde, aklımla, kol gücümle, kalbimle, alçakgönüllü ve tutkulu bir şekilde hizmet edeceğim ve eğer gerekirse, kutsal adını göklere haykırıp, son öpücüğümü mukaddes bayrağına verip, senin için kanımı dökecek, sana canımı vereceğim.."
Türk milleti, millî varlığını, dinini, vatanını emperyalist işgalcilere karşı kanının son damlasına kadar korumasını bilir. Hiçbir zaman esir olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır. Düşman ne kadar güçlü, ne kadar modern silahlarla donanmış olursa olsun Türk milleti, sonuna kadar köle ve sömürge olmamak için imanıyla direnecektir. Dinini, dilini, kültürünü, bütün millî varlığını özgürce yaşayabileceği tam bağımsız ve bağlantısız hür bir Türk vatanı ve devleti onun başlıca hedefidir. Buna engel olmak isteyenlerin sonu hüsran olacaktır.
“Bu viran ülke ve bu yoksul insan kitlesi için ne yaptın? Yıllarca onun kanını emdikten ve onu bir posa halinde katı toprak üstüne attıktan sonra, şimdi de gelip ondan tiksinmek hakkını kendinde buluyorsun.”
Oysa vatan bu değildi. Vatan öldürmezdi. Vatan korurdu. Vatan yaşatırdı. Vatan can almazdı. Vatan can verirdi. Vatan hayat verirdi. Vatan masumların kanları üstüne kurulmazdı.
"Oğlum sen böyle bağırınca Ruslar da seni duyuyorlar değil mi?"
"Duysunlar ne yapabilirler ki ?"
"Senin için hudut nedir, peki ?"
"HUDUT NAMUSTUR KOMUTANIM !"