Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Başkalarını korkutmaya çalışan ve korkutanların kendileri daha çok korkarlar ve korktukça, korkularını yenmek için daha çok korkutmaya çalışırlar. Bu korku kısırdöngüsü böylece sürer. Gerçekten yürekli olanlar, ne başkalarını korkutmaya çalışır, ne kendileri korkarlar.
''Biraz şikayet edecek olursam diyordu yüreği, bu yalnızca benim bir insan yüreği olmamdandır ve insanların yürekleri böyle olur. Ulaşmaya layık olmadıklarını ya da ulaşamayacaklarını sandıkları için en büyük düşlerini gerçekleştirmekten korkarlar.''
Reklam
Koşmaya başlarsan kaldırımdaki herkes yol verir sana, onlari ezmenden korkarlar ve sen o kaldırımda yürüyenlerden biri değilsindir artık...
Bir akşam yüreği, ona mutlu olduğunu söylemişti. "Biraz şikayet edecek olursam," diyordu yüreği, "bu yalnızca insan yüreği olmamdandır ve insanların yürekleri böyle olur. Ulaşmaya layık olmadıklarını ya da ulaşamayacaklarını sandıkları için en büyük düşlerini gerçekleştirmekten korkarlar. Dirilmemek üzere sona ermiş aşklar, olağanüstü olabilecek ama olamayan anlar, keşfedilmesi gereken ama sonsuza dek kumların altında kalan hazineler daha aklımıza gelir gelmez bizler, yürekler hemen ölürüz. Çünkü böyle bir durumla karılaşınca ölümcül acılar çekeriz."
Dostoyevski (11 Kasım 1821 - 9 Şubat 1881)
"Her şey insanoğlunun elindedir ama yine de sırf korkaklığı yüzünden her fırsatı elinden kaçırıyor... Bu artık bilinen bir gerçek... Acaba insanlar en çok neden korkarlar? Doğrusu ilginç bir soru. İnsanlar en çok atacakları yeni adımdan, söyleyecekleri yeni sözden, kısacası alışkanlıklarını terk etmekten korkarlar..."
..."Ne denli zorlu bir işe girişmek istiyorum, ama aynı zamanda da ne denli boş şeylerden korkuyorum!" diye düşündü tuhaf bir gülümsemeyle.. Evet, her şey insanın elinde ve sırf korktuğu için bunları kaçırıyor. Bu, bilinen bir gerçek. İnsanlar neden korkar en çok? İlginçtir, en çok yeni bir adım atmaktan korkarlar. Yeni bir fikir sahibi olmaktan…'
Reklam
Tüm bunlar korkunun yarattığı, insanların korkularından yararlanılarak, insanları yönlendirme eylemleridir. • Öğretmen öğrencilerini cezalandırmakla ya da kötü not vermekle tehdit eder ve öğrenciler de bunlardan korkarlar.çünkü kötü not alırlarsa ailelerini kızdıracaklar ve onları kızdırmaktan korkarlar. • Çalışan herkes, mevkiini ve işini kaybetmekten korkar; işverenler de bunu en iyi biçimde değerlendirirler. • Belki en çok duyulan korkulardan bir tanesi de, yakın çevremiz tarafından saygı görmemek ve ciddiye alınmamaktır. Bu nedenle, herkesin bizi beğenmesi ve onların hoşuna gidebilmek için, elimizden geleni yapmaya çalışırız. Modayı izlemek ve başkalarından geri kalmamak içinde çaba gösteririz. Kimi zaman alttan alarak kimi zaman fıkralar anlatarak, bazen tatilimizden bahsedip, bazen kendimizi her şeyi bilen birisi olarak ortaya koyarak, hep tek bir şeye ulaşmak isteriz. Çevremizdekiler tarafından kabul edilmeye ve değer verilmeye. Aslında burada yine bir suçlu aramaya gerek yoktur. Çünkü hepimiz, aynı anda hem ‘’korkutucu’’ hem de kurban durumunda bulunmaktayız. Önemli olan, hangi oranda dışımızdaki kişiler tarafından yaratılan bu korku manipülasyonlarının etkisi altında kaldığımızı saptamak ve özgür karar alma alanımızı nasıl genişleteceğimizi belirlemektir. Bunu başarabilmek için de, korkularımızın nerelerden ve nasıl kaynaklandığını sezinleyerek, onların bilincine varmak ve korkularımızı kontrol edebilmeyi öğrenmek gerekir.
Bu insanoğlu,bu reziller belli olmaz ki...Bir yaprak kıpırdasa korkarlar da, üstlerine top güllesi yağsa korkmazlar.
''Ölüm bir şey değil ki. Yalnızca hayvanlar, çirkef çukurunda yaşayan yaratıklar korkarlar ölümden Bizler ölümün ötesindeyiz, sevgili küçük hanım. İyiyi kötüyü bilecek kadar gelişmiş bir aklımız var. Ölmekte öldürmek kadar kolaydır bizim için. Öldürmek... Ama dünyanın bütün mezbahalarında, bütün konserve fabrikalarında canlılar öldürülüyor! Bu öylesine basma kalıp bir şey ki, neredeyse sıradan bir olay diyeceğim.''
Sayfa 164Kitabı okudu
Reklam
KİTLELERİN DEHASI Ortalama insanda, herhangi bir günde herhangi bir orduya yetecek kadar ihanet, nefret, şiddet ve saçmalık vardır. Ve cinayet konusunda en becerikliler
Turan Dursun'un katili ya da katilleri bulunmaz. Hele hele 12 Eylül faşizminin süreğen, olan ve dikta özlemleri içindeki şu ANAP iktidarı gibi iktidarlar döneminde hiç mi hiç bulunmaz. Çünkü böylesi iktidarlar da aydınlıktan korkarlar. Yüzleri karanlığa dönüktür, aydınlığa değil!.. Ama fazla karamsar olmak da doğru değildir. İnsanlar öldürülebilir ama fikirler, görüşler ve hele yazıya dönüşmüşler, hiç mi hiç öldürülemez. İsterse yasaklamalar, toplatma kararları alınsa bile. Ve gün gelir bu aydınlık yeni Turan Dursun'larda uç verir. Çünkü her şey yok edilebilir de, düşünce adilemez!...
Sayfa 128 - İlhami Soysal - Milliyet, 12 Eylül 1990.Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.