Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yaşlı ve tecrübeli bir hayvanın yaptığı konuşma ile diğer hayvanların da aklı başına gelir. Yaşlı olan hayvan; Arkadaşlar biz hep bu insanlar için çalıştık ama onlar sürekli bizi ezdi. Emeğimizin karşılığını hiç almıyoruz aksine biz onlara çalışarak onları güçlü kılıyoruz. Oysa biz birlik olup baş kaldırırsak yaptığımız işin karşılığını eşit bir şekilde alırız. Çiftlikte yaşayan insanları kovup çiftliği biz yönetmeliyiz. İnsan ve hayvanlar arasında bir savaş olur ve hayvanlar amacına ulaşarak insanları ordan kovarak çiftliği yönetirler. Çıkardıkları 7 emire her hayvanın uyması gerektiği vurgulanır. Emirler bu şekilde; iki ayak üstünde yürüyen herkesi düşman bilinecek ve insanlara ait ne varsa ondan uzak durulacak ve bütün hayvanlar eşit bir şekilde yaşayacak ve en önemlisi bir hayvan başka bir hayvanı asla öldürmeyecek. Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi bu emirler, kitabı okurken hoşuma gitti doğrusu öyle umuyordum insanların uymadığı emirlere hayvanlarına uyacağına ne yazık ki zamanla hayvanlarda bu eşitliği bozarak onlara benzemeye çalışmış. Kitabın sonundaki cümle her şeyi açıklamış. ●Dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor; ama onları birbirlerinden ayırt edemiyorlardı.
Reklam
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard _Din, gönüllü köleliktir. Herzen _Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı _Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch _Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
Espriler - Otobiyografi
_Nükte’yi anlamak oldukça güç. _Nükte, benzemezin içindeki gizli benzerleri açığa çıkarma yeteneğidir. _Nükte, zeka ürünü olarak haz üretmeye yarayan bir etkinliktir. Esprilerin malzemesi, yasaklanmış arzulardır. _Bazı Nükte formülleri: Şaşırtma, aydınlatma, karşıtlıklar, anlamsızlıktaki anlam. _Kraeplin: Karşıt iki kavramın birleşimi ve
Reklam
_Din, yaygın bir tür ruh hastalığıdır; saplantı nevrozudur, çarpıtılmış masallardır, gerçeğin inkarı sonucu oluşan toz pembe yanılsamalar sistemidir, uydurmadır, hurafedir, putperestliktir. Bu putlar ise kendi fantezilerimizdir. Dine karşı olan şeye hakikat denir. Tanrı ise abartılmış bir baba figürüdür. _Din, ırkın karakteridir _Uygarlığı
"Demek, Azerbaycanlının adı Elnare'ydi. Müzikalitesi yüksek, kulağa çok hoş geliyor. Bir saniye anlamına bakmak istiyorum. Bakıp size de söylememi ister misiniz? Bir dakikayı almaz." "Bak anam bak. İşimiz aslı ne ki, beklerik. Bu godul dediğin ne biçim akıllı adamdır ki, senin gibi möhüm birisinin bilmediğini biliyor?" "Seyyar akıl. Kaydır dokun." "Benim cep tilifonun var ama akıllılardan değil. Değiştirip yeni çıkanlardan almayı düşünmüyor değilim. Beceremem diye korkuyom. Aslında almak şart. Çıkan niyse yakışan o. Kaydır dokun he mi? O gadarını yaparık ellam." "Tamam buldum. Anlamı çok güzel. Ülkesinin ışığı. Azerbaycan'ın diğer adıyla eş anlamlı.”
