...Ve eğer öldüyse bunu hissederdim ve buna bütün kalbimle inanıyordum. Hissedeceğim bir şekilde beni parçalamadan ölemezdi. O ölürse ben topal kalırdım. O ölürse ben kör olurdum..
Bu memlekette de bir gün sabah olursa, Haluk,
Eğer bu memleketin sislenen alın yazısı
Dirençli, dinç bir elin güçlü, canlılık verici
Dokunmasındaki titremle silkinip, şu donuk,
Şu paslanan yüzü halkın biraz gülerse... - O gün
Ben ölmemiş bile olsam, hayata pek ölgün,
Pek az ilişkim olur kuşkusuz; - o gün benden
Ümid
Tevfik Fikret i kes; beni kötrüm ve boş muhitimde
Bütün acımla unut; çünkü kör, topal, tükenik
Bakışlarım seni geçmişte görmek ister; sen
Bütün etin, kemiğin, kimliğinle yarısın:
Ve şarkılar gibi hep hep kulaklarımda sesin...
Evet, sabah olacaktır, sabah olursa, geceler
Geçer, kıyamete dek sürmez; en sonunda bu gök
Bu mavi gök size bir gün acır; usanma sakın.
Hayata neş'e güneştir, usanç içinde kişi
Çürür bizim gibi... Siz, ey yarın uzaylıların
Küçük güneşleri, artık birer birer uyanın!
Tükenmez özlemi vardır ufukların ışığa,
Işık, ışık... Bugünün işte ruhu, özlemi bu;
Silin bulutları, silkin o korku gölgesini,
Koşun ışıklar içinden o kutlu kurtuluşa.
Ümidimiz bu; ölürsek de biz, yaşar mutlak
Vatan sizinle şu zindan karanlığından uzak!
Fakat ne olursa olsun bir şeyler yapabilirdi. Her insanın ölünceye kadar yapabileceği bir şeyler vardı. Her insan da, kör topal bunu yapıyordu. Mesele iyiyi kötüden ayırabilmekte idi ve her şeyin, ama her şeyin iyisi de, kötüsü de oluyordu.
Küreselleşme denilen ve aslında Amerikan kapitalizminin dünyaya yayılması anlamına gelen olgu, 2000'lere kadar kör topal yuvarlanarak gelen ekonomik sistemi köklü biçimde değiştirdi. Bu değişiklikler genellikle kötü yönde oldu.
Bu pazarlıkçılar, İbn-i Teymiye'den geliyorlar. Bunlar, İslâmı hurafelerden temizlemek dâvasını güderek en büyük hurafeye, akıl hurafesine inananlardır. Sonradan Vehhabiliğin de ilhamını aldığı bir bâtıl mezheb sahibi İbn-i Teymiyye, Kur'ân'ı zahirinden anlıyor. Tefsiri hiç kabûl etmiyor. Allah'ın arş üstünde istivâsı bahsinde şu küfrü meydana getiriyor: Minberden iniyor. İstivâ âyeti yani bir nevi -hâşâ- Allah arşın üstü- ne oturmuş, yerleşmiş mânasına.. diyor ki: "Benim bu minberden inmem gibi, Allah işte böyle yere iner!"
Ve Muhiddin-i Arabî'yi İbn-i Teymiyye tekfir ediyor. Akıl; kuru, cüce, kör ve topal akıl... Anlamıyor sütreyi, per- deyi.. Perdenin gerisindeki gamızayı, sırrı..
Bütün bu yazdıklarım tatsız bir etki yaratacağına da eminim,zira hepimiz yaşamla bağını az ya da çok kaybetmiş,kör topal idare eden insanlarız.Hatta yaşamdan öylesine kopuğuz ki,gerçek “canlı hayata” karşı adeta tiksinti duyuyor,bize hatırlatılmasına dahi katlanamıyoruz.Öyle bir hale gelmişiz ki,gerçek “canlı hayat” bize adeta bir iş,bir ödev
Zira hepimiz yaşamla bağını az ya da çok kaybetmiş, kör topal idare eden insanlarız. Hatta yaşamdan öylesine kopuğuz ki, gerçek "canlı hayata" karşı adeta tiksinti duyuyor, bize hatırlatılmasına dahi katlanamıyoruz.
Bunların hepsi de yaşlı, hasta, verem, sıracalı, kambur, kör ve topal mıdır ki sesleri yalnız ah vah perdesinden yükseliyor? Sevgilileri onları kovuyor, nişanlıları bırakıyor ve su, gece ve mehtap kendilerini durmadan ölüme çağırıyor?
Bakara Suresi 242. ayette “Aklınızı kullanıp düşünesiniz diye Allah size ayetlerini açıklıyor” denilirken, Enam Suresi 50. ayette “De ki: Hiç kör ile gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?” denilir.
Üstelik Kuran-ı Kerimde “Düşünmek, sorgulamak, aklını kullanmak” ile ilgili 70 e yakın ayet bulunmaktadır.
Sadece bu ayetler den bile yola çıktığımızda İslam ve felsefenin birbiri ile çok ilintili olduğunu görebilmemiz mümkündür.
Sayfa 26 - Destek Yayınları | Felsefe: 23Kitabı okudu
Gece Çiçeği... (Efelya'ya...)
ah
ben seni
leylaklar açarken sevdimdi
papatyalar gülümserken baharla
ah benim onulmazım, gece çiçeğim
şiir gülüm, yeşil dünyam, sevgilim
Nitekim Kuran-ı Kerimde Allah’ın insanlara sürekli
vurgu yaptığı en önemli meselelerden biri düşünmektir.
Bakara Suresi 242. ayette “Aklınızı kullanıp düşünesiniz diye Allah size ayetlerini açıklıyor” denilirken, Enam
Suresi 50. ayette “De ki: Hiç kör ile gören bir olur mu?
Siz hiç düşünmez misiniz?” denilir. Üstelik Kuran-ı Kerimde “düşünmek, sorgulamak, aklını kullanmak” ile ilgili 70 e yakın ayet bulunmaktadır. Sadece bu ayetlerden bile yola çıktığımızda İslam ve felsefenin birbiri ile çok ilintili olduğunu görebilmemiz mümkündür. Farabi
gibi bir akıl insanının ise bu meselelerin üzerinde durup bizlere koskoca bir dünyayı felsefe ile açması bizim için çok büyük bir şanstır...
“Yaşamı, alabildiğine karmaşık, parçalanmış, çok kocaman bir makine olarak düşünün. Parçaları yetilerimizi, içgüdülerimizi, tutkularımızı, gereksinimlerimizi canlandırır. Makineyi en iyi biçimde çalıştırmamız için, onu en iyi şekilde kurmak gerekir; bu iş de, daha ustası doğmadığından yapılamaz; makine, bütün bilgilerimizi saptırır: Bilgi derken,