Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mevlana kendisini Nuh Peygambere benzetmekte ve "Nuh dokuz yüz yıl hakka davet etti fakat gene kavmi inkara devam etti. Ay, nur saçtı, köpekler ise, yaradılışları icabı havlayıp durdu. Ama köpeklerin havlaması kervanı yolundan alıkoyamaz" diyerek kendisinin ay olduğunu, nur saçmaya devam ettiğini söylemektedir.
kırmızı deynek
Havanın yüzünde bir kırlangıç sürüsü Ve yabanıl ak atlar doludizgin Bu sabah, bu sabah öylesine güzel ki Bu sabah yağmur yağacak Bu sabah gün açacak Bu sabah tekmil tornurcuklar patlayacak Bahar patlayacak Köpükler, bulutlar patlayacak Özlemierin en güzeli, tozlu bir özlem Topraktan yeni çıkarılmış Üç bin yıllık yunan şarabı Atların kara
Sayfa 85 - Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Yuf o krala, zenginlerin adamına, halkın yoksulluğuna hiç aldırmayan o krala, bir de soyar bizi varana dek son kuruşumuza, kurşunlatır köpekler gibi sokak ortasında bizi. Heinrich Heine
Bizi bir kamyona doldurdular. Tüfekli bir erin nezaretinde. Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular. Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar. Tarih öncesi köpekler havlıyordu. Aklımdan hiç çıkmaz o yolculuk, o havlamalar, polisler. Duyarlığım biraz da o çocukluk izlenimleriyle besleniyor belki. Anam sürgünde öldü, babam sürgünde öldü. Memo’ya ve sana duyduğum sevgide bu ölümleri de, bu öksüzlükleri de değerlendirmelisin. Aşkımın tandırdan yeri çekilmiş bir yufka gibi her dem sıcak ve taze olduğunu anlamalısın.
Bu huzur için çığlıklar ne köpekler toplumunda, kim duyar? Çığlıklar neden bu den sessiz? Bu balıkhaneler bu kancalar niye varlar, yüzlerimiz neden yüz bedenlerimiz niçin balık öyle asılı dururken ve dönerken ağır aksak?
Damarlarınızda isterseniz on asırlık bir ailenin kanını, ruhunuzda insanlığın en yüksek ve asil hislerini taşıyınız; sefil olduktan, paranızı bitirerek iflas ettikten sonra insan­lar değil ya, güneş bile sizden ışığını kıskanır , mahalledeki köpekler bile havlayarak sizi karşılar ve uğurlarlar ...
Sayfa 71 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"...bu dünya acımasız bir yer, insanlar için de köpekler için de, sesinizi çıkarmadınız mı alırlar ekmeğinizi elinizden."
Kimi zaman kendimi haftalarca iyi hissettiğim oluyordu. Sokağa bile çıkabiliyordum.Ama sonunda sokaktan öylesine nefret etmeye başlamıştım ki, herkes gibi sokağa çıkabilecekken inadımdan günlerce odamdan dışarı adımımı atmıyordum. Kaldırımlarda sağımdan solumdan geçip duran, telaşla koşturan, her zaman aceleci, asık suratlı, endişeli insanlara katlanamıyordum. Neden hep üzgün, hep endişeli, telaşlıydılar? Her zamanki hüzünlü öfkeleri (çünkü öfkelidirler, öfkelidirler, öfkelidirler) nedendir? Mutsuzluklarının suçu kimindir? Hem önlerinde altmış yıllık koca bir ömür varken neden yaşamayı bilemiyorlar? Önünde yaşayacağı altmış yılı varken neden açlıktan ölmeyi kabullendi Zarnitsın? Üstelik neden herkes sırtındaki pılı pırtıyı, nasırlı ellerini göstererek öfkeyle bağırıyor: ‘Biz çift süren mandalar gibi çalışıyoruz, didiniyoruz, köpekler gibi açız, yoksuluz! Başkaları yan gelip yatıyor, çalışmıyor ama onlar zengin, biz fakiriz!’ (Hep aynı şarkı...)
Bir daha insanlar hakkındaki yargılarıma asla güvenmeyeceğim.
Sayfa 23 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.