Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
konuşmak değil, kalıplar- darlık
ağzı olan herkes konuşuyor, konuşması kendini anlatamıyor, çoğu zaman. konuşma kalıplarla yürüyor, üstünkörü sözcüklerin, dar anlamlarına sıkışmışlığında salt konuşmak için konuşuyor insan.
Anlattığınız acılar, tohum atıcının elinin çoktan güneşlerin en güzeliyle yaldızlanmış ekini yetiştirmek için dalga dalga serptiği tohumlardı. Bakın, bakın! Bunların hepsini teker teker toplamaya gidiyoruz, öyle değil mi? Ya bana sizinle böyle konuşmak cesaretini veren güce ne dersiniz!
Reklam
Nevrotik rekabeti normal rekabetten ayıran üçüncü farklılık, nevrotik bireyin hırsında, "hiç kimse değil, sadece ben güzel, becerikli, başarılı olacağım" tutumunda gizli olan düşmanlıktır. Düşmanlık, her şiddetli rekabette yapısaldır, çünkü rakiplerden birisinin zaferi diğerinin yenilgisi demektir. Aslına bakılırsa bi­reyci bir kültürde o kadar çok yıkıcı rekabet vardır ki, insan, ya­lıtılmış bir özellik olarak bunu nevrotik bir özgürlük diye ad­landırmakta tereddüt eder. Bu, neredeyse kültürel bir davranış yapılanmasıdır. Ne var ki, nevrotik insanlarda bunun yıkıcı yanı yapıcı yanından daha güçlüdür: nevrotik için başkalarının dize geldiğini görmek kendi başarısından daha önemlidir. Daha ke­sin konuşmak gerekirse, nevrotik bir hırsa sahip kişi için sanki başkalarını yenmek başarmaktan daha önemliymiş gibi davra­nır. Gerçekten kendi başarısı onun için en önemli şeydir; ama başarıya yönelik daha sonra da göreceğimiz gibi- güçlü ketlen­melere sahip olduğundan, üstün olması ya da en azından böyle hissetmesi için tek bir açık kapı kalır: başkalarını yere çalmak, onları kendi seviyesine ya da daha aşağılara indirmek.
Sayfa 141Kitabı okudu
İtici Ses
İnsanlar olumsuz deneyimleri hakkında başkaları ile konuşmak için karşı konulmaz bir istek duyarlar. Ama iş bu kadarla da kalmaz. Duygu ne kadar şiddetliyse insanlar o kadar fazla konuşmak isterler. Dahası, ilerleyen saatlerde, günlerde, haftalar, hatta hayatlarının geriye kalanı boyunca bu olumsuz deneyime dönüp ondan bahsetme sıklıkları da duygu şiddetiyle doğru orantılıdır.
Onunla konuşmak için can attım, ama elimi demir bir pençe sıkmış, beni zor yetişebildiğim bir hızla sürükleyip götürüyordu.
"Bu gün çok gerginim," dedi alçak sesle. "Konuşmak değil, sevmek istiyorum. "
Reklam
Ürkeklik
Anladım yeni yeni, tek başıma, var olduğumu ve yaşabildiğimi iyi kötü böylece, hem de korku duyduğumu bundan, yaşamaktan, beni görmesinler istedim, bilmesinler var olduğumu. Solgun düştüm, zayıf, dalgın, konuşmak istemedim tanıyamasınlar diye sesimi, görmek istemiyordum görülmüş olmamak için, duvarlara sürünüyordum yürürken kayan bir gölge gibi.
"Boş yere konuşmak konuşmak neye yarar, konuştuğun bir şeye yaramalı."
Sayfa 128 - Bilgi Yayınevi
Konuşmak istiyordum. Duyguları filan olan biriyle yani.
Eskiden bu hem insanlığa hem de bireylere seslenilen "memento mori", sürekli acı veren bir dikendi veadeta ortaçağ bilgisinin ve bilincinin doruk noktasıydı. Yeni çağın bu sözün karşısına çıkarttığı "memento vivere*" sözü ise açık konuşmak gerekirse, henüz oldukça boğuk çınlıyor tam gırtlaktan gelmiyor ve adeta samimi olmayan bir yanı var. Çünkü insanlık hala memeoto mori'ye sıkı sıkıya bağlı duruyor ve bunu da evrensel tarihsel gereksinimiyle ele ve riyor: bilgi, en güçlü kanat çırpışlarına karşın henüz özgürlüğe uçamadı, derin bir umutsuzluk duygusu kaldı geride ve şimdi tüm yüksek eğitimi ve kültürü iç sıkıntısıyla kararta o tarihsel renge büründü. Bir insanın yaşarnındaki saatierin tümü içinde en sonuncusunu en önemlisi kabul eden, genel olarak dünyadaki yaşamın sona ereceği kehanetinde bulu nan ve tüm yaşayanları, tragedyanın beşinci perdesinde ya şamaya mahkum eden bir din elbette en derin ve en soylu kuvvetleri heyecanlandırır, fakat her türlü yeni-yetiştirmeye, cesurca-denemeye, özgürce-arzulamaya karşıdır; bilinmeye ne doğru yapılan her uçuşa karşı çıkar, çünkü sevdiği, umut ettiği bir şey yoktur orada: oluşum halinde olanın ortaya çıkmasına ancak istemeye istemeye izin verir: onu, zama nı geldiğinde var olmaya ayartan olarak, varoluşun değe ri hakkında yalan söyleyen olarak bir kenara itmek ya da feda etmek üzere. *Memento mori (Lat.): Ölümü anımsa; Memento vivere (Lat): Yaşamayı anımsa. (ç.n.)
Sayfa 60
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.