Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şehidimizin "BEN" adlı şiirinin son iki kıtası
... Yaşatmam kızıl köpek, Türk sözünün eridir, Orta Asya Türk yurdu, ora Bozkurt yeridir, Yaşıyor hakanlarım, Bozkurtlarım diridir, Kara Han'ım, Ak Han'ım, Kültigin Hakan'ım var. Ölümden korkum yoktur, ölümü hak bilirim, Yaşarsam gazi yaşar, ölürsem cennet yerim, Bir Allah'a taparım, Allah'a eğilirim, Zapt edilmez kaleyim, dinim var, imanım var.
-Şayet bu evlenme çevresinden kopmasını gerektirecekse,
"Eğer kovalanan bir hayvan gibi, eğer beni suyun kenarına iterek esir edeceklerine inanıyorlarsa yakında görecekler aldandıklarını. Denize atlatmaktan korkum olmadığını bilmiyorlar. Bence, bu uluyan köpek sürüsünün pençesine düşmektense, denize atlamak daha iyidir, bence.! "
Sayfa 307 - Altın kitaplar yayıneviKitabı okudu
Reklam
Şehzade Kılıçarslan sadrazam Sadettin Köpek'e:
"Biz şehzadeler zaten kurbanlık koç gibiyiz. Her an ölümü beklemektense bir çırpıda ölüp kurtulurum. Senden hiç korkum yok sadrazam" dedi ve kapıyı hızlıca çarparak dışarı çıktı.
Sayfa 348 - Fabulinus KitapKitabı okudu
#omerhayyam
bir sır daha var, çözdüklerimizden başka! bir ışık daha var, bu ışıklardan başka. hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye: bir şey daha var bütün yaptıklarından başka niceleri geldi , neler istediler, sonunda dunyayi bırakip gittiler. sen hic gitmeyecek gibisin, degil mi? o gidenler de hep senin gibiydiler.. geçmis günü beyhude yere yâd etme, bir
-İşte, özgür ve yalnızım bu akşam, İçebilirim geberinceye dek; Korkum yok, kimseden çekindiğim yok, Sızıp yere yıkılırmışım, ne gam! Yatacağım tıpkı bir köpek gibi! Çamur yüklü, taş yüklü arabalar, Ağır tekerlekler, azgın vagonlar, Geçip üzerimden ezermiş beni, Ezermiş başımı, ezsin, dert mi ya! Varsın kessin gövdemi orta yerden, Ne Tanrıya eyvallah etmişim ben, Ne Şeytana, ne Musaya, İsaya!
Reklam
-İşte, özgür ve yalnızım bu akşam, İçebilirim geberinceye dek; Korkum yok, kimseden çekindiğim yok, Sızıp yere yıkılırmışım, ne gam! Yatacağım tıpkı bir köpek gibi! Çamur yüklü, taş yüklü arabalar, Ağır tekerlekler, azgın vagonlar, Geçip üzerimden ezermiş beni, Ezermiş başımı, ezsin, dert mi ya! Varsın kessin gövdemi orta yerden, Ne Tanrıya eyvallah etmişim ben, Ne Şeytana, ne Musaya, İsaya!
Ne diyeceğini fazla tartamadan, "Çocuklar, ben hep böyle bir şey murad ederken her ikinizin de aldığı şekil beni çok rahatlattı. Beni anlamayı da hatta hak vermeyi de bırakın. Size, her ikinize de borçluyum. Yeterli bir yükselişim olmadı ki sizleri de çekeyim. Bizim çekiciliğimiz günlük çekiciliktir. Bir gün muhteşem bir manzara seyrettirir
Sayfa 491Kitabı okudu
Yatıyorum bir çam ağacının dibinde. Koku bombacıkları henüz patlamamış ve çam fabrikası henüz sakız üretimine geçmemiş. Hayallerimde hep üzerime gelen bir salyalı köpek vardır. Yine geliyor. Kulaklarını dikmiş, salyalarının parıltıları gözlerine vurmuş, amacının bilincinde, açılmış ağzıyla geliyor. Yavaş yavaş ama şiddetli... Her salya önce o ağızdan kurtulmanın nedensizliğiyle fırlıyor, sonra doldurulmuş kini, vahşiliği savunurcasına yüzüme yapışıyor. Renkler değişiyor. Çirkin bir köpek bu, beni korkutuyor. Keşke sarmısak yemiş olsaydım diye düşünmeye başlıyorum. Bir sürü sarmısak ya da sarmısaklamasak. Ağzım koksa, çok koksa. Çam ağacı bile rahatsız olsa. Belki köpeğe olan korkum yok olurdu o zaman. Ya da kuşkonmaz yemiş olsaydım vaktinde. Yine korkmazdım bu çirkin köpekten. Defalarca, durmaksızın zıplayan bir pire bile bitirir aslında şu itin işini. Ama benim gücüm hiç yok.