Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne hoş...
Yeryüzünde yaşayan en zararlı şey bile Özel bir yarar taşır bu yeryüzüne; En yararlı şey bile yanlış kullanılırsa Yok edip doğru sonucu ulaşır zarara. Kullanmayı bilmezsen iyi döner kötüye, Kötü de bazen yücelir erdemmiş gibi. Şu minik çiçeğin taze filizlerinde Zehir de var, iyileştiren özler de: Koklanırsa dinçlik verir her yerine insanın Tadılırsa öldürür tüm duyuları, durdurur yüreği. İnsanın içinde de otlarda olduğu gibi Karargâh kurmuştur birbirine düşman iki kral; Biri erdem, öteki gemsiz istem, İçlerinden kötüsü egemen oldu mu bir kez Kurt kemirip çürütür tez elden o bitkiyi.
ÇERKES ZAHİD KEVSERÎ...
M. Sabri Efendi ve Zahid Kevserî hocalarımızın farklı oldukları, anlaşamadıkları ikinci husus da kavmiyetçilik bahsinde idi. M. Sabri Efendi, kimsenin hangi kavimden olduğunu sormaz, araştırmaz ve buna ehemmiyet vermezdi. Kendisi Tokatlı bir Türk ailesindendi. Fakat namazlı, faziletli Müslüman gençleri, hangi kavimden olursa olsun severdi. Namaz kılmayan, dine uzak duran Türklerle görüşmez, buna karşılık, Arnavut, Kürt, Boşnak, Çerkes, Arap yahut Afrikalı kim olursa olsun dindar, faziletli gençlere iltifat eder, onları yurt ve medrese odalarında ziyaret ederek sevindirirdi. Bu gençler, "Şeyhü'l-İslâm hazretleri bizi ziyarete gelmiş." diye yere göğe sığmaz, o kadar memnun olurlardı. E, kolay değil tabiî... Boşuna Mustafa Sabri olmamıştı. Hazret; ad, san, unvan, şöhret gibi şeyleri mühimsemez, sadece iyi, dindar, faziletli, ahlâklı insanları severdi. Hatır için konuşmaz, iş yapmazdı. Sevmesi de sövmesi de açıktandı... Buna karşılık Zahid Kevserî Hocamız, Çerkes kavmine mensup olanları, iyi kötü demez kayırır, onlara arka çıkardı...
Sayfa 180 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Zahid-ül Kevserî-, Kavmiyetçilik Meselesi, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bazı kişiler ne olduğunu anlamak için her şeyi koklamanızdan hoşlanmayacaktır. Ve, Tanrı bilir, ayaklarınızı havaya dikip sırtüstü yatmanızdan da hoşlanmayacaktır. Kötü kız. Kötü Kurt. Kötü köpek. Doğru mu? Yanlış. Devam edin. Tadını çıkarın.
Sayfa 50 - Ayrıntı Yayınları
Televizyonun mükemmel bir öğretmen olması bekleniyordu; fakat televizyon şovları öyle iyi hazırlanıyor ki tek öğretmen, üstelik de kötü bir öğretmen haline geldi, çünkü öğrencilerine hiçbir şeyi uygulatarak öğ­retemiyor. En kötüsü de önceki gün öğrettiğinin bugün önemi olmadığını, bugün bakalım diye daha eğlenceli bir şeyler bul­duğunu söylüyor bize.
Sayfa 117Kitabı okudu
“Göründüğü kadar iyi biri olacağını düşünecek kadar aptal­dım,” dedi. “Çok ciddi bir hataydı.” “Madem size bu kadar kötü davrandı, neden fotoğrafını sak­lıyorsunuz?” “Kendisini vuran kurşunu saklamak isteyen adam gibi dü­şünebilirsin,” dedi.
DİN-YOBAZLIK: Atsız ilk olarak 1932 yılında, "Aynı tarihî yanlışlığa düşüyoruz” başlıklı yazıda din konusuna temas eder. Konuya bir tespit ve bir soruyla girer: "Bugün din hayatta birinci safta bir rol oynamıyor. Devlet dini bit kenara atmıştır. Fakat din, halk yığınları üzerindeki büyük nüfuzunu yapmakta devam ediyor. Ve Bolşevik Rusya
Reklam
Bana kalırsa her şey bahane hayatta ...
Ben uç bir örneğim sanırım; benim ailemin maddi durumu iyi, eşimin aile durumu kötü; ben üniversite, eşim lise mezunu; evlendiğimizde ben özel bir bankada çalışıyordum, eşim mağazada. Benim annem göçmen Trakyalı, babam Laz Karadenizli, eşim Kürt Doğulu. Annem Alevi, babam Hanefi, eşim Şafi. Bana kalırsa her şey bahane hayatta; biraz huzur, biraz aza kanaat, en çok da sağlık önemli.
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
Abdülkerim oğlum, ne yaptıysak, iyi, kötü, hep Almanların isteğiyle, onların desteği sayesinde, onların çıkarına yaptık. Bugün başımıza bir felaket gelirse, artık bu desteğin memlekette işlemez olmasından gelecektir.
Sayfa 74 - Ithaki yayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.