İngiliz Edebiyatının feminist yazarı Virginia Woolf, her zaman ilgimi çeken bir yazar olmuştur. Gerek yazdıklarıyla gerekse hayatıyla dikkat çeken bir isim. Çocukluğundan itibaren psikolojik bunalımlar yaşayan Wollf, hayatı boyunca manik depresif ruh halinden kurtulamamıştır. 22 yaşından itibaren 3 defa intihara kalkıştı. Hayatının son
Bazen içimizde anlatmak istediğimiz onca konu birikiyor. Ama maalesef söze nasıl gireceğimizi bilmediğimiz için o konular birer kargaşalara dönüşmeye başlıyor. Bu yazıda öyle birikmişliklerin kargaşalığını okuyacağız...
Bu kargaşalığın başlangıcında korku vardır. Çünkü korku, insanı hep bir tereddütle baş başa bırakır. İnsan korkunun neye engel
İtiraflarım/Tolstoy
Kitabın ilk sayfasında öyle bir cümleyle karşılaştım ki, Tolstoy amcamı neden sevdiğimin cevabıydı bu cümle;
Gördüm ki, ben yalnızca Tanrı'ya inanınca yaşıyordum. Eskiden olduğu gibi şimdi de öyleydi:Tanrı'yı düşüneyim, yetiyordu, canlanıverıyordum. Onu unutayım, ona inanmayayım, o zaman hayat da yok oluyordu...
İtiraflarım,
Diğerlerinden farklı olan, ama farklı olmak istemeyen, herkes gibi olmak için çabalayan ama başaramayan Selim Işık ve en yakın arkadaşı olan Turgut Özben'in dünyalarını anlatan, ruhsal çözümlemeler ve düşüncelerle dolu bir roman.
-
Neden bilmiyorum ama bu kitaba hak ettiği yorumu yapamayacağım korkusu var içimde. Kitabı uzun zamandır kütüphanede okuyucudan gelmesini beklemiştim ve beklediğime değdi. Fazlasıyla ağır olan, ama kelimeler ve sayfalar su gibi akıp giden bir kitap Tutunamayanlar. İlk sayfaları her ne kadar güzel gitse de, ortaları bana biraz sıkıcı geldi. Ama yine de bırakmadım. Bırakmak istemedim çünkü Turgut Özben'in, Olric'in ve Selim Işık'ın dünyasında kendimi fazlasıyla buldum. Ama hiç bir zaman kitaptaki karakterle tam olarak kendimi benimsetmedim. Onların dünyası, kişilikleri bana ağır gelirdi ve altında ezilirdim. Selim'in bu dünyaya ait olmayan güzel düşünceleri, naifliği, insan oluşu beni fazlasıyla büyüledi. Kitapta fazlasıyla altı çizilesi yerler vardı ve bende kütüphaneden aldığım için pos-it yapıştırdım. Ama sonra çok fazla yerler olunca oluruna bıraktım ve sadece okumaya verdim kendimi. Goethe; “Dünya, hassas kalpler için bir cehennemdir.” diyor ve benim aklıma Selim Işık geliyor. Bu bir tesadüf olamaz, olmamalı çünkü Goethe bu sözü Selim'e ithafen yazmış olmalı. Yazmadıysa bile ben Selim'e ithaf ediyorum! "Düşünmekten ve sevmekten korkuyoruz. İnsan olmaktan korkuyoruz. İşin içine bir kere acıma girerse, ondan bir daha kurtulamamaktan korkuyoruz." Selim korkmamak istiyordu. Sevmek, bağlanmak, aşık olmak ve yaşamak istiyordu. Kendisi değil, herkes gibi olmak, tutunmak istiyordu.
agorafobi: Geniş alan ve açık yerde bulunma korkusu
ailurofobi: Kedi korkusu
akarafobi: Parazit, karınca, kurt ya da iğne gibi küçük nesne
korkusu
aklofobi: Karanlık korkusu
akrofobi: Yükseklik korkusu
antropofobi: İnsanlar korkusu
arakibutirofobi: Yer fıstığı ezmesini yerken damağa
yapışması korkusu
araknafobi: Örümcek korkusu
aviofobi:
Ben Seri Katil Kitabını tavsiye üzerine okumaya başladım. Kitabı alırken asla bu denli vahşice insan katlediciler beklemiyordum. Kitap 12 seri katilin hayat hikayesini ve öldürdüğü insanları anlatmaktadır. Kitaptaki her yeni bir bölüme geçtiğimde en korkuncu buydu, diyip durdum. Katiller, öldürmüş olduğu kurbanlarından o kadar rahat bir şekilde
Kostromalı ayı avcısının bir zamanlar bana söylediği gibi: Ayıdan korkmamak mümkün mü? Ama bir kez ayıyı gördün mü tüm korku gider,
tek düşüncen elinden kaçırmamak olur!