"Love bombing” yani aşk bombardımanı kulağa hoş gelen, coşkusu hayli yüksek bir aşk yaşama biçimi gibi geliyor değil mi? Çok beğendiğiniz ve hayranlık duyduğunuz biri tarafından aşk bombardımanına tutulmak istemez miydiniz? Herkes isterdi muhtemelen. Ancak aşk bombardımanı, kulağa geldiği kadar coşkulu ve mutluluk verici bir deneyim değil. Love bombing, psikiyatri alanında bir tür “flört şiddeti” olarak karşımıza çıkıyor. Ağır duygusal hasarlar, depresyon ve kaygı bozukluklarına yol açabilecek kadar etkili bir manipülasyon yöntemi aslında. Bir tür psikolojik işkence...
Sayfa 151Kitabı okudu
Aedion sözcükleri yayarak "Gözetleme kulesindeki işe yaramaz gözcülerin hepsi sana aşık olmuş gibi," diye yalan söyledi. "İçlerinden biri seninle evlenmek istediğini söyledi." Alçak sesli bir hırıltı geldi. Aedion bir adım gerilese de Lysandra'yla göz temasını kaybetmeden sırıttı. "Ben onlara ne dedim, biliyor musun? Hiçbir şansları olmadığını." Aedion sesini alçaltıp gözlerini Lysandra'nın acıyla ve yorgun bakan gözlerinden ayırmadı. "Çünkü seninle ben evleneceğim,'" diye ona söz verdi. "Bir gün. Seninle evleneceğim. Bonkör davranıp zamanını senin seçmene izin vereceğim, on yıl sonra olsa da. Hatta yirmi. Fakat bir gün karım olacaksın." "Prenses Lysandra Ashryver kulağa hoş geliyor değil mi?"
Reklam
“Biliyorum, şimdi sana çok saf ve güzel bir şey gibi görünüyor çünkü yirmi iki yaşındasın. Ama bunun anlamını biliyor musun? Boş bir hayalin peşinde otuz yıl, kulağa hoş geliyor, değil mi? Otuz yılın içinde kaç gün vardır, bilir misin sen? O günlerin her birinde neler olur, bilir misin? Roark! Neler olur, bilir misin?" “Gün olacak, otobüse bindiğinde şoför tersleyecek seni. Belki istediği yalnızca on sent olacak ama sen onu öyle duymayacaksın. Sen o seste, kendinin bir sıfır olduğunu duyacaksın. Herkesin arkandan güldüğünü, her neye gülüyorlarsa o şeyin alnına damgalanmış olduğunu düşüneceksin. Gün olacak, bir salonun köşesine dikileceksin, kürsüde konuşan bir yaratığın binalardan söz edişini dinleyeceksin. Senin o kadar sevdiğin o işten. Duyduğun sözler, keşke biri kalksa da şu herifi iki tırnağı arasında eziverse, diye düşünmene yol açacak. Derken herkesin onu alkışladığını duyacaksın. Haykırmak gelecek içinden çünkü kendin mi gerçeksin, onlar mı gerçek, bilemeyeceksin. Yoksa bir salon dolusu kurukafanın arasında mıyım ben, diyeceksin. Yoksa biri ansızın benim kafamı mı boşalttı, diye merak edeceksin ama bir şey söylemeyeceksin çünkü çıkarabildiğin sesler artık o salonda lisan sayılmayacak. Zaten konuşmak istesen de konuşamayacaksın çünkü seni kenara itecekler, onlara binalar konusunda söyleyecek hiçbir şey bulamayacaksın! Bu mu istediğin?"
Sayfa 89 - -CameronKitabı okudu
"Her gün. Onu her gün görmezsem mutlu olamıyorum. Elbette bazen yalnızca birkaç dakikalığına oluyor bu. Ancak hayran olduğun biriyle birkaç dakika bile büyük anlam ifade ediyor." "Ama gerçekten ona hayran değilsin ya?" "Hayranım." "Ne acayip! Ressamlığın dışında hiçbir şeyi umursamadığını sanıyordum; sanatın dışında demeliyim. Sanat kulağa daha hoş geliyor, değil mi?" "Benim tüm sanatım artık o."
Sayfa 26
78 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